EYLÜL; Anastasiadis ,Eroğlu, Recep Tayyip Erdoğan
Şimdi herkes oturdu bekliyor. Eylül'de ne olacak? Sayın Eroğlu ile Sayın Anastasiadis yine kavga mı
edecekler , yoksa görüşecekler mi?
Ancak şimdiden işaretler, havanın açık olacağına dönük değil.
Yine de belli olmaz! Çünkü Minalayalar ne isterse göstersin, bazen tersi de oluyor.
Örneğin Minalayalar bu yıllın yağışlı olacağını gösterdi, ama kuraklık oldu....
Ama biz günümüzde, "havanın" gösterdiklerine bakalım. Gördüklerimiz, okuduklarımız bize umut vermiyor.
Eylül öncesinde Sayın Anastasiadis'in ve Sayın Eroğlu'nun verdiği demeçlere bakılırsa, Eylül'deki buluşma için umut beslemek zor.....
Sayın Anastasiadis şimdiden, o olmazsa, bu olmazsa antlaşma olmaz demeye başladı.
Sayın Eroğlu'da "kimse bana halkımın aleyhine olacak bir antlaşmayı imzalatamaz beni sürükleyemez" demeye başladı.
Üstelik bu iki lider güya, Eylül'de al- ver için masaya oturacak.
Daha şimdiden almak istediklerini ve vermek istemediklerini açıkça söylediklerine göre, masada karşılıklı olarak bir şey alıp vermeye pek istekli değiller.
Yani eğer, Sayın Anastasiadis bu söylediklerine bağlı olarak Elen çıkarlarını maksimumda korumak için masaya oturmayı düşünecekse...
Yani eğer, Sayın Eroğlu da şimdiden , açık olmayan üstü kapalı adresleri işaret edip "baskıcılar" olduğuna yönelik söylemler eşliğinde, buna karşı da direnen lider görünümünde demeçlerle, masaya Türk çıkarlarını maksimumda korumak isteyen lider olarak oturmayı düşünecekse....... Oturmasınlar daha iyi olur.
Ne Sayın Anatasiadis'in, ne de Sayın Eroğlu'nun kendilerini yeniden en iyi Elen ve Türk milliyetçisi olarak lanse etmeye ihtiyaçları yoktur.
Herkes, her ikisinin de ne kadar "Kahraman" olduğunu zaten bilmektedir.
Bu yüzden bunu yeniden kanıtlamak için görüşürmüş gibi yapmaya hiç hakları yoktur.
Çünkü bu kahramanlıkları yüzünden her Kıbrıslı Türk ve Rum daha fazla demoralize olmakta, insanlıklarından ve memleketlerinden daha fazla soğumaktadırlar.
Bakın Sayın Anastasiadis şunu ifade etti;
"Eğer Türkiye, Kıbrıslı Rumlara güven vermek isterse, o zaman Maraş'ın iadesini kabul etmeli" diyor.
Tamam, bu Maraş konusu çözüm için motivasyon yaratır, bu doğru.
Ama bunu kimden bekliyor Türkiye'den. Kimde güven yaratmak için?
Kıbrıslı Rumlarda..
Peki Kıbrıslı Türkler ne olacak?
Onlarda güveni kim yaratacak? Yoksa nasıl olmasa biz bir hiç ve kim ne isterse onu yapan mıyız?
Baksanıza "liderimiz" kükredi.....
"Kimse beni halkımı mağdur edecek bir antlaşmaya zorlayamaz, sürükleyemez" dedi.
Peki bu kimedir? Anastasiadis'e dönük mü bu? Bu, ABD 'ye sesleniş mi? Bence hayır, adres açıktır. Türkiye'ye dönüktür bu sesleniş.....
Yani al - ver işine Eylül'de gireceğini söyleyen iki liderde kendilerine dair değil, Türkiye'ye dair atıp tutuyorlar.
Biri açıktan , öteki üstü örtülü.
Biri ver diye, öteki sakın vermeyi aklından geçirme diye.
Peki biz? Yani Kıbrıslı Türkler nerededir? Yani Kıbrıslı Rumlar nerededir? Ortak yurdu ve bu ülkeyi geleceğe taşıyacak olan bizler değil miyiz?
Anastasiadis'in bu mantığında saklı bulunan düşünce ile devam edilirse,Federal Kıbrıs'ı, Kıbrıslı Rumlar yoksa Türkiye ile mi beraber yönetecek?
Eroğlu'nun bu mantığı ile gidersek de ayni sonuç çıkar. Yani Federal Kıbrıs'ı, Türkiye ile Kıbrıslı Rumlar yönetecek olgusuna ulaşılır.....
Bu anlayışlar ise gerçekte, Ortak Yurdu yaratacak olan iç dinamiği, yani Kıbrıslı Türkler ile Rumların ortak enerjisini köreltir. Böylece Federal çözüm için yapılması gerekenleri ve bunun oluşmasını ve gelişmesini bu anlayışlar yaralar. Bu nedenle iki lidere sormak gerekir.
Sayın Anastasiadis'e soralım....
Kıbrıslı Rumlarda çözüm istenci için güven yaratmak maksadı ile Türkiye'ye Maraş'ı vermesi çağrısı yaparken, kendisi çözüm için Kıbrıslı Türklerde güven geliştirecek olan ve adayı federal ilkelerde ortaklaşa hakça birlikte yönetmek istediğine dair siyasi adımlar atmaya niyeti olduğunu göstermesi gerektiğini düşünmüyor mu?
Sayın Eroğlu'na soralım....
Peki Sayın Eroğlu demeçleri ve tutumları ile Kıbrıslı Türklere ve Rumlara siyasi eşitlik içinde bir federal çözümü, Ortak Belge temelinde düşündüğünü göstermek zorunluluğunda olduğunu his ettirmesi gerektiğini düşünmüyor mu?
Ama her ikisi de meselenin çözüm sürecini, biri bir açıdan, öteki diğer açıdan Türkiye'nin boynuna asıyor......
TUZAK ÇOK BELIRGIN.......
Şimdi tuzağa bakın tuzağa.
Açıklandı, Türkiye'de Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Recep Tayyip Eroğan ilk ziyaretini Kıbrıs'a ve Azerbaycan'a yapacak...
Eylül öncesi işte bu yüzden her iki lider de ayni noktaya farklı niyetlerle, ama ayni sonucu üretmek için "havan topu atışı " yapmaya başladı
Anastasiadis , Türkiye Maraş'ı versin, Omorfo verilmezse çözüm olmaz dedi.
Eroğlu da kimse beni zorlayamaz dedi. Ayrıca Yeni Boğaziçi'ni de Rumlar ister dedi.
Hali ile küçük memleket politikacılarının murat ettikleri nedir?
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs'a geldiğinde Anastasiadis'in ve Eroğlu'nun ifadelerine bakarak, Ne Omorfo'yu, ne Maraş'ı, ne Yeni Bozağiçi’ni veririz demesi.
Eroğlu'nun söylediklerine de bakarak, kimse sizi bir antlaşmaya zorlayamaz demesi.
Bunu üretmek için bunlar söylenmektedir.
Böylece her ikisi de kendi hesabı bağlamında Eylül öncesi, Eylül zirvesini de dinamitlemeyi hedeflemektedir.
Eğer Türkiye'nin yöneticileri yaratılmak istenen ve duyguların, aklın önüne geçirilmek istendiği. Siyasetin bunun baskısı altına sokulmak istendiği ortama; bölgenin bu karmaşık ve Türkiye'de de siyasi anlayışın, milliyetçi sözlerle darbelenmek istendiği bu zamanda, bu söz cambazlıklarının etkisinde kalarak, görüşmelerde çıkmaz ortamı yaratmak isteyenlerin buna kapı açmaya yol döşeyen sözlerinin etkisi ile konuşurlarsa, iş zorlanacak.
Hem Kıbrıs'ı, hem Türkiye'yi, hem de Yunanistan'ı hiç hak etmedikleri bir durumla , yani, Kıbrıs'taki bu çözümsüzlük şartlarının sürmesi koşulları ile binbir çeşit belanın ortasında tutup , bulanık sularda yüzmeye mahkum bırakmak isteyenlerin, eski tarihi oyunu devam edip gidecek.....
Bu üç ülkenin halkları ise bunu hiç hak etmiyor.
Bu yüzden Kıbrıs'ta çözüm ,hem bizim için, hem bölge için çok önemli olmaktadır...
Evet, Eylül öncesi kimse Sayın Anastasiadis'ten ne denli Kahraman bir Elenci ve Sayın Eroğlu'dan ne denli Kahraman bir Türkçü olduğunu ispatlama işi beklemez.
Sayın Anastasiadis Kıbrıslı Türklere, Sayın Eroğlu da Kıbrıslı Rumlara çözümü arzuladıklarını somutta göstermelidir.
Bunu temel yaptıkları sürece hem kendi toplumlarında kendilerine dönük güven, hem de çözüme dönük ortak istek gelişimi sağlayabilirler.