EZBER BELLİ: BAŞKALARINI HİÇE SAYARAK YOL ALMAK!
Ben çözüm (ya da barış) sürecinin olumlu seyrettiği (ya da en azından kötü seyretmediği) kanısındayım.
Bazen sonda söylenecek olan başta yazılabilir ya, üstteki cümle de öyle bir şey işte...
Evet, bizi bugünlere taşıyan süreç "savaş" denen bir gerçekle başladı...
İnsanların yaşamları ve düzenleri sarsıldı ve her şey tepetaklak oldu...
Sonra "barış" denen kocaman hayaller kuruldu...
Çözüm süreçleri yaşandı...
Ve nihayet yine günümüzdeki "gerçeklere" geri dönüldü...
Tabi ki geçmişten ders alabilmek için onu iyi bilmek şarttır.
İyi de, geçmişe bakıp ne görmeli peki?
"Türkiye'nin garantörlüğünü yerine getirmediği zamanlarda biz geçmişte Kıbrıs'ta yaşananları biliyoruz.
Toplumlar arası çatışmalar yaşandı.
Kıbrıs Cumhuriyeti de facto durumlara sürüklendi.
Kıbrıslı Türkler devlet yönetiminin dışında kaldı.
Yunan Cuntası döneminde Faşist Samson tarafından Makariyos'a karşı darbe yapıldı.
Bunlar ve daha niceleri...
Her iki toplumda da kan ve gözyaşı görmeli yani...
Bunlar elbette unutulamaz...
Kimse unutmaz...
Ayrıca acılar mukayese de edilmez...
Ancak karşılıklı olarak anlaşılır ve saygı gösterilir...
Aklı başında toplumlar geçmişin tutsağı da olmaz!
Çünkü bu daha büyük bir yanlış olur...
Süreç "çöktü" diyorlar!
Peki! "Şimdi ne yapacağız?" diye de soruyor birçok insan...
Şimdi "ezber vakti" diyorlar...
Kıbrıs Türkü’ne ilham ettikleri düzenin “Gizli Reçetesi” bu:
Ezber...!
Buradaki hesap belli!
Yahu! Barış reddedilir mi hiç?
Edilir, edilir, hem de öyle güzel edilir ki!
Güvensizlik ortamını ranta dönüştüren kesimler için bugüne kadar yürütümde olan paradigma değişmesin diye bal gibi de reddedilir...!
Kıbrıslı Türklerin kimler olduğunun çeşitli dış etkenler tarafından belirlenmesi için de reddedilir...!
Bize bugünlere gelinene dek kılavuzluk eden milliyetçilikti, bugün artık kılavuzumuz din olsun diye de edilebilir...
Adına belki de "İLERİ DEMOKRASİ"(!) , "SİVİLLEŞME" ve "NORMALLEŞME" diyecekler!
Bu bağlamda, KKTC de çok yol kat edecektir, yaşayıp göreceğiz...
Yani "ezber" belli:
Yapılacak olan tek şey, başkalarını hiçe sayarak yol almak(!)
Bizce neydi önemli olan?
Önce silahların susmasıydı.
Sonra silahların gömülmesi...
Ardından siyasi eşitlik, kararlara etkin katılım ve dünyaya bağlanma...
Dolayısıyla, güvenlik ve garantiler için bir yol haritası çıkarmak,
"Kıbrıs’ı satmak!" değil, normalleşme adımıdır...
"Çözüm süreci" de bu iki nokta arasındaki yolculuktur...
Artık "silah devri" kapandı...
Sırada demokrasi ve hukuk devletini kurmak var!
Amos Iz'un deyişinde olduğu gibi:
"Hiçbir şey imkansız değildir, barış bile!"