Evrensel İnsan Hakları ile Uyumlu Bir Aile Yasası İçin!
Evrensel İnsan Hakları ile Uyumlu Bir Aile Yasası İçin!
Çiçek Göçkün Bayramoğlu
[email protected]
Aile Yasası değişiklik önerisi hakkında, ifade özgürlüğü olan bir ortamda, herkes düşündüğünü söylemekte serbesttir. Bu aralar öneriye ilişkin çeşitli görüşler ileri sürülüyor. Sözü edilen yaklaşımların bir kısmı, maalesef yasa değişikliğinin gerçekte ne ifade ettiğinden uzak bir şekilde, öneriyi hazırlayan ekibe yönelik yapıcı eleştiri yapmadan, cinsiyetçilik doğrultusunda temellendiriliyor.
Öncelikle açıklığa kavuşturulması gereken bir husus vardır. Ne yürürlükte bulunan Aile Yasası ne de Meclis gündeminde yer alan öneri, soyadı düzenlemesinden ibarettir. Yapılmak istenen değişiklikleri anlamanın en iyi yolu, arka planında barındırdığı evrensel ilkeleri kavramaktan geçer.
Aile Yasası Değişiklik Önerisinin en temel amacı: KKTC'nin bir devlet olarak Meclisi’nde onaylayarak kabul ettiği çocuk ve kadın haklarını gözeten uluslararası sözleşmeler ile var olan mevzuatı uyumlu hâle getirmek ve uluslararası hukuki arenada kabul görmüş, çağdaş insan hakları ilkelerine hayat vermektir. Çocuk veya kadın hakları sözleşmeleri, isimlerinden ötürü sanki özel düzenlemeler gibi lanse ediliyor olsalar da, evrensel insan hakları normlarının, bu özel gruplar için hayata geçirilebilme pratiğini net bir şekilde ortaya koyarlar. Bu durumda aslında atıfta bulunulan sözleşmeler, her insanın insan olmaktan kaynaklanan hakları ile ilgilidir. Evrensel insan hakları; kültürden kültüre, ülkeden ülkeye ve farklı ekonomik, siyasal ve sosyal gelişmişlik düzeyine göre değişmeyen, herkesin saygı duyması ve koruması gereken haklardır. Bahsi geçen standartlarda bir hayat inşa etmek için, ada halkının bu doğrultuda irade koyması büyük bir öneme sahiptir.
Peki Aile Yasası değişiklik önerisi ile erişilmesi ümit edilen ya da erişimi ve korunması kolaylaşacak olan haklar nelerdir? En temel insan hakları prensibi, eşitlik ilkesidir. Herkes eşit doğar ve yaşamı boyunca ayrımcılıktan korunma hakkına sahiptir. Bu, aile özelinde ne demektir? Aileyi oluşturan bireylerin, temelde eşlerin, aileye ilişkin eşit hak ve sorumluluklara sahip olması anlamına gelir.
Öncelikle ele alınması gereken husus, çok tartışma yaratmış olan soyadı değişikliğidir. Bu düzenleme ile (eğer kendi tercihleri bu yönde ise) eşlere, evlenmeden önceki soyadları ile hayatlarına devam edebilme ve çocukları olması hâlinde her iki ebeveyne de çocuklarına kendi soyadını aktarabilme hakkı tanınır. Yani burada gözetilen, eşlerin ve ebeveynlerin eşitliğidir. Çocuğa da hem anne hem de babası ile eşit hukuki ilişki kurabilme, aynı zamanda soy ilişkisini her iki yönde tanımlayabilme imkânı sunulmuş olur. Ebeveynler arasındaki eşitsizlik, sadece bu yönde değil, başka maddeler aracılığıyla da giderilmek istenir. Mesela evli çiftlerin sorumluluklarına vurgu yapan değişiklik aracılığıyla, çoğu zaman toplumsal cinsiyet rolleri sebebiyle kadın tarafından ifa edilen ev ve çocuklarla ilgili yükümlülükler, ev içi emeğin aileyi kuran taraflar arasında eşit paylaşılmasına yönelik geliştirilen düzenleme ile hukuki güvence altına alınır.
Özellikle kadın erkek eşitliğine ilişkin değişiklik önerileri yanında, çocuk haklarının da hem aile birliği içerisinde hem de aile birliğinin bozulması durumunda korunmasına yönelik değişiklikler de öneri içerisinde mevcuttur. Mevcut yasanın 6’ncı maddesinde yapılan değişiklik önerisi ile, 18 yaşın altında olan tüm çocukların (kız veya erkek olmasına bakılmaksızın) zorla ve/veya erken evlendirilmesinin önüne geçebilmek için, anne babanın ayrı olması hâlinde, her iki ebeveynin çocuğun korunmasına yönelik eşit söz hakkı ve sorumluluğu olduğu ayrıca belirtilmiştir.
Ülkemiz meclisi tarafından kabul edilmiş BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin temeli, çocuğun yüksek menfaatinin korunması ve kendisiyle ilgili konularda karar verme süreçlerine katılması ilkesine dayanır. Bu noktadan hareketle hayata geçirilmek istenen bir diğer önemli değişiklik, boşanma gerçekleşmesi hâlinde 7 yaşından büyük çocukların, uzman pedagoglar eşliğinde hangi ebeveynle kalmak istediğine dair görüş beyan etmesine fırsat verir. Bunun yanında çocuklara ilişkin maddi desteğin üniversite eğitimini de kapsayacak şekilde genişletilmesi öngörülmüş; böylece bir çocuğun yüksek öğrenimden faydalanabilmesi sadece velayetini alan ebeveynin sorumluluğu olmaktan çıkmış ve bu konuda her iki ebeveynin sorumluluklarının devamı güvence altına alınmıştır.
Çocukların yurtdışına çıkışlarına ilişkin önerilen değişiklikte, çocuğun sorumluluğu noktasında anne ve babanın eşit hak ve görevleri olduğu prensibi ile hareket edilir. Buna göre boşanmış ailelerin veya ebeveynlerden bir tanesinin yurtdışında yaşaması durumunda bile, tek ebeveyn kararı ile çocukların yurtdışına çıkarılabilmesi kısıtlanmıştır. Böylece çocuk kaçırma girişimlerini daha sıkı denetleyebilme şansı temin edilmiştir.
Yukarda aktardığım hususlar Aile Yasası Değişiklik Önerisi ile yürürlükteki yasa içerisinde değiştirilmesi ve/veya geliştirilmesi öngörülen noktalardan sadece bir kısmıdır. Ancak bu kısa yazıda belirtilen noktalar bile yasa değişiklik önerisinin, evli kadınların soyadı konusundan çok daha kapsamlı bir şekilde, yürürlükteki mevzuatı evrensel insan hakları ilkeleri ile uyumlaştırmayı hedeflediğini kanıtlamaktadır. Aile yasası değişiklik önerisi, kısaca aile bireylerinin gerek aile birliği içerisinde gerekse bu birlik bozulduktan sonra, eşitliğin ve temel insan haklarının korunmasına yönelik samimi bir istek ve çabanın sonucudur. Bunu bu şekilde algılamak dışında izlenebilecek başka bir akılcı yol yoktur.