1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. FARKLI BAKIŞ İHTİYACI
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

FARKLI BAKIŞ İHTİYACI

A+A-

Bir klişeler egemenliği altındayız. Klişe sözüne olumsuzluk atfettiğim doğru olsa da bir başka açıdan bakıldığında klişelerin defalarca test edilip üzerinde mutabakat sağlanan bazı imgeler, saptamalar, deyişler olduğu da iddia edilebilir. Klişeler bizi birleştirirler. Bazı klişeler yıpranmış olsalar da bazıları hala geçerlidirler ve iletişimde kolaylık sağlayabilirler. Biraz da bu nedenle tehlikelidir klişeler ve maniple etmek isteyenlerin başvuracağı araçlardır. Has şiir klişelerin tam da karşısında durur ama diğer yandan da klişelerden kaçma eğilimi şiiri zorlama bir yapaylığa götürüp içtenliğini kırabilir. Klişeleri başka bir boyuta taşıyıp onları özgün bir metnin içine yerleştirebilen Didem Madak gibi şairler de vardır. Bir klişe bazen bir başka dizeyi öne çıkarmanın aracı olabilir. Şiirde kullanımları klişelerle dolu bir hayatla bağımızı kurar ve onu yeniden anlamlandırmamız için basamak oluşturabilir. Klişeler kolektif belleğe aittirler ve bağlar kurmaya yardımcı olabilirler. “Klişenin zinhar şiirde yeri yoktur “demek de paradoksu yaratan bir klişedir sonuçta.

Klişelerden söz ederek yazıya başlamamın bir nedeni özellikle sosyal medya üzerinden yaygınlaşan bir düşünme pratiği üzerine kaygılanmam. Şeytanlar ve meleklerin sistemli sunumuna; bizler ve ötekiler dilemması içinde kalıplar arasında bocalamaya mahkûm edilmemizi kafama takmış olmam.

Hayattaki en önemli problemlerden biri, olup bitene yüzeysel bakmak bana kalırsa. Derinlik, incelikli bakış zordur ve kolaycılığa kaçmak geçerli bir norm haline dönüşmüştür. Peşin hükümlerle hareket eden kalem kıran yargıçlara dönüşmüşüz her birimiz. Bugün dünya kolaycılığın egemenliği altında biraz da.

“Fast food” gibi “fast thought” da yaşadığımız hayatın yaygın pratiklerinden. Hemen bir hüküm vermeye, kodlamaya yöneliyor; ara tonları görmezden geliyoruz.

Bu kodlamalar bizi bir sosyal, politik, kültürel grubun parçası yapabiliyor ve aidiyet ihtiyacımızı tatmin ediyor.

Bir taktir ya da öfke furyasına ben de katılıyorum çoğu zaman. Tribündekilerin biri olmak bir rahatlık sağlıyor. Bir yandan da bariz görünen bir haksızlığın düzeltilmesine katkı koyma güdüsünün yönlendirmesi söz konusu. Her durumun aciliyet taşıdığı bir hız dünyası içindeyiz çünkü…

İşte tam da bu yüzden sanatın, şiirin sakinliğine, farklı açılardan sunduğu bakışlara ihtiyacımız var.

Kolay tüketilenin, paketlenip sunulanın karşısında edebiyat ve sanat bilumum inceliklerin taşıyıcısı olarak dünyaya şefkatin dokunuşunu katabilir.

Ne yazık ki bugün sanat ve edebiyat adına yaygınlaştırılan, pazarlanıp sunulan tam da diğer uca ait olan… Bir “fast literature” söz konusu. Bu popüler edebiyat neo-liberal pazarın bir parçası olarak kolay tüketim keyfiyle ulaştırılıyor okura.

Bu tür edebiyatın tüm ürünlerini aynı kategoriye koymak da sakıncalı. Pop müziği düşünelim. Bu alanda pek çok parça tarihe karıştığı gibi geleceğe kalan parçalar da olabiliyor. Yani popüler edebiyatı başka bir alan olarak ele alırsak bu alanda başarılı çalışmalardan da söz etmemiz mümkün olabilir. İnsanları güzelliğe ve özgürlüğe yönelten, iç meselelerini çözmekte yardımcı olabilen bir popüler edebiyat da söz konusu.

Sakıncalı olan günümüzün görsel bombardımanı içinde gerçek yazar ve şairlerin gölgede kalması, vahşi bir yayıncılık pazarın gerçek edebi yaratımı ezip geçmesi. Edebiyatın büyüsü pek çoklarına dokunamıyor bu nedenle.

 

 

 

Bu yazı toplam 2301 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar