1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Eziyet üzerine
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Eziyet üzerine

A+A-

 

‘Hayatı iyileştirmek’ diye bir kavram var!..
İşte biz bunu başaramıyoruz…
‘E devlet’miş…
Henüz ‘E-ziyet devleti’ modundan çıkamıyoruz.

***

Yaşadığım coğrafyada dünya kadar yaşını başını almış insanın, ölene kadar kullanmak zorunda olduğu ilaçlar var.
İtmeyen bitmeyen de bir sistem.
İlla ki birileri bir kağıda imza atacak, o kağıt bir başkasına iletilecek, o bir başkası kurula sunacak, birileri de peşinden koşacak, alacak, götürecek, getirecek bu işleri takip edecek.
Kimi her ay kimi her sene…
Bilgisayar var, internet var, ağ var güya!
Dedim ya, itmeyen bitmeyen bir imzalat, mühürlet, pulla sistemi.
Üstelik de çoğunlukla, karşınızda, sanki ‘siz ona hizmet edesiniz’ diye maaş alan ve somurtan görevliler…
Sağlıktan tapuya, vergiden sigortaya…
Kapı kapı gezmeden işin olmuyor.
Hele yaşlı başlı insanlar, çocukları da olmasa, devlet dairelerinin kapılarında can verecekler.

***

Oysa ki ‘facebook’ denen sosyal mucizede gününü gün ediyor millet!..
Diyelim ki sistem kurulamadı.
‘Face’te grup yapalım, “ilacını almak zorunda hastalar” grubu (!)
‘Vergi borcu olmayan işletmeler’ grubu.
‘Telefon arızası bekleyen mağdurlar’ grubu
Eczacı baksın, oradan versin ilacı (!)
Telefoncu, vergici, tapucu oradan görsün (!)

***

Avrupa’dan gelen dostlarımız anlattığında, ağzımız açık dinliyoruz…
Hani soruyoruz ya, “Kıbrıs’a dönecek misin” diye…
“Evime geliyor, kapımı çalıyor, tahlilimi yapıyor, ilacımı veriyor…”
Kim: Devlet!..
“Niye geleyim” diyorlar, “Ölmeye mi?

***

Bu kadar küçük coğrafyada, bu kadar az nüfusta, üstelik bu kadar çok çalışana rağmen ‘yurttaşın ayağına hizmet’ götürmeyen bir ‘devlet’ bu…
Yurttaşına ‘hizmetkar’ değil, yurttaşın devlete ‘hizmetçi’ olduğu yer.

Çünkü ‘siyasi otorite’ çoğu partizanlıkla istihdam edilmiş çalışanına iş yaptıramıyor, ‘sendikal otorite’ ise ‘verilecek hizmeti’ değil sadece ‘alınacak hakları’ biliyor.
Sonra da ‘öfkelenme’ diyorlar…
Her gün, onca şikayetini dinliyorum insanların, yaşıyorum…
Haklılar… Çok haklılar…

Bu yazı toplam 2149 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar