FAŞİZM MERAKLILARI
UBP’nin Genel Başkan Vekili Ersan Saner ‘mal bulmuş mağribi’ misali, KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil’in açıklamalarını bahane edip demokratik hak ve özgürlüklere nasıl baktıklarını bir kez daha gözümüzün içine soktu.
Bakın ne dedi Saner:
"Ulusal Birlik Partisi olarak Devlet, millet zararına, sendikacılıkla bağdaşmayan faaliyetlerde bulunulmasını, açıklamalar yapılmasını asla sineye çekmeyeceğiz ve önlenmesi için gereken yasal düzenlemelerle ilgili adımları atacağız!..”
Vay vay vay!..
Demek öyle Ersan Bey…
Demek ‘susturma’ operasyonlarına yeniden başlamayı planlıyorsunuz…
İlk defanız değil…
2010’lu yılların başlarında ‘tek başına hükümet’teyken de UBP benzer niyetler içerisindeydi.
Hatta TC ile yapılan bazı protokollere kadar girmişti ‘sendikalara ayar verme’ niyetleri…
Benzer cümleler kuruyorlardı o günlerde de UBP yetkili ağızları…
“Bu sendikalar da çok oluyor ama” diye başlayan ve “Siyaset yapmalarını önlemek lazım” diye biten türden cümleler…
Kusura bakmasın Ersan Saner ama bu ve benzeri yaklaşımların literatürdeki yeri olsa olsa ‘faşizm merakı’ olabilir!
**
Toplumu susturmadan, sindirmeden, korkutmadan nasıl idare edebilecekler ki başka?
Bu enflasyonla…
TL’nin baş döndüren ve ocak söndüren değer kaybıyla…
Gittikçe açılan gelir farkı uçurumuyla…
Hukukun sürekli çiğnendiği yönetim anlayışıyla…
Serde olan partizanlık, adam kayırmacılık ve adaletsizlikle…
Ana-yavru ilişkisinin toplumu getirdiği zavallı halle…
Ve gittikçe artan Ankara kaynaklı dış müdahalelerle, idaresizlik ve iradesizlikle…
Nereye kadar?
Bir önlem almak lazım tabii…
Aksi halde bu toplum patlayacak!
Ya da çatlayacak.
Çatlasa da patlasa da iyi olmaz.
Önüne geçmek gerek.
Nasıl mı?
‘Hitlervari’ yöntemlerle tabii…
‘Sabun yapma’ aşamasına gerek yok.
Ama konuşanı susturmakla… Ağzını açanınkini kapatmakla… Konuşmamayı, içine atmayı telkin ve teşvik etmekle… Sürekli propagandayla… Devleti ceberutlaştırmakla… Davalar açmak, tehditler savurmakla… ‘Hain’ falan ilan etmek, hedef göstermekle…
Ve bunlar için ‘yasal zemin’ de hazırlamakla…
**
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil’in açıklamalarının üstüne atlayan Saner, ‘gafil muhbirlik’ yaptı aslında…
Kıbrıs Türk Toplumu için nasıl bir ‘gelecek’ tasarladıklarını ifşa etti.
UBP’li hükümetler arkalarını AKP’li Ankara’ya dayayıp bu ülkede ‘padişahlık’ idaresi kurmaya yelteniyor olabilir.
Hem Saray’ı, hem hükümeti ellerinde tutuyorlar şimdi.
Bir sonraki hedef ‘tek başına hükümet’ ve de yerel yönetimlerde daha fazla belediye elde etmek olacaktır mutlaka…
Ve bu hedefe giderken de sessiz, konuşmayan, tepki göstermeyen bir toplum lazımdır.
Sivil toplumu ve basını susturmak bu yüzden lazımdır, hatta şarttır.
Lakin Saner’in unuttuğu ya da bilmediği bir nokta vardır.
Bu toplumun karanlık dönemlere dönme gibi bir niyeti yoktur!
Demokrasi, özgürlükler ve modern yaşamdan taviz vermeyen aydın, barışçı, yurtsever insanlar örgütlerine de kurumlarına da sahip çıkacaktır.
Zaten aksi tam teslimiyettir ve toplumsal yıkımdır!