1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Faşistler – hainler bir birini yesin,  efendilerin keyfi bozulmasın!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Faşistler – hainler bir birini yesin,  efendilerin keyfi bozulmasın!

A+A-

Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu’nda “Haydi artık KKTC’yi tanıyın” dedi...
Siyaset değişikliği iddiasının tescil edilmesi açısından önemli miydi bu konuşma?
Evet önemliydi!

-*-*-

Akabinde Seymenbaşı Üçurup İzzet Dayı, “Sayın Erdoğan’ın çağrısı tüm Dünya başkentlerinde yankı yarattı” diye son derece alakasız bir sallama yaptı...
Bırakın abartıyı, söylediği tamamen uyduruktu!

-*-*-

Bu esnada Tahsin bey de “İslam” ülkelerinin temsilcilerine “bizi tanıyın” dedi...

-*-*-

Bir çok UBP’li vekil ve bakan, “Sayın Erdoğan’a teşekkür ederiz” selamlamalarında bulundu... Buradaki asıl hedef, doğru siyaseti alkışlamaktan çok, bir sonraki görevlendirme garantisi maksatlıydı... 

-*-*-

Peki sonuç?
Tısssss!
Sonuç yok!
Sonuç boş!

-*-*-

Erdoğan’ın çağrısı, Seymenbaşı Tatar’ın iddia ettiği gibi “tüm Dünya başkentlerinde yansımalara neden olmuş olsaydı”, en azından tek bir ülke çıkıp da “yes b’annem biz tanıdık” veya “tanımayı değerlendirmekteyiz” demez miydi?
Demedi!

-*-*-

Daha da yalnızlaştık!
Ney York’tan son derece seviyesiz ve alt düzey temaslarla geri dönüyoruz...

-*-*-

Gerçek apaçıktır; KKTC’nin tanınması, tanıtılması gibi bir çaba yoktur ve olmayacaktır...
Tek bir çaba söz konusudur; çözümsüzlüğün devamı...
En azından çözümsüzlük devam ederken sürekli bizi aldatmasalar, çalmasalar, aşağılamaya çalışmasalar diyecektim ki; vaz geçtim, beytambal galsın!

-*-*-

Dünya o kadar sorunludur ki, şu anda kimsenin Kıbrıs diye bir Ada’daki meseleyle ilgileneceği yoktur...
Ve Türkiye de bunun farkındadır...
Haaa, Rum tarafı farkında değil mi?
Onlar da farkındadır!

-*-*-

Anastasiadis’in BM Genel Kurulu’nda “Erdoğan’a yanıt” verdiği konuşmasında dile getirdikleri yanlış mı?
Mesela, "… Bir AB üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin topraklarının yüzde 37'si askeri işgal altındadır” dedi Anastasiadis… 
Bu söylediği yanlış mı?
“…1974’ten sonra Kıbrıslı Rumların üçte biri atalarının evlerini terk etmek zorunda kaldı…” ifadesi hatalı mı?
“… İşgal altındaki bölgelere yüz binlerce Türk vatandaşı yerleştirildi ve böylece adanın demografik karakteri değiştirildi…” meselesini de anlattı… 
Ve dedi ki; “… Türkiye işgal ettiği topraklarda mutlak siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve dini kontrolü altında yasa dışı bir varlık oluşturdu…”
Bunlar çok doğru saptamalar!

-*-*-

Tamam da, doğruları söyleyerek hatta Allah korusun ama savaşarak “çözüm” olmayacağı gayet açık…
Türkiye de Rum tarafı da sadece siyaset yapıyor… 

-*-*-

“Kıbrıslı Türkler” mi?
Aslında Kıbrıslı Türkleri takan, sallayan yok!
Yok olmaya doğru hızla yürüyen Kıbrıslı Türklerden, iki taraftan birini tercih etmesi isteniyor!
Türkiyeci olanlara diğerleri “faşist” diyor; “Federal çözüm bulalım, kendi köyümüzün efendisi olalım” diyenlere de “faşist” dedikleri, “hain” diyor!
O kadar!

-*-*-

Usandım!
Daha önce de usanmışlıklarım olmuştu da bu defaki çok yürekten!
Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüm olabileceğine yönelik inancımı tam anlamıyla yitirmekten başka çarem kalmadığı noktasındayım…
Çünkü günün sonunda “faşistler ve hainler” diye diye toplum da bir birini yiyor… 
Esas “efendilerin” keyfi de yerinde…


Külliye inşaatı başladı başlıyor; 
inşallah dua ederek her sorunu çözeceğiz!

Akademisyen Tuğberk Kaya’nın Yenidüzen’de geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve gazetenin internet sayfasında hala ulaşabileceğiniz bir çalışması var… 
Bence hükümet edenler tarafından çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmeli…
Kaya, “Sahte vaatlerle kandırılıp ülkemize getirilen hatırı sayıda birey, ekonomik zorluklar çekerek suça yönelmektedir” saptamasını yapıyor…
Suçların artışı ile ilgili rakamlar korkutuyor!

-*-*-

“İpin ucu kaçtı”…
Aynen böyle dedi bir arkadaş geçen gün…
Sahte bir belgeyi onaylatmak isteyen gollifadan vatandaş yapılmış bir adam, kendisine “olmaz oğlum, bu belge eski, yenisini getir” diyen “devlet yetkilisine” tekme tokat girebiliyor…

-*-*-

Bir başka “öğrenci diye ülkeye getirilmiş ama kaçak duruma düşmüş” adam, dört polisi dövüyor…

-*-*-

Ülkeye “öğrenci” diye gelmiş ama ne acıdır, fuhuş yapmak zorunda kalanların sayısının çok arttığı kaydediliyor… Merdiven altı fuhuş aldı başını gidiyor…

-*-*-

Bebek hırsızlığı konuşuluyor bu ülkede…
Bir kadın, hastanede, “memur” gibi günlerce çalışabiliyor…
Kaydı yok, kuydu yok!
Kimse tanımıyor, bilmiyor, kontrol etmiyor!

-*-*-

Gerçekten ipin ucu kaçtı…
Ekonomik sıkıntılar, kontrolsüz nüfus, turist adı altında ülkeye sıfır parayla gelen garibanlar, Tuğberk Kaya’nın dediği gibi “kandırılarak öğrenci diye getirilenler” artıyor ve kaçan ipin ucu sağa sola vurup her yanı kırabilecek noktaya gelmiş bulunuyor…

-*-*-

Hapishane doldu, taştı…
Borcunu ödeyemeyen ve mazbata yiyen insanlar, hapse girmemek için gece karanlığında bile sokağa çıkmıyor, saklanıyor…

-*-*-

Çözüm mü?
Külliye inşaatı başladı başlıyor; inşallah dua ederek her sorunu çözeceğiz!
Haaa dua demişken aklıma geldi; Vakıflar İdaresi’nin yönetimini de tamamen “Kıbrıslıların” elinden almak için de bir film çevriliyor ki bu da ayrı bir mesele…
Elbette yazacağız!

haiti.png

İran’da ölü sayısının 40’a ulaştığı bildiriliyor ve rejim sallanıyor... Çin’de devlet başkanının ev hapsine alındığı, bir çeşit darbe olduğu iddia ediliyor... Rusya’da Putin’in savaşına karşı eylemler artıyor... Avrupa “gazsız” ve çok soğuk bir kışa hazır mı değil mi konusunda çeşitli yorumlar yapılıyor... İtalya’da Mussolini’den bu yana, ilk kez faşist bir hükümetten söz ediliyor... Ve Haiti’de halk, petrol fiyatlarındaki artışı protesto için sokak eylemleri yapıyor, başbakanın istifasını talep ediyor (Fotoğraf)... Biz mi? Mangallı kutlamaları çok sevdiğimizden olsa gerek, direnmeyi beceremiyoruz... Uyuyarak tükeniyoruz...

Bu yazı toplam 2184 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar