1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Eyyyyy İngiliz biz hırsızız; devletimizi tanı; sonra gel çaldığımız otomobilleri al!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Eyyyyy İngiliz biz hırsızız; devletimizi tanı; sonra gel çaldığımız otomobilleri al!

A+A-

Çalıntı arabalarla ilgili olarak “İngilizlere bilgi verdik” iddiası doğru değildir!
Havada kalan, Maliye Bakanı’nın Meclis’te yanıt vermediği ve veremediği çok soru vardır!

-*-*-

Ancak şunu balamadan belirtelim; bu olay KKTC’de bir ilk değildir!
Arşivler ortadadır!
İngiltere’den daha önce de çeşitli defalar çalıntı arabalar bu ülkeye gelmiştir; satışa çıkarılmıştır ve satılan araçlardan dördünü de o dönemlerin bir bakanı ile üç yakın arkadaşı satın almıştır!

-*-*-

Bir baka dönemde ise yine İngiltere’den ülkemize çalıntı araç getirilmiştir!
Çalınan araçları uydu üzerinden tespit eden İngiliz sigorta şirketleri, Pakistan kökenli bir müfettişi ülkeye göndermiştir…

-*-*-

Pakistan kökenli İngiliz müfettiş; buradaki avukatıyla birlikte tam mahkemeye girecekken; KKTC Mahkemeleri ana giriş kapısının tam karşısındaki Lefkoşa Postanesi önüne park edilmiş bir lüks aracı “işte bizim araçlardan biri” diye saptamış; yine uydu teknolojisi ile aracı kilitletmiş; ardından ilgili hakime bu araç gösterilmiş; ara emri alınmıştır…

-*-*-

Akabinde, üç tanesi dönemin UBP’li üst düzey bir efendisinde olmak üzere; 12 adet çalıntı araç, ilgili sigorta şirketi tarafından alınmış, tekrar gemiye yüklenerek çalındıkları yere götürülmüşlerdir…

-*-*-

Evet, İngiltere’den, son 2 yılda 60 civarında aracı çaldık!
Oradan gemiye yükledik!
Buraya getirdik!

-*-*-

Peki kim çaldı?
Kim getirdi?
Kime getirdi?
Ve devlet bu çalıntı arabaları, hangi uluslararası hukuk kuralı çerçevesinde zimmetine aldı?

-*-*-

Canım, bu sorulara yanıt bulmaya gerek yok!
Devlet olduğu gibi “hırsızlık!”…
Üstelik biz bu işi senelerdir yapıyoruuuuuz!
Yani illa ki Rum – Yunan ve hatta İngilizler bizi kessin diye mi uğraşıyorsunuz?
Bayrak gökte, Ezan susmayacak, Külliye de bitmek üzere!
Çaldıysak çaldık yani!
Biz mi düşüneceğiz?
İngiliz sigorta şirketleri düşünsün!

-*-*-

Ya da şöyle diyelim; Birleşik Krallık devleti bizi tanısın; gelsin hesap sorsun!
Değil mi yani!
Çalın gitsin anasını satayım!
Bırakalım da çürüsünler mi?


Kara Para!

KKTC’de çok kara para var!
Peki, bu paraları ne yapıyoruz?
Kimisi evinde, arabasında, çantasında, yastık altında tutuyor kimisi bankaya yatırıyor!
Çok lüks araçlar, evler, iş yerleri alabiliyor!

-*-*-

Kara para Türkiye veya KKTC bankalarına da yatırılıyor mu?
Elbette bir şekilde bu da yapılabiliyor!

-*-*-

Bankaya nasıl yatırılabiliyor?

-*-*-

Sordum bir bilene!
Aldığım yanıt kısaca şöyle:
Bir kişi bankaya 10 bin Euro veya üzeri para yatırırsa, Para Kambiyo Dairesi’ne bilgi verilmesi zorunludur…

-*-*-

Eğer para 100 bin Euro veya üzeriyse, Merkez Bankası’na bildirmek zorunluluğu söz konusudur!
Yani banka bu bilgiyi vermek zorunda!
Tüm Dünya’daki benzer uygulamalarda olduğu gibi!

-*-*-

Peki çok büyük miktarda kara para nasıl bankaya yatırılır?

-*-*-

Her hangi bir bankayı ya da büyük iş insanını zan altında bırakmak amacında değilim ama olay çok da zor değildir…
Para küçük bölümlere ayrılır ve zamana yayılır!
Ya da çok güvenilir bir büyük şirketin hesabı içine yedirilir!

-*-*-

Yani bu ülkede kara parayı aklamak o kadar da kolay değildir ama o kadar zor da değildir vesselam!

-*-*-

İstenirse engellenebilir mi?
Kesinlikle!
Peki engelleniyor mu?
Hayır!

-*-*-

Kıbrıs sorunu çözülecek mi?
Bu pencereden bakarsanız, kara para işiyle uğraşanlar için “çözüm yanlısı” olmak, kendi ayağına değil, doğrudan kalbine kurşun sıkmak olmaz mı?

-*-*-

Türkiye çözüme karşı mı?
Bizimkiler çözüm istiyor mu?
Analiz edelim, anlayalım!
Adamlar korkunç paraları götürüyorken, niye çözüm olsun da Kuzey Kıbrıs denen coğrafya, hukukun içine girsin ki!

-*-*-

Eveeeeet!
Bir de Rumlar bizi kesecek meselesi var ya!
Bayrak tamam mı?
Tamam!
Ezan tamam mı?
Yes!
Külliye ve camisi bitiyor mu?
Birkaç haftaya tamamdır!
İtibarımız artacak, egemenliğimizin ispatı olacak!
O zaman devam!

-*-*-

Bir anı…
Daha önce de yazmıştım sanırım…

-*-*-

KIBRIS Gazetesi’nin Londra Temsilcisi olarak görev yapıyorum…
Gazeteyi “bir gün sonra” piyasaya da sürüyoruz ve ciddi satış rakamları var…
Ayrıca ölüm ilanı başta olmak üzere, ilan – reklam geliri de söz konusu…
Topladığımız paraları, Cuma günleri aynı bankanın aynı şubesine yatırıyoruz…

-*-*-

Ortalama haftalık 2 bin veya bilemediniz 3 bin Sterlinlik bir gelirimiz var…
Ayda bir de, gazete satı tahsilatı falan geldiğinde, belki 6 ya da 7 bin Sterlin falan…
Tam rakam hatırlamıyorum…

-*-*-

Günlerden bir gün, bir Kıbrıslı Türk iş insanı, “ben İngiltere – KKTC arası uçacak bir havayolu şirketi kuruyorum” diyor ve gidiyor, uçak dahi kiralıyor…
Uçak kalktı kalkacak, ilk uçuşunu yapacak derken, izin verilmiyor, şirket de hayata geçirilemiyor ama öncesinde, bu şirket, KIBRIS Gazetesi ile reklam anlaşması yapıyor…

-*-*-

20 bin Sterlin civarında bir reklam parasını, şirket yöneticisinin kardeşine ait bir işyerinden gidip nakit olarak teslim alıyorum…
Bazı nakit paralar 5’lik, 10’luk…
Neredeyse bir sakulli para ve ben gece vakti elimde o paralarla, her türlü çalınma riskine rağmen, “fakir erkek sendromu” gereği, taksi tutmak yerine otobüse biniyorum, “kesin beni soyarlar” endişesi içerisinde 2 saat kadar da yolculuk yapıp kaldığım daireye giriyorum!

-*-*-

Gece banka yok!
Parayı saklamam lazım!
Buzdolabının dondurucu bölümüne yerleştiriyorum ve ertesi sabah banka açılış saatinde alıp, hemen yatırmaya gidiyorum!

-*-*-

Vezne para miktarını öğrenince, “müdüre sorayım” diyor!
Müdür, çok iyi tanıştığım Kıbrıslı Rum kökenli bir kadın!
“Her hafta 2 – 3 bin sterlin yatırıyorsun, bu defa para çok fazla; Polis’in ilgili birimine bildirmek zorundayız” diyor!
Tamam, bir sıkıntı yok!

-*-*-

Aradan henüz iki saat bile geçmeden, çalıştığım ofise beş İngiliz giriyor!
Kibar insanlar!
Kimliklerini gösteriyorlar!
Kimisi polis, kimisi gümrükçü falan!
İşte fatura işte makbuz!
İşte anlaşma!
Hepsinin fotokopisini de alıp gidiyorlar!
Sonrasını bilmiyorum…
Ama o uçak KKTC’ye gelemedi!

money-wash.jpg

Bu yazı toplam 1502 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar