1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. “Federal Kültür”
“Federal Kültür”

“Federal Kültür”

“Federal Kültür”

A+A-


Gülay UMANER DUBA
[email protected]

“Federalizm sadece bir devlet yönetim şekli değil; problemleri çözmek için bir yöntem, bir yaşam biçimidir” (Vincent Ostrom, 1991).
Federalizm genellikle belirli coğrafi bölgelerde kümelenmiş sosyal farklılıkların (dil, din, ırk, milliyet gibi) tanınması yönünde ortaya çıkan çatışmaların başarılı yönetiminde önemli bir kurumsal düzenlemedir. 1970'lerin sonlarından bu yana Kıbrıs için sunulan tüm BM önerileri federalizm, özerklik, yerinden yönetimi içine alan kurumsal modeller şeklinde olmuştur. Ancak,  federal sistemlerin amacı olan 'birlik' ve 'farklılık' dengesinin kurulmasında gösterdiği başarı (farklılık içinde birlik) kurumsal düzenlemelerle kısmen açıklanabilmektedir. Federal sistemlerde, sistemin kendisi, tasarımı, yetkilerin yeniden dağıtılabilirliliği, devlet içi ve hükümetlerarası ilişkilerin mekanizmalarının nasıl olacağı çok önemlidir. Kıbrıs gibi derin bölünmüş toplumlarda, bölünen yetkilerin su geçirmez yapısı, temsilci Senato ve çeşitli aktörlerden oluşan hükümetlerarası ilişkilerin biçimi, başarılı bir federalizm için önemli faktörlerdir. Ancak, federal kurumlar, tek başına, federal sistemlerin başarılı olup olamayacağı garantisini veremez. Federalizmin başarılı olabilmesi için toplumsal düzeyde güçlü ulusal/toplumsal bağlılıklar ve kimliklere ek olarak, kapsayıcı ortak kimlikler ve değerlerle paralellik göstermesi de gerekmektedir.  Bir başka deyişle, federalizm yalnızca bir dizi kurum ve aktörlerden oluşan bir sistem değil; "federal inanç" ve  inançlar, değerler ve tutumları kapsayan bir felsefe ve yaşayış biçimidir. Kıbrıslı Türkler için kendi kimliklerini korurken daha büyük birliğe (federasyona) sadık kalınması, Kıbrıslı Rumlar için de basit çoğunluk kuralına bağlılıktan uzaklaşarak farklılıkların kurumsallaşmasını kabul etmeleri şu an mevcut durumda mümkün görünmemektedir.

Federalizmin sadece belirli bir kurumsal tasarım, ya da aktörlerin ve kurumların bir dizi etkileşimle vardıkları kararlar ve etnik/ulusal farklılığın uzlaşımını ifade etmekle kalmadığını not ederek, ayni zamanda bir "yaşam biçimi" şekli olarak bugüne kadar özellikle çatışma çözümü analistleri tarafından görmezden gelindiği de dikkatlerden kaçmamıştır.  Federal sistemlerde kurumlar önemlidir ve federal kurumlar sistemin çalışmasında önemli bir rol oynarlar ancak belirtilmesi gereken nokta sözkonusu kurumların çalışmasında toplumsal boyutunun önemli olduğudur. Burada toplumsal boyuttan, çeşitli sosyal, siyasal ve kültürel faktörlerin etkisi ve doğurduğu sonuçlar kastedilmektedir. Anlam, inanç, değerler, alışkanlıklar ve toplumsal eğilimlerin bütünü siyasi eğilimleri belirleyerek kurumlar ve faaliyetler içindeki karşılıklı ilişkileri anlamada da önemli rol oynamaktadır. Federal faaliyetleri ve siyasi kurumları yalnızca gerekli ama yetersiz bir çıkar oyunu perspektifiyle açıklamak ve değerlendimek mümkün değildir; onlara ilham veren fikirleri ve duyguları göz ardı edemeyiz.

Federalizm kendi kendine sürdürülebilir sağlam kurumsal tasarım (federasyon), tutum ve değerler dizisi yani sistem için sivil destek sağlayan ortak bir siyasi anlayış gerektirir (Burgess, 2006). Federalizm, fikirler dizisi, anlamlı bir siyasi vizyon, gerektiğinde sapkın davranışları tanımlayan ve kınayan ortak bir kültür birikimi gerektirir. Federal sistemler, her toplum yapısı  için federal ve federe düzeyde  uygun ya da kabul edilebilir federal davranış şekilleri oluşturur.

Federalizm, kurumsal güvenceler çerçevesinde çok merkezli yapıyı güvence altına alan bir model; anayasa ve her düzeyde hukuk kuralları olan bir sistem; kamu politikalarının farklılaşmasını benimseyen bir yapı; ve aynı zamanda anlaşmaları, müzakere, mütekabiliyet ve karşılıklı saygıya dayalı halk denetimini garanti altına alan federal bir siyasi kültürdür. Federal siyasal kültür, federal ve federe hükümetler arasında sorumlulukların uygun bir şekilde yetki dağılım kapasitesini; başka bir deyişle, farklı karar verme düzeylerinde yapılacak olan işlerde neyin kabul edildiğinin sınırları üzerinde ve kamu politikalarının farklılaşmasının kabulü hakkında anlaşmaya varmaktır. Bunun yanında hoşgörü, saygı, kültürel, dilsel ve ulusal çoğulculuk ve sadakat içermesi de gerekmektedir (Kincaid ve Cole, 2011).

Federasyon, üniter siyasi kültürden farklı bir federal siyasi kültür gerektirmektedir. (Duchacek, 1970, s. 343). Federal kültür, bir dizi değerlerden ve sisteme karşı yaklaşımlardan oluşan  ve Livingston’un dediği gibi her ülkede federalizmin derecesine göre değişmekte olan bir düzenlemedir. Elazar’ın da belirtmiş olduğu gibi, birçok açıdan, federal sistemin canlılığı federalizmin kültürel içselleştirme derecesiyle doğrudan ilişkilidir. Wildavsky’inin söylediği gibi, "Federalizm . . . siyasi kültürün altında yatan destek olmadan kendini idame ettiremez." (Wildavsky, 1998, s.40)
Federal sistemler, destekleyici bir siyasi kültür oluşmadığı sürece, etkin bir şekilde çalışamaz. Federal sistemlerde halklara sağlanan güvenceler  “uzlaşma” denilen federal kültür ile mümkün hale gelen sosyal anlamda zararlı ve tehlikeli düzenlemelerin  önlenmesi için bir araç olmaktadır. Halklara sağlanan güvencelerle federal kültürün gelişmesi, federal devleti federal ulusa dönüştürmektedir (Bednar, 2009, s. 191). Federal kültür, federal kurumların otomatik bir yansıması değildir ve toplumlar arasında normatif yoğunlukla beslenerek geliştirilmesi gerekmektedir. Federal yönetim biçimi, tanıma, işbirliği, uzlaşma ve uyumlaştırma politikalarının koşullarını hazırlayan bazı ortak yargılar, değerler, inançlar ve çıkarlara dayanmaktadır. Dolayısıyla, federal yönetim biçimi ile insan onuru, hoşgörü, saygı, karşılıklılık ve rıza kavramlarının özü elde edilmektedir.

Federalizm, gruplar arasındaki sınırları ve etkileşim türünü tanımlayarak; bireysel ve kolektif kimlikleri birbirine bağlayarak; kaynak ve seçenekler sunarak, öz-yönetim ile ortak yönetim ve farklılıklarla birliğin uzlaştırılması kuralı ve inancı üzerine kurulmuştur. Federalizmin bu duygusal katkısının vurgulanması gerekmektedir. Federalizm, kurumsal ve kültürel olarak grup içi sınırların ötesine çıkıp, her zamankinden daha büyük çevrelere yayılarak, empati ve dayanışma  duygularını beslemektedir.

Federal siyasi kültür, empati, karşılıklı saygı, dayanışma ve yurttaşlık duygularıyla beslenmektedir. Federal siyasi duyguların bu boyutu, insan doğasında zaten var olan karşılıklı saygı ve sadakate dayalı ortak bir zemin oluşturma kapasitesi üzerine kurulmuştur. Güç paylaşımı, federal değerlerden biri olup klasik egemenlik fikri ve imajını ortadan kaldırmaktadır . Egemenliği kullanmanın tek yolu onu paylaşmaktan geçer. Federal anlamda paylaşılan yetkiler çok merkezli yapısı, kontrol ve karar alma mekanizmalarının çeşitliliginden kaynaklanmaktadır. Hiyerarşi ilkesinin yerini alan yetki ilkesi federal devlet veya üye devletlerin sınırsız yetki gücüne ve egemenliğine meydan okumaktadır. Federal siyasi kültür, öz-yönetim ve ortak yönetim prensiplerinin kaynaşmasıyla üniter merkeziyetçi kültürden ayrılır. Federal kültür,  toplumların tutumlarına değer vermekte ve güçlendirmekte, farklılık içinde kültürel ve ulusal birliği güçlendirdiği kadar öz yönetim (kendi kendini yönetme) ve ortak yönetimi de beslemektedir. Ayrıca federalizm, çeşitli karar alma merkezleri ve ortak güçler/yetkiler oluşturarak, egemenlik ve merkezcilik kavramlarının üstesinden gelmektedir. Federalizm, çeşitli kültürleri birleştiren ve farklılıkları biraraya getiren hoşgörü, empati ve karşılıklı tanıma şeklinde yorumlanmaktadır.
Federalizm eşitlik, uyum ve dayanışmayı gerektiren bir arada yaşamanın ortak projesini savunmaktadır. Böylece federalizm, öz yönetim, farklılık ve farklılaşmış tercihlerin politikalarını savunur. Ayrıca, bölgelerarası dayanışma, ortak bağlara ve empatiye dayanmaktadır. Örneğin, ekonomik kaynakların yeniden dağılımı da, federalizmi destekleyen ve sürdüren ortak bağlılık ve dengenin yeniden müzakere  edilmesiyle gerçekleşmektedir.  Böylece  toplumlararası dayanışma, kendi kendini yönetim ve uyum gelişimini kolaylaştıran temel bir unsur olmaktadıır

Güçlü bir federasyon, sürdürülebilir bir kurumsal tasarım ve yurttaşlar tarafından paylaşılan federatif bir siyasal kültürle sağlanabilmektedir. Bu kültürel boyut ("ortak anlayışlar", "ortak inanç sistemi" vs) oluşmadan, federasyonların değişen gelişmeler çerçevesinde destekleyici bir mekanizma olması durumu ortadan kalkmış olacaktır. Federal siyasi kültürü yansıtan tutumlar ve değerler federalleşme sürecinde önemli rol oynamaktadır;  çünkü kurumlar arası anlaşma, işbirliği ve etkileşim federal sistemlerde süreklidir. Bu destekleyici siyasal kültür kabul edilebilir sınırlar ve farklı düzeylerde makul yurttaş ve devlet davranışlarının beklentileri temelinde vatandaşların toplumsal güvenliğini destekleyerek güçlendirmektedir. Federal siyasi kültürün davranışsal boyutu, karşılıklı saygı,  karşılıklılık,  hoşgörü kapasitesi, alışkanlıklar, dayanışma ve empatinin belirli duygusal yönlerini içerir. Federal değerler ve duyguların aktif varlığı, kamusal alanda federal yapıyı beslemesi ve geliştirmesi gerekmektedir; çünkü söz konusu federal kültürün tesis edilmesi ve devam ettirilebilmesi resmi federal kurumlar tarafından gerçekleştirilemez. Özetle, bir sistem olarak federasyon, federalizmin bir siyasi hareket olarak sağlayacağı dinamik enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Aslında iki toplum arasındaki temel sorun, adanın çok etnikli bir toplumsal yapısı  oduğunu kabullenilmemesi ve bu yapının kabul edilip korunması ve geliştirilmesi yönünde hiçbir çaba gösterilmemesidir. Livingston’un dediği gibi, federal toplumların sürdürülebilmesi için toplumun federal yapısınının kurumsallaştırılarak güvence altına alınması gerekmektedir. Federalizm, her koşulda her türlü sorunu çözen bir yapıya sahip değildir. Gerekli koşullar oluşmadığı takdirde sorunları artırabilir, ayrılıkcı hareketleri doğurup şiddetlendirebilir.  Smith’in dediği gibi, ayrılıkçı eğilimlerin şiddeti ve başarısı özellikle ortak bir kimlik duygusu oluşmamasıyla ilişkilidir. Her iki toplum için acilen gerekli olan federal bir modelden çok federal yapının çalışmasını sağlayacak kültürün inşa edilmeye başlanmasıdır. Ortak çıkar, karşılıklı saygı, güven inşaası toplumların sürekli ve sık etkileşimleri ve iletişimleriyle mümkündür.  Ne kadar çok paylaşım alanı yaratılırsa, çözüme yaklaşma da o kadar hızlı olur. Şu an tartışılan Güven Artırıcı Önlemler yukarıdan indirme gibi görülebilmekte ve federal kültürün inşaasında etkili olmayabilmektedir. Söz konusu önlemler daha cok teknik kapsamlı olduğundan toplumun geneline inememektedir. Bunun için istikrar ve birliğe dayalı federalizm değerlerini üstlenecek olan sivil toplumu hazırlamak gerekmektedir. Federal fikirlere bağlı liderlik kültürü inşa etmek için ise siyasi güçlerin bu fikirleri her iki toplumun geneline aktarması ve benimsetmesi gerekmektedir. Halen, her iki toplumda var olan milliyetçi kültürün sahip olduğu desteğe benzer oranda federal kültürün de destek kazanması federal öneriler için temel olacaktır.

--------------------------------------------------------------------

Notlar
1. Bednar, J. (2009) The Robust federation: principles of design, New York: CUP.
2. Burgess, M. (2005) Comparative Federalism, New York: Routledge.
3. Duchacek, I. (1970) Comparative federalism, New York: Holt.
4.  Kincaid, J. Cole, R. (2011) “Citizen Attitudes toward Issues of Federalism in Canada, Mexico and the United States” in Publius 41,1 s.53–75.
5. W.S. Livingston, “A Note on the Nature of Federalism”, PSQ, Vol. 67, (1952).
6. Ostrom, V. ( 1991) American Federalism: Constituting a Self-Governing Society, San Francisco:ICS.
7. Ramón Ma'iz  (2013) “Beyond Institutional Design: The Political Culture of Federalism (A Normative Approach)” in The Ways of Federalism in Western Countries and the Horizons of Territorial Autonomy in Spain Volume 1 Alberto López-Basaguren, Springer. Leire Escajedo San-Epifanio
8. Smith, Graham (1995), “Mapping the Federal Condition: Ideology, Political Practice and Social Justice,” in Graham Smith, (ed.), Federalism. The Multiethnic Challenge London: Longman.
9. Wildavsky, A. (1998) “Federalism Means Inequality: Political Geometry, Political Sociology, and Political Culture” in Schleicher, D. & Swedlow, D. (eds.) Federalism and Political Culture: Aaron Wildavsky, New Brunswick: Transaction Books.

Bu haber toplam 3513 defa okunmuştur
Gaile 289. Sayısı

Gaile 289. Sayısı