Evrensel Çocuk Hakları Derneği ve bebeklerin aileleri Sağlık Bakanlığı önünde
Evrensel Çocuk Hakları Derneği ve bebeklerin aileleri, Acil Durum Hastanesi’nde yaşanan “Yenidoğan Skandalı” kapsamında “Çocukların Sesi Olacağız!” sloganıyla Sağlık Bakanlığı önünde toplandı.
Serap ŞAHİN - Lema GÖZAY
Evrensel Çocuk Hakları Derneği ve bebeklerin aileleri, Acil Durum Hastanesi’nde yaşanan “Yenidoğan Skandalı” kapsamında “Çocukların Sesi Olacağız!” sloganıyla Sağlık Bakanlığı önünde toplandı.
Eylemde, “Çocuklar Uyurken Sessiz Olunur, Ölürken Değil”, “Güneşimizi Söndürdünüz”, “Özür Değil Önlem İstiyoruz” yazılı pankartlar açıldı.
Basın açıklamasına; Cumhuriyetçi Türk Partisi, Toplumcu Demokrasi Partisi, Kamu İşçileri Sendikası, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası, Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası, Kadından Yaşama Destek Derneği, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası, Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası, Evrensel Hasta Hakları Derneği ve Bağımsızlık Yolu destek verdi.
Polise tepki
Polis ekiplerinin Sağlık Bakanlığı çevresinde yoğun güvenlik önlemi aldığı gözlemlenirken, özellikle Sağlık Bakanlığı önüne çıkan her iki yolun da polis tarafından kapatılması dikkat çekti.
Sağlık Bakanlığı önünde toplanan kalabalık, polisin yolları kapatması nedeniyle çok sayıda insanın bakanlık önüne ulaşamadığını belirtti, polise tepki gösterdi.
Mihrimah bebeğin annesi: "Kimse bizimle iletişime geçmedi"
Bakanlık önünde konuşan Mihrimah bebeğin annesi Güneş Toymuradov, kimsenin kendileriyle iletişime geçmediğini belirterek isyan etti, “Benim yüreğim yandı, hepsinin yüreği yansın. Bizzat kendilerinden çıksın” dedi.
Toymuradov, alkol olayının doktorlar tarafından bilindiğini buna rağmen ailelere bilgi verilmediğini vurgularken, “Açık açık meseleyi kapatmak istediler. Ama biz şikayet ettik. Pazar günü alkol skandalı ile uyandık. Biz bilmiyorduk çünkü doktorlar bize bir şey söylemedi. Burada hepsi iş birliği yaptı ve suçu örtmek istediler. Bu da bir cinayettir” ifadelerini kullandı.
Mihrimah bebeğin ölümünün ardından acılı aileye ilk olarak “otopsi ister misiniz?” sorusu sorulduğuna isyan eden anne, bu soruya o anın şoku ile olumsuz yanıt verebilme ihtimallerinin de olduğunu belirterek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Belki benim psikolojim bozuldu. Direk hayır diyebilirdim. Öyle bir durumda bu konu kapanacak mıydı? Bu kadar basit mi her şey? Bize nasıl öldüğünü açıklamadan 'otopsi ister misiniz' dediler. O telaşla şok ile belki hayır derdik ve olayı kapatırlardı”
Acılı anne olayla ilgili ön raporda yalnızca tetkik yazdığını, sürecin hala devam ettiğini ve doku örneklerinin Türkiye’ye gönderildiğini belirtirken, kanda yalnızca alkol olduğunun kendilerine bildirildiğini, miktarının yazmadığını, herkes gibi sonucu “el mahkum” beklediklerini ifade etti.
Acılı aile çocuklarına düzenli olarak “anne sütü” götürdüklerini ve bebeklerinin anne sütü ihtiyaçlarını düzenli olarak sorduklarını vurgularken, “25 Ekim Cuma günü bize 'anne sütüne ihtiyaç yok, yeterlidir' denildi. Biz gittikten sonra neden mama verdiniz? Biz zaten anne sütü getiriyoruz, sen benim çocuğuma neden mama veriyorsun? Her seferinde sorduk. Cuma günü saat 12’de biz çocuğumuzu görmeye gittiğimizde anne sütüne ihtiyaç var mı diye sorduk. 'Yarına kadar yeterlidir' cevabı aldık.“ ifadelerini kullandı.
Cumartesi sabah saatlerinde eşi tarafından bebekleri için anne sütünün hastaneye götürüldüğünü anlatan acılı anne, kendilerine bebeklerinin fenalaştığı hakkında neden bilgi verilmediğini sorgulayarak, “Cumartesi 8 buçukta yine eşim anne sütünü hastaneye götürdü. Neden bize çocuğumuzun gece yarısı fenalaştığını söylemediniz? Kendi başınıza çocuğu kontrol altına aldınız, belki benim çocuğum ölmese ben fenalaştığını da bilemeyecektim” dedi.
Bebeklerinin tedavi sürecinde hastanede maruz kaldıkları davranışlara da dikkat çeken acılı aile, süreç boyunca “eşek muamelesine” maruz kaldıklarını vurgulayarak sözlerine şu şekilde devam etti:
“Ancak iki dakikalığına çocuğu göstermeye ve başımıza hemşire dikip 'hade hade dışarıya' demeyi bildiniz. Biz sustuysak orada yatan çocuklar için sustuk her gittiğimizde eşek muamelesi görüyorduk.”
Bebeğin annesi süreç boyunca kötü muameleye maruz kaldıklarını söyledi bunca zaman susma nedenlerinin yoğun bakımda yatan bebekler olduğunu belirterek “bize eşek muamelesi yapıyorlardı” ifadelerini kullandı.
"Sağlıkta ihmal olamaz"
Sağlıkta ihmal diye bir şeyin söz konusu olmayacağını vurgulayan acılı anne, çocuklarının ölümünün ardından sağlık çalışanlarının çalışma koşullarıma yönelik savunma yapmalarının kabul edilemez olduğunu belirtirken şunları söyledi:
“Canımızı kanımızı emanet ediyoruz size. Ne doktorun ne hemşirelerin böyle bir savunma yapmaya hakkı yok. Şikayetiniz varsa benim çocuğum öldükten sonra değil önce yapacaktınız. Fazla vardiyada, eksik kişi çalışıyoruz açıklamalarını neden yaşananlardan sonra yapıyorsunuz? Neden grev yapmadınız, neden işten çıkmadınız, neden mesaiyi bırakıp çıkmadınız? Benim uykusuzluğum bir çocuğun ölümüne sebep olabilir diye neden düşünmediniz? Bir bebeğin ölmesini mi beklediniz?”