1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. FARKLI OLANI ANLAMAK
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

FARKLI OLANI ANLAMAK

A+A-

Zor zamanlarda insanın içini ısıtan şeyler vardır. Bir yazı okursun, bir video, film izlersin iyi gelir sana. Bazen de kalbin öyle ağırdır ki hiçbir şeycikler fayda etmez. Sonra geçer ama bu, karanlıktan çıkarsın birden, ışıldamak bir yana başkalarına da taşırsın ışığını…

En çok haksızlıklar, adaletsizlikler ağırlaştırır benim kalbimi. Kimi insanların merhametsizliğini, bencilliğini gözlemek, kötülüğü hissetmek dışarıya çıkmaya çabalayan bir çığlığa dönüşür içimde. Durduk yerde kederlenmemek için bazı kötülerden kendini sakınmak en iyisi. Sosyal Medya’daki ırkçı, kalpsiz, kafası bozuk yorumlardan örneğin. Bazen düşünüyorum bunlardan sakınarak kendimi bir yanılsamalar dünyasına mı taşıyorum yoksa diye? İzole bir hayat da yanıltıcı olabiliyor çünkü. Bunlara bulaşmadan ama var olduklarını da bilerek yaşamak en doğrusu belki de.

Bunlar var elbet ama bunlarla midesi bulananlar kulübünde de yalnız değiliz. Dünyaya yayılmış büyük bir aileyiz. Kendimi yalnız hissettiğim bazı anlarda bunu düşünmek hep iyi gelir bana. Politik olarak pek çok detayda aynı fikirde olmasak da aynı politik iklime aitiz pek çok insanla. Tartışabileceğimiz bir zemin var en azından.

Ne yazık ki en çok canımızı acıtanlar bu aynı politik iklime ait olduğumuz kişiler oluyor. Tıpkı kendileri gibi düşünmemizi istiyorlar ve bazı fikir ayrılıklarımızı ihanet gibi görebiliyorlar. Oysa farklı düşüncelere sahip olmak bir zenginliktir. Bir biçimde kendi düşüncemizi sınamamıza ve bir miktar değiştirip yetkinleştirmemize yardımcı olabilir.

Mesele sadece fikirler değildir kuşkusuz. Hiyerarşik bir sistemde yaşamamızdır bunun bir nedeni de. Kişiler arasındaki kıskançlıklar, çekememezlikler, onay görmemiş olmanın getirdiği kalp kırıklıklarının husumete dönüşmesi, bir başkasının öne çıkmasının getirdiği adaletsizlik duygusu ve buna eşik eden isyan ve benzeri pek çok durum girer devreye. Her insan bir dünyadır ve çocukluktan getirdiğimiz yaralarımızın, kendimize ve başkalarına dair yanıltıcı, çetrefil algılarımızın esiriyiz büyük oranda.

Kimi zaman en sevmeyip kızdıklarımız en beğenip sevdiklerimizdir paradoksal olarak. Onlara öylesine hayranızdır ki bize yakın olmamaları, bu hayranlığın karşılık bulmaması kalbimizi kırar. Ben bu insanla çok iyi arkadaş olabilirim diye düşünürüz bir yandan, diğer yandan da o kişinin bizim varlığımızın farkında bile olmaması, bize bir karşılık vermemesi içimizi burkar. Sonra bir de bakarız ki hiç de katılmayacağımız bir şeyler söylemektedir aynı insan. Bizi rahatlatacak olan onu reddetmek, onu sevmeyenler cephesine geçmektir. Hiç de adil bir davranış değildir oysa bu.

Birkaç kez başıma gelmiştir bu; hayranlık duyduğum, çok iyi arkadaş olabileceğimi düşündüğüm birileri görmeyen, önemsemeyen gözlerle bakmıştır bana. Oysa ben içimde onun için nasıl bir sevgi büyütmüştüm, yazdıklarını okuyarak, filmlerini izleyerek ya da müziğini dinleyerek onu beni çok iyi anlayabilen yakın arkadaşım sanmıştım. İşte orada karşımda, capcanlı duruyor ve ben yokmuşum gibi davranıyor.

Karşıdaki kişi kendi dünyasıyla meşguldür oysa. Bunun kibirle de bir ilgisi yoktur çoğu zaman. Onun bizim gibi bir arkadaş adayından haberi bile yoktur aslında. Yine de paramparça olur kalbimiz.

Kendi hatalarımızı göremeyiz çoğu zaman. Bir konuda taraf olup güvenli bir alan bulmak iyi gelir bize. Çevremizdekilerin fikirlerinden etkilenip ikna oluruz ve birileriyle kafadar olabilmenin keyfini yaşarız. Her “taraf”ın kimliğini pekiştirmek, taraftarlarını bir arada tutabilmek için bir “karşı taraf”a ihtiyacı vardır. İşte böyle başlar aynı politik iklim içindeki düşmanlıklar. Bir düşman karşısında kenetlenmek haz verir.

Karşıdakileri silmek en iyisidir. Onlar farklı kategoridedirler artık ve bizim iyi arkadaşımız, hele de politik yoldaşımız olamazlar. Oysa kâğıttan bir kuledir bu…

Uğraşmak gereken onca sorun varken birbiriyle uğraşıp duranlardır sonuçta ortaya çıkan ve gerçek hasım atı alıp Üsküdar’ı geçer bütün bunlar olup biterken. Sadece biraz dinlesek, anlamaya çalışsak ve her şeye rağmen sevsek birbirimizi; işte o zaman farklı olurdu dünya. Aynı politik iklimde olmak bir yana bizimle zıt düşünenlerle bile kuracağımız bağlar vardır oysa. Anlamak anlaşmak değildir ama öylesine önemlidir ki bir başkasının neden böyle düşündüğünü bilmek.  Farklı olanla bir armoni içinde yaşayabilmenin bir tadına varsak belki de bir gün motorları birlikte sürerdik maviliklere.

Bu yazı toplam 1805 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar