1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Federal Kıbrıs Kültürü’nün Oluşumunda Kültür Derneklerinin Rolü ve Önemi*
Federal Kıbrıs Kültürü’nün Oluşumunda Kültür Derneklerinin Rolü ve Önemi*

Federal Kıbrıs Kültürü’nün Oluşumunda Kültür Derneklerinin Rolü ve Önemi*

Federal Kıbrıs Kültürü’nün Oluşumunda Kültür Derneklerinin Rolü ve Önemi*

A+A-

 

Mertkan HAMİT
[email protected]

 

Giriş

Bu tartışma federalizm bir değer olarak benimsenmesi ve federal Kıbrıs’ın oluşmasında federal kültürün neden gerekli olduğunu ele almaktadır. Modern üniter devletin yarattığı sıkıntıların bir çözümü olarak ele alınan federal yönetim biçiminin ele alındığı bu tartışmada, bahsi geçen sıkıntıları ele alınacak. Bu bağlamda Kıbrıs’ta federal anlayışın karşısında oluşturulan 4 ana direnç noktası öne çıkarılacaktır.

Modern Devletin Sancıları

Modern anlamda devletin kuruluşuna dönük öncü akademik çalışmaların kaygılarından biri de, devlet ile vatandaş arasındaki ilişki üzerinedir. Bu bağlamdaki yazılar, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi ulus üzerinden kurgulamaktadır. Bu anlayış, büyük bir ulusal ailenin ferdi olan bireyin vatandaş olarak haklarının temeli anayasa ile şekillenirken, bahsi geçen toplumsal sözleşmede vatandaş tanımı dil, din, millet üzerinden gerçekleşir. Ancak, yakın zamana geldiğimizde “tek dil”, “tek din” gibi yaklaşımların çok katmanlı ve çok kültürlü coğrafyaların yönetilmesine dair önemli sorunlar yarattığı bilinmekte ve bu geniş kesimlerce kabul edilmektedir.

Bu sorunlar kimi coğrafyada din, kimi coğrafyada ulusal bilinç ile ilgili sebeplerden dolayı kanlı çatışmalara da dönüşmektedir. Şiddetin “hukuk kurucu gücü”,  yaşanılan çeşitli sorunların neticesinde kimi zaman halkların birbirinden ayrılmasıyla sonuçlanır. Şiddet üzerinden oluşan yeni hukuk düzeni batı sömürgeciliğinin ya da sosyalist deneyimlerin sona ermesinden sonra yeni devletlerin ortaya çıkmasının ana sebebini teşkil eder.

Ancak, çok katmanlı toplumlarda oluşabilecek olan karşıtlıklar nedeniyle oluşturulan ilişki her zaman katmanların birbirinden ayrılarak yeni devlet kurulmasını mümkün kılmaz. Kadife boşanma ya da şiddet sebebiyle ulusal ayrışmaların gerçekleşmediği toplumlarda alternatif modeller ortaya çıkar. Ortaya çıkan bu model ulus devletin merkeziyetçi yapısından farklılaşır.

Federal devlet bahsi geçen bu yeni devlet modelinin alternatiflerden biridir. Tüm federasyonlar çatışma sonrası toplumlarda kurulmuş olmasa da, belli başlı farklılıkların tanınarak, bunun üzerinden bir birliktelik gayesiyle oluşturulduğunu söylemek mümkündür. İkinci önemli nokta da federalizm derken, tek bir federalizm tanımından bahsetmiyor olmamızdır. Ancak, federal devletlerin, modern devlet anlayışının ötesinde, modern ulus devletin sancılarının giderilmesi için ortaya konulmuş etkin çözümlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Kıbrıs’ın da bilinen siyasi, tarihsel ve güç merkezli sebeplerden ötürü federal bir devlet olmasının yurttaşlarının geleceğine daha büyük hizmet edeceği düşünülmektedir.

Federalizmin tanımlamak

Teknik anlamda, Matzke, federalizmi, aynı alan ve halk üzerinde resmi otoriteye sahip yönetimin iki ya da daha fazla seviyede yapılanması için ulusun organizasyonun bir rolü olarak tanımlamıştır. Freeman ise federalizmi “bir uzlaşma ve iki aşırı yönetimin ortasında bulunan bir yönetim formu” olarak ele alır. Kıbrıs özelinde federalizm, merkezi yönetimin gücünün çevre yönetimler arasında etkin bir biçimde bölüşüldüğü sistem olarak anlaşılır. Ancak Kıbrıs özelinde esas sorgulanması gereken meselenin mühendislik boyutu değil, federalist bir anlayışın yerleştirilmesi için yapılması gerekenin ne olduğu ile ilgilidir. 

Bugüne kadar federal bir Kıbrıs’a dair hukuki tartışmalar kapsamında elit ve üst yönetimi ilgilendiren bir anlayış olarak ele alındıysa da, federalizmin sadece iktidar paylaşımıyla ilgili bir kavram olmadığını belirtmekte yarar vardır. Federalizmin etkin biçimde işlevsel olabilmesi, elitlerin yanında sıradan halkın da bu anlayışı benimsemesine bağlıdır. Bunun öneminin kavranması ve ileriye taşınması gerçekleşmedikçe federal bir modelin sürdürülebilir olması mümkün olmayacaktır.

Hayalcilikten uzak bir biçimde önemli bir noktayı kabul etmemizde yarar var: Kıbrıs’ta federalizmin ve federal kültürün içselleştirilmesine yönelik ciddi zorluklar mevcuttur. Bu zorlukların aşılması, federal kültürün oluşturularak geliştirilmesini gerektirir. Bunun için teorik ve hukuki anlayışların ötesine geçmek gerekir. Pratik örnekler gerekir. Federalizm, hayatın tümüne nüfuz eden bir ilke, hatta ahlaki bir prensip haline getirilmelidir. Bunun için kültür üzerine çalışan kurum, sivil toplum ya da kitle örgütlerinin federalist bir anlayışın sınırları üzerine de çalışması gerekir. Meseleyi daha somuta taşımak adına Kıbrıs özelinde federal anlayışa ulaşmak isterken karşımıza çıkan dört ana direnç unsurunu ortaya koymanın gerekli olduğunu düşünüyorum.

1- Kıbrıs’ta federasyon sadece toplumların arasında egemenliğin nasıl paylaşılacağına dair bir mesele olarak ele alınır. Ancak federal bir kültür, toplumların ötesinde toplumlararası katmanlarda da içselleştirilmesi gereken bir ilkedir. Yani Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum (ayrıca Ermeni, Maronit, Latin) toplulukları arasında bir federasyon anlayışı üzerine yapılandırma, sosyo-ekonomik katmanları süreç içinde sessizleştirir. Ancak dar gelirli, kadın, emekçi, köylü gibi katmanlar federasyonun özneleri olacaktır. Federalizmi içselleştirmek sadece siyasi elitlerimizin değil sıradan insanların da karşılaştığı önemli bir zorluktur ve buna yönelik strateji belirlenmesi önemlidir. Bugüne kadar Kıbrıs’ta federalist anlayışa karşı geliştirilen milliyetçi tepkilere dönük federalist bir söylem ve eylem birlikteliği yoktur. Bunun yerine folklorik öğelerle sınırlandırılmış kültürel karşı çıkışlar vardır. Kültür ve ortak yaşanmışlık bilincine yapılan vurgu federalizmin kurulması için önemli araçlar olmasına rağmen, folklorik öğelerin ötesinde bir anlayış geliştirilmelidir. Kıbrıslı Türk federalistler olarak, federal anlayışın içselleştirilmediğine dair saptama uzun zamandır yapılmasına rağmen, bununla ilgili olarak kararlı bir çalışma yapılamadığını da vurgulamakta yarar vardır.

2- Kıbrıs’ta federalist anlayışın içselleştirilmesine dönük çalışmalar ilerici hareketlerdir. Çünkü verili koşullarda sadece federalizme dönük çalışmalar statükoyu dönüştürme gücüne ve anlayışına haizdir. Bunun dışında, Kıbrıs Türk toplumunda yaygın olarak kullanılan “evin içini temizleme”, “KKTC’yi yeniden restore etme” gibi söylemler, günün sonunda koşulsuz olarak ilerici adlandırılamaz. Son on yıl göstermiştir ki, şu an mevcut olan tek “Kıbrıslı Türk” unsurundan oluşmuş bir devlet anlayışının ötesine geçme düşünsel eksenine sahip değildir. Özellikle Kıbrıslı Türk solunun ortaya koyduğu, 2004 sonrası “evin içini tertipleme” paradigması, federatif bir anlayışla beslenmediği için bugün gelinen noktada sol içerisinde federal bir Kıbrıs kurulmasına yönelik aşındırıcı bir etkiye sahip olmuştur. Hatırlatmakta yarar var, 2014 anayasa değişiklik referandumu taslağında azınlıklar ile ilgili maddeler bile çıkarılmıştı. Bu da evin içini tertipleme söyleminin aslında geleneksel anlayışın içinde kaybolmaya ne kadar yatkın olduğunu ortaya koymaktadır. Benzeri bir biçimde evin içini temizleme söylemi şimdi de KKTC’nin restorasyonu olarak dillendirilmektedir. Daha çok yeni sağ tarafından ele alınan bu söylemin de içeriğinde federal bir anlayış bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Her iki söylemin de federal anlayışın geliştirilme vizyonu açıkça içselleştirilmediğinden ötürü aşındırıcı etkiye sahip olduğunu söyleyebiliriz.

3- Federasyon KKTC’nin sağladığı “nimetlerden vazgeçmek” anlamına gelmesi de bir faktördür. Gayri yasal ya da kuralına uygun bir biçimde yapılan mali, siyasi, sosyal kazanımların kaybolma ihtimali Kıbrıs’ta federasyon isteğinin önündeki direnç noktalarından biridir. Sosyal kazanımların aşınma ihtimali, uluslararası kapitalist sisteme entegre olurken bunun getireceği yükümlülüklerin yaratacağı huzursuzluk hem sol hem de sağ jargonda dile getirilmektedir. Federasyonu çıkar üstünden, zümresel kazanç odaklı ya da taviz verilmeyen ideolojik bir noktadan anlamak bir direnç faktörüdür. Kurulacak federasyonun “kapitalizme” ve “emperyalizme” hizmet edeceği noktasından hareket ederek federasyon içerisindeki daha geniş işbirliği potansiyellerini görmek istemeyen bir tutum sorunludur ve federal anlayışın güçlenmesinde direnç unsurudur. 

4-  Bir diğer sebep ise Türk milliyetçiliğinin ve ondan beslenen Kıbrıslı Türk milliyetçiliğinin durumu ile ilgilidir. Türk milliyetçiliğinin etnik bir devlet yaratma arzusu, özellikle Kürt halkının ortaya koyduğu anadilde eğitim, demokratik özerklik gibi söylemleri bir tehdit olarak görür. Türkiye’de egemen anlayışın merkezi güçlü yapının aşındırılmasının ülkenin “adım adım parçalanmasına” neden olacağına dönük hassasiyetler barındırır. Bu noktada merkezi gücün çevre ile bölüşülmesine olanak sağlayan federasyon anlayışı Türkiye’deki entelektüel çevrelerin dışına çıkamamıştır. Bilgi kaynağı ve anlam dünyası Türkiye’deki tartışmalardan da etkilenen sıradan Kıbrıslı Türkler için federasyon noktasında algı dünyaları güçlü değildir.

Bu açıdan değerlendirdiğimizde, Kıbrıs’ta federasyon bir Türk tezi olmasına rağmen bu meseleye yönelik yeterli bir tartışma yapılamamıştır. Kıbrıslı Türk toplumunun federasyonu kavrayabilme problemi yaşadığı bir gerçektir. Yetkilerin bölüşülmesi senaryolarının, saf bir ulus tahayyülünde görmek isteyen Kıbrıs’taki Türk milliyetçileri açısından federasyonun milliyetçiliğin ötesinde ama milli hassasiyetlerin korunmasına olanak sağlayan bir yönetim şekli olduğu aktarılamamıştır. Bu noktada dördüncü direnç noktasının federasyona dair anlamlandırılmasına yönelik tecrübenin azlığını da bir zorluktur.

Sonuç

Elbette Federal kültürün oluşmasının önünde ortaya konulan bu dört nokta, jeostratejik ve ekonomik faktörleri ele almamıştır. Bunların ele alınmamış olması bu faktörlerin tamamen göz ardı edildiği anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda bu zorlukların olması, federal bir kültürün oluşmayacağı anlamına da gelmemektedir. Burada altının çizilmesi gereken sorunun tespit edilmesi, bu tespitten faydalanılarak federal kültüre dönük çalışmalar yapılmalıdır. 

 

*10 Mayıs 2016 tarihinde, 32. HASDER Halk Bilim Sempozyumunda sunulan bildirinin bir bölümüdür.

Bu haber toplam 1751 defa okunmuştur
Gaile 371. Sayısı

Gaile 371. Sayısı