EVİMİZİN İÇİNE BAKMAK
Tutarlı olmak önemli bir meziyettir.
Bir sözü diğerini tutmamak, pratikte söylediğinin tam tersini yapmak çok yaygın bir davranış biçimidir.
Bir de her durumda ‘haklı’ olanlar var ki, aman aman!..
Bir bardak suyun içine döktüğünüz zeytin yağı gibidir bu tipler…
Her zaman suyun üstünde bulunurlar!
* * *
Crans Montana sonrası birçok kesimde bir ‘evimizin içine bakma’ merakı çıktı ya…
Bir bakın: Göreceksiniz ki hemen hepsi suya karışmayan yağ misali!..
Ömr-ü hayatında Kıbrıs’ta federal çözümü istememiş, bu amaç için kılını kıpırdatmamış, aksine ‘çözümsüzlük çözümdür’, ‘KKTC ilelebet yaşasın’ gibi basmakalıp laflarla siyaset yapmış kişilerdir çoğu…
Ve gariptir ki şimdi sanki federasyon için çalışmaktan bitap düşmüşler, ruhen ve bedenen artık çözüme katkı yapamayacak kadar bıkmışlar gibi bir hava yaratıyorlar.
Neymiş?
“Artık önümüze bakalım, evimizi temizleyelim…”
* * *
Tamam, buyurun, temizleyin!..
Sanki bugüne kadar elinizi tutan mı vardı?
Müzakere masasında görüşmeler var diye size ‘eve bakmayın, temizlik yapmayın’ diyen mi oldu?
Nedir ‘eve bakmak ve temizlemek’ten kastınız?
İç konulara yoğunlaşmak mı?
E zaten hükümetin işi nedir?
Bürokratların, memurların, kamu işçilerinin işi nedir?
Anayasa ya da yasalarda “Müzakereler varken ot sökülmeyecek, asfalt dökülmeyecek, okul inşa edilemeyecek” diye bir madde mi var?
Yolsuzlukların üzerine gitmek, verimliliği artırmak, yerel yönetimleri güçlendirmek için elinizi-ayağınızı bağlayan mı vardı da illa çözüm süreciyle paralellik kuruyorsunuz?
* * *
Çok gariptir, tuhaftır, hatta anormaldir ki bu
argümanı dile getirenlerin ciddi bir kısmı çok uzun yıllar ülke yönetiminde bulunmuş siyasal partilere mensuptur!
Ömürleri boyunca statükonun devamı için çaba sarf edenlerin, sanki yetkili makamlarda oturan kendileri ve/veya yandaşları değilmiş gibi davranmaları kesinlikle laf-ı güzaftır.
Kıbrıs sorununu görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak, KKTC ayarlarına geri dönmek diye bir
durumsa sözü edilen, bunu söyleyenlere kötü bir haberim var: Kıbrıs’ta -şöyle ya da böyle- bir uzlaşıya varılmadan o ‘ev’ tam ‘bizim’ olmayacak.
Maalesef…
Temizlemek için illa ‘bizim’ olmasına da gerek yok tabii…
Bilmem anlatabildim mi?