Face to Face
“Kalecik’teki kaza, bize bir kez daha göstermiştir ki ülkemiz akaryakıt ile ilgili kazalara hazırlıklı değildir, acil müdahale ekip ve planları yoktur, kirliliğe müdahale edecek makine ve teçhizat mevcut değildir”
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Nilden Bektaş, Kalecik’te yaşanan petrol kazasının akaryakıt ile ilgili kazalara hazırlıklı olunmadığını bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi ve hükümeti petrol dolum tesisi konusundaki ısrarından vazgeçmeye çağırdı
“Vazgeçin”
“Bu kazanın ; petrol dolum tesisi yapma konusunda ısrarlı tutum içinde olan hükümete uyarı niteliğinde bir örnek olmasını ve alınan bu olumsuz kararlardan dönülerek artık çevre adına olumlu adımlar atılmasını temenni ederim”
“Ülkeye hiçbir katkı sağlamayacak, aksine birçok çevre felaketini de beraberinde getirecek petrol dolum tesisine ülkemizin hiçbir noktasında yer olmadığı açıkça ortaya koyulmuştur.”
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Nilden Bektaş, Kalecik’te yaşanan petrol kazasının Kuzey Kıbrıs’ta akaryakıt ile ilgili kazalara hazırlıklı olunmadığını bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi.
Bektaş, “Bu kazanın; petrol dolum tesisi yapma konusunda ısrarlı tutum içinde olan hükümete uyarı niteliğinde bir örnek olmasını ve alınan bu olumsuz kararlardan dönülerek artık çevre adına olumlu adımlar atılmasını temenni ederim” diye konuştu.
Nilden Bektaş, yapılmak istenen petrol dolum tesisinin ülkeye hiçbir katkı sağlamayacağını, aksine birçok çevre felaketini de beraberinde getireceğini vurguladı.
Bektaş, Kalecik’te yaşanan olayı ve sonrasında yapılan çalışmaları da Yenidüzen’e değerlendirdi.
Ödül Aşık Ülker
“Geç müdahale edildi ve uygun ekipmanlar kullanılmadı”
Soru: Kalecik Bölgesi’nde akaryakıt taşıyan bir yük gemisinden denize sızan benzin miktarının az olduğu ve bunun önemli bir kirlilik yaratmadığına dair görüşler var. Ayrıca Çevre Koruma Dairesi gerekli temizliğin yapıldığını, deniz yüzeyinde ve kıyıda herhangi bir kirlilik veya tahribat görülmediğini kaydetti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bektaş: Kalecik Bölgesi’nde meydana gelen kaza ve ardından yaşananlar bizlere ülkemizin böylesi kazalara hazırlıklı olmadığını göstermiştir. Geçtiğimiz günlerde meydana gelen kaza neticesinde denize sızan petrolün yaklaşık 2000 lt olduğu söylenmektedir. Burada sızan miktarın az veya çok olmasından daha önemli olan konu; kaza ardından olaya geç müdahale edilmesi ve meydana gelen sızıntının denizden temizlenmesi için uygun ekip ve ekipmanların kullanılmamasıdır. Kirliliğin ne boyutta olduğunun tesbit edilmesi ve çalışmaların kontrol altında devam ettirilmesi gerekmektedir.
“Sorumluluk kazanın meydana geldiği tesis yönetimindedir”
Soru: Olaya geç müdahale edildiğini söylediniz. Bu tür olaylarda erken müdahalenin önemi nedir?
Bektaş: Bu tür olaylarda erken müdahalenin hayati önemi vardır. Böylesi kazalar dünyanın her bölgesinde meydana gelebilmektedir. Önemli olan erken müdahale ile kirliliğin kontrol altına alınması ve ortadan kaldırılmasıdır. Ancak meydana gelen kaza akşam saatlerinde olmasına karşın müdahale 10 saat sonra yapılabilmiştir. Böylesi kazalarda sorumluluk öncelikle kazanın meydana geldiği tesis yönetimindedir. Yönetim, kazanın meydana geldiğini ilgili kurum ve kuruluşlara hemen bildirmekle yükümlüdür. Ardından ise böylesi kaza, sabotaj, yangın ve bunun gibi olaylar için hazırlanan acil müdahale planını devreye sokmalıdır. Böylece kaza olması durumunda ne tür bir yöntem ile kimler tarafından olaya müdahale edileceği bilinmiş olur. Ancak ilgili firma bildirimi erken yapmamış, dolayısıyla geç müdahale edilmiştir. Hatta bölgede yaşayan halk tarafından denizde meydana gelen değişiklik fark edilip haber verildiği söylenmektedir. Dediğim gibi sızan petrolün miktarından daha önemli olan kazanın ardından yapılan müdahalenin olması gerektiği gibi yapılmamış olmasıdır. Zaman zaman bölgede küçük sızıntılar olduğu ve deniz kenarında kirliliğin görüldüğünü bilmekteyiz, dolayısıyla ilgili firma böylesi durumlara hazırlıklı olmalı ve birimlere bildirim yaptıktan sonra tam donanımlı acil müdahale planını devreye sokmalıydı. Böylelikle beklenmeyen petrol sızıntıları ile mücadele edecek personele yardımcı olunacak ve acil önlemlerin harekete geçirilmesi sağlanmış olacaktı.
“Deniz yüzeyi temiz ve şeffaf olarak görünürken dibe çöken petrol yayılır”
Soru: Bu gibi olaylarda nasıl bir müdahale yapılması gerekir? Tam donanımlı acil müdahale planı nedir? Söz konusu olayda denizin deterjanla temizlenmeye çalışıldığı yazıldı. Bu doğru yöntem midir?
Bektaş: Tam donanımlı acil müdahale planlarının devreye sokulması önemlidir. İlgili mercilere bildirim, sızıntı kaynağının tesbiti, kirliliğin kontrol altına alınması ve giderilmesi gibi yapılacak işin kapsamı ve kontrolü son derece büyük önem arz etmektedir.
Söz konusu olayda nasıl bir kimyasal ile denize müdahale edildiği konusunda bir bilgim yoktur ancak deterjan veya deterjan türevi bir kimyasal ile müdahale edilmiş ise bu son derece yanlış bir uygulamadır. Böylesi bir uygulama ile kirliliğin arındırılması söz konusu değildir. Bilindiği üzere; deterjan veya benzer türevleri; temizleme, arıtma özelliği bulunan kimyasallardır. Yapıları karmaşık olan bu tür kimyasalların içeriğinde hidrofobik ve hidrofili gruplar vardır. Yani petrol sızıntısı olmuş bir suya döküldüklerinde hidrofili yapısı nedeniyle suya karışırken, hidrofobik yapısı nedeniyle de suya karışmayan petrolü bünyesine çekmektedir. Daha basit bir deyişle petrol sızıntısı olan bir denize, deterjan veya deterjan türevi kimyasallar döküldüğü zaman kirlilik yüzeyden dibe çökmektedir. Deniz yüzeyi temiz ve şeffaf olarak görünürken dibe çöken petrol yayılarak devam etmektedir. Bu yöntem, asla kabul edilemez ve deniz dibini büyük oranda kirliliğe maruz bırakan bir uygulamadır.
/////////////////////////////////////////////
“Kirleten öder”
Soru: Sorumluların cezalandırılması konusunda yeterli yasal düzenleme olmadığı söyleniyor. Mevcut yasalarla bu tür olaylarda herhangi bir ceza verilmesi söz konusu olabilir mi ya da nasıl bir düzenleme yapılması gerekir?
Bektaş: 18/12 sayılı Çevre Yasası’na baktığımız zaman; Deniz Kirliliği ve Kontrolü bölümünde genel ilkeler belirlenmiştir. Karasularına, gemi ve deniz araçlarından yağ, petrol boşaltımı veya sintine veya balast suyu tahliyesi yapılamayacağı ve bunun bir çevre suçu olduğu açıkça görülmektedir. Yine ilgili madde; karasularına kaza nedeniyle yağ ve/veya diğer maddelerin dökülmesi durumunda, eğer acil yangın tehlikesi sözkonusu değilse, Limanlar Dairesi’nin tesbiti üzerine, Çevre Koruma Dairesi’nden önceden izin alınmadan, yağı dağıtmak veya inceltmek amacıyla kimyasallar kullanmanın da yasak olduğu belirtilmektedir. Genel çerçeveler çizilmiş ve suçun işlendiği takdirde kirletenin ödeyeceği ve para cezasını çarptırılacağı da belirtilmiştir. Ancak açık denizlerde oluşacak kazalar ve tehlikeli maddelerin taşınması ve depolanması ile ilgili yasa veya tüzükler mevcut değildir, görev ve sorumluluklar netleştirilmemiştir.
Hükümete çağrı...
Soru: Bu olaydan sonra Petrol Dolum Tesisi yapılması konusunda hala ısrarlı olunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bektaş: Hiç şüphe yok ki; meydana gelen bu kaza ile; anlaşılmaz bir ısrarla yapılması konusunda diretilen Petrol Dolum Tesisi’nin yapılması durumunda bizi bekleyen tehlikenin küçük bir örneğini canlı olarak görmüş durumdayız. Olayın meydana geldiği tesis ülkenin petrol ihtiyacını karşılayan ve ülke kapasitesine göre faaliyet gösteren küçük ölçekli bir tesistir. Bizler; uzun zamandır “ülke ihtiyacı ile bağdaşmayacak, tamamen dışa satış yapacak ve devasa boyutlarda olacak olan petrol dolum tesisi yapılmasın” derken işte böyle tehlikelere işaret ettik.
Bir yılı aşkın bir süredir tesisin yapılması durumunda bizi bekleyen tehlikeleri konuşarak çevre adına yapılacak bu çok büyük hataya engel olmaya çalışıyoruz. Böylesi bir tesisin Ülkemize hiçbir yarar sağlamayacağı artık hemen herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Proje; yaklaşık bir yıl boyunca hemen hemen her kesimin etkin katılımıyla defalarca masaya yatırılmış, yapılan panel, konferans ve tartışmalarda olumlu-olumsuz yönleriyle çok kapsamlı olarak değerlendirilmiştir. Sonuç olarak; ülkeye hiçbir katkı sağlamayacak, aksine birçok çevre felaketini de beraberinde getirecek tesise ülkemizin hiçbir noktasında yer olmadığı açıkça ortaya koyulmuştur.
Kısacası yapılmasında ısrar edilen ve mevcut tesislerin toplamının çok üstünde olan petrol dolum tesisinin yaratacağı tahribatı gözlem niteliğinde olan bu kaza, bize bir kez daha göstermiştir ki ülkemiz akaryakıt ile ilgili kazalara hazırlıklı değildir, acil müdahale ekip ve planları yoktur, kirliliğe müdahale edecek makine ve teçhizat mevcut değildir, bu konuda eğitim eksikliği büyük bir sorundur. Ayrıca yasa ve tüzük eksiklikleri vardır.
Bu kazanın ; petrol dolum tesisi yapma konusunda ısrarlı tutum içinde olan hükümete uyarı niteliğinde bir örnek olmasını ve alınan bu olumsuz kararlardan dönülerek artık çevre adına olumlu adımlar atılmasını temenni ederim.