1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Federal Çözüm İki Osmosis’e Karşı…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Federal Çözüm İki Osmosis’e Karşı…

A+A-

Kıbrıslı Rum eski lider Papadopulos kendi halkını Annan Planı’na ret oyu kullanmaya ikna ederken, Cumhurbaşkanı seçildiğinde devraldığı ve Kıbrıslı Rumların yönettiği devleti, Annan Planı ile devletçiğe çevirmeyi kabul etmeyeceğini söylüyordu. Onun, Kıbrıs sorununu kendi faşist ideolojisi doğrultusunda çözmek için zamana ihtiyaç duyulan bir Osmosis Tezi vardı.

Bilimin Osmosis olgusunu basit olarak tanımlayacak olursak, “Yarı geçirici zardan, suyun veya bir çözeltinin, az yoğun çözeltiden çok yoğun tarafa geçmesi” diyebiliriz. Papadopulos’un Osmosis Tezi’ne göre, Kıbrıs Cumhuriyeti AB üyesi de olduktan sonra, Türkiye’den güvenlik tehdidi fiilen pek etkin olmayacak, süreç içinde de Kıbrıslı Türklerin düşük hayat kalitelerinden yüksek hayat kalitesine ulaşmak için hayatın her yolunda özellikle AB olanaklarından da yararlanmak amacıyla Kıbrıs Cumhuriyeti’nin basit yurttaşı olmaya meyledecek, o yöne doğru akacak ve giderek Ermeniler, Maronitler gibi azınlık statüsüne doğaçlama entegre olacak… Ve Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Rumların katışıksız egemenliğinde kalacak.

Elbette birden ve doğaçlama olmayacak; bir süreç gerekecek ve o süreç içinde Kıbrıslı Türk bireyleri ve grupları avlayıp-tavlayıp Osmosis süreci çalıştırılacak. Mesele, sabırla, Kıbrıslı Türklere yönelik bireysel veya grupsal menfaatler sunmak, vermek ve onları Kıbrıs Rum sosyal, ekonomik ve siyasi yapısına entegre etmekte… Sonunda Kıbrıslı Türkler tarafında ne BM Ölçütlerinde iki bölgeden ve iki halktan oluşan federal çözümü ne de iki ayrı devletli çözümü savunacak güç ve çoğunlukta Kıbrıs Türk siyaseti ve ona destek veren büyük kitleler kalacak… Papadopulos’un Osmosis Tezi’nin vizyonu ve bu vizyona ulaşmak için düzenlediği eylem planı ve onun içerdiği strateji ve taktikler genel hatlarıyla böyle… Buna Kıbrıs Rum tipi Osmosis de diyebiliriz; bu yönde de gerek Güney Kıbrıs’ta yaşayan bazı Kıbrıslı Türkler marifetiyle, gerekse federal çözüm sürecinin uzamasından ve tıkanıklıklarından bunalmış kimi “Kedinin kuyruğuna maşrappa olmamak” söylemini şiar edinmiş Kıbrıs Türk federalistlerine rağmen bazı federalistler marifetiyle yol alacak…

İkinci Osmosis tezi aslında Türkiye’yi yönetenlere biat etmiş Kıbrıs Türk sağ siyasetinin “İki Devletli Çözüm” tezi ile yarattığı olgudur. Tabii ki bu tez Türkiye’yi yönetenlerin “Türkiye çıkarları için Kuzey Kıbrıs’ta egemen olmak” vizyonuna dayanmaktadır. Bu vizyona ulaşmak için yapılması gereken de, sabırla, Kıbrıslı Türklerin sağ siyaset ve milliyetçi unsurlarına ve destekçilerine yönelik bireysel veya grupsal menfaatler sunarak, vererek ve onların KKTC’yi Türkiye’nin istediği formatta yönetip sosyal, ekonomik ve siyasi yapıda Türkiye’ye tam bağımlı hale getirmek… Sonunda, bir gün ihtiyaç hasıl olursa da Türkiye’ye entegre etmek… Buna Türk tipi Osmosis de diyebiliriz; bu yönde de Kıbrıs Türk sağ siyaseti marifetiyle Osmosis çalıştırılmaktadır.

Kıbrıslı Türkler için Kıbrıs’ta sürdürülebilir barış, gerçekçi ve ulaşılabilir çözüm aslında ne Kıbrıs Rum ne de Türk milliyetçilerinin Osmosis tezleri değil, BM Ölçütlerinde Federal çözümdür. Kıbrıslı Türklerin kendi yaşadığı Kuzey bölgesini fiilen kendisinin yöneteceği, ait olduğu Kıbrıs adasının tümünün yönetiminde de etkin ve eşit taraf olacağı federal çözümdür… Bu çözümün öncüsü de kısaca “Federalistler” olarak anılan Kıbrıs Türk sol siyaseti ve onun birlikte hareket ettiği devrimci, ilerici, demokrat unsurlar, kitleler ve onlara destek veren halk katmanlarıdır.

Ancak, Kıbrıslı Rumların Annan Planı’nı Osmosis’çi Papadopulos önderliğinde reddetmesi, kendisinin yeniden Cumhurbaşkanı seçilmeyi başarması için Rum milliyetçilerinin desteğini almak amacıyla Anastasiadis- Hristodulidis ikilisinin Crans-Montana Konferansını çökertmesi sonunda dumura uğrayan çözüm sürecinin Kıbrıslı Türk federalistler üzerinde büyük moral bozukluğu yarattığı da kesindir. Bu ortam Kıbrıs Rum ve Türk Osmosisciler için tezlerini pratiğe geçirmeye çok uygun bulunmuştur; strateji planlarında kendilerince ödevlerini yerine getirmeyi ihmal etmemişlerdir. Örneğin bir taraf Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerini enstrüman olarak kullanmış, diğer taraf da kendine kesin biatlı bir KKTC Cumhurbaşkanı ve hükümeti kurgulamıştır. Federalistlere düşen görev, yılgınlığı savrulmaya evirmeden BM Ölçütlerinde çözüm için, yani Kıbrıslı Türklerin ne birinin ne de diğerinin azınlığı olmayacağı, ne birine ne de diğerine osmosis olgusu ile kaynaşmayacağı, kendi federe devletinin olacağı, kurucu ortağı olduğu federal devleti de siyasi eşit katılımcılık gücü ile yöneteceği vizyonunu sulandırmadan, terk etmeden sürdürülebilir barış için çözüm sürecini yönetmek, taraflara baskı yapmaktır.
Bu bağlamda, federalistler, yani herhangi bir kedinin kuyruğuna “maşrappa” olmamayı şiar edinenler, bu şiardan şu veya bu nedenle sapma eğiliminde olanları da şiara katıksız dönüş için ikna etmeye çalışmalıdır. Ve onlara anlatılmalıdır ki AP seçimleri biz Kıbrıslı Türklerin seçimleri değildir ve federal çözüm mücadelesi Osmosisciler rağmen sündürülecektir ve Kıbrıslı Türklerin kendi kimliği ile Kıbrıs adasında varlığı hiçbir Osmosis ile sonlandırılamayacaktır. Ve onlara anlatılmalıdır ki AP seçimlerine taraf olan Kıbrıslı Türk federalist unsurlar, kendilerinin katkısı ile federal çözümü benimseyen ve destekleyen halk kitleleri “Bildiğim şeytan evladır” diyerek federalist çözümü terk edebileceği gibi, federalist siyasi unsurları da sorgulayacaktır.

Federal çözüm iki Osmosis kıskacı arasındadır ve federalistlerin Osmosis tezleri kapsamına girebilecek bir hata yapma lüksü de yoktur

Bu yazı toplam 1074 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar