Federalizm ve konfederalizm üstüne
Masada müzakere sürecinin devam etmesi ve devam etmesi için de iç dinamiklerdeki sürekliliğin sağlam temellerde korunabilmesi konusu, biliyoruz ki öncelikle ve özellikle Kıbrıs Türk Halkı için yaşamsal önem taşımaktadır. Bu anlamda Kıbrıs Türk Halkı kendi istenci ve hür iradesi dışında, kimi politikalar ve politikacılar nedeniyle, yıllardır, bilinmez ve sürüncemede yaşamak zorunda bırakılmıştır. Bu durumda biraz da ön yargı ile yaklaşılan ve içeriklerinin tam anlamlarının ve Kıbrıs özelindeki uygulanabilirliğinin çok işlenmediği federalizm ve konfederalizm kavramlarının açıkça ortaya konması ve irdelenmesi önemlidir.
Tanım olarak, KONFEDERALİZM, birden çok bağımsız devletin, ortak en az bir amaç için oluşturdukları siyasal birlikteliktir. Bu tanımı gereği, federalizm ile karıştırılma olasılığı bulunan konfederalizm, teknik anlamda uluslararası hukuk çerçevesinde bir devlet sayılmamaktadır. Çünkü konfederalizmde üye devletlerin her birisinin uluslararası hukuk açısından bağımsız devlet nitelikleri vardır. Konfederal yapılanma, konfedere devletlerin egemenlik unsurlarını sınırlandırmamaktadır. Dış ilişkilerde üye devletler tamamen bağımsızdır. Konfederasyonun, üye devletler üzerinde zorlayıcı ve yaptırımsal yetkileri yoktur. Bu nedenle konfederalizm teknik olarak, devlet vasfına sahip olmamakta, sadece üye devletlerin oluşturduğu akdi bir birliktelik vasfı ile hareket edebilmektedir.
FEDERALİZM ise federal bir anayasa ile kurulan devlet biçimidir. Federalizmde, federe unsurlar federal yapıya anayasa ile bağlıdırlar. Konfederalizm ise, sadece uluslararası nitelikte bir antlaşma ile kurulur ve üye devletlerin konfederalizme bağlılıkları akdi nitelikte olup, federalizmdeki gibi anayasal nitelikte değildir. Konfederalizmde, üye devletler antlaşma koşulları çerçevesinde istediği zaman konfedere birliktelikten ayrılabilirken, federalizmde, federe ve özerk unsurlar, federal yapıdan istedikleri zaman kopamazlar. Çünkü hukuki mevcudiyetleri federal devlete anayasal bağ ile bağlıdır. Federe yapıların bu bağı koparma hak ve yetkileri yoktur. Bu yetki, genellikle anayasada belirlenen şekli ile halklara ait bir haktır ve genellikle tek başlarına kullanılamaz. Federal yapı, konfederal yapıdan farklı olarak, başlı başına bir devlet niteliğine sahiptir. Bu bağlamda, federalizmde, federal devletin, federe ve özerk unsurlar üzerinde, elbette kendi egemenlik ve yetki alanları dahilinde, zorlama gücü ve yaptırım yetkisi olduğunu söylemekte fayda vardır.
Konfederasyon, bağımsız bir devlet vasfı bulunmayan bir organizasyon olarak, bu organizasyona üye devletler üzerinde zorlama gücüne ve yaptırım uygulama yetkisine sahip değildir.
“Bütünleşme yolu ile oluşan federal devletlerin” tersine, daha çok, “ayrılma yolu ile oluşan federal devletlerde” etnik sıkıntılar yaşanabilmektedir. Belki de federalizmin ABD dışında işlediği en güzel örnek, birçok özerk yapının eş değerde ve eş özgürlükte hayatına devam ettiği İsviçre olabilir. Göz ardı edilmemesi gereken önemli bir konu da federalizmde, federe unsurlar arasındaki etnisitenin önemli bir yer tutmasıdır. Fakat bu devletlerde federal yapı o kadar iyi örülmüştür ki, federe unsurların etnisiteyi öne çıkarmak gibi bir yaklaşımları yoktur. Bu olumlu yapılarda, her zaman için özgürlükleri korumak ve refah seviyelerini olabildiğince yüksek tutmak, öncelikli tutumdur. Federal devlet, federe unsurlar üzerindeki gölgesini ne kadar küçültürse, federalizm o kadar sağlam temelde yaşar; denebilir.
Kıbrıs’ta federal bir çözüme ulaşılmaya çalışılırken, en azından başlangıç itibarı ile, üzerinde karar verilmesi önemli olan en can alıcı konulardan birisi de kanatları güçlü olan bir federasyon mu yoksa gövdesi güçlü olan bir federasyon mu daha yaşayabilir olur konusudur. Burada önemli olan bu dengeyi kurarken halkların beklenti ve kaygılarını dikkate almak ve bu konuda duyarlı davranmaktır. Çünkü hayat bize gerçekten de öğretmiştir ki: “YAŞAM GERİYE BAKARAK ANLAŞILIR ANCAK İLERİYE DOĞRU YAŞANIR”. Kıbrıs Türk Halkı geleceğini kurma konusunda özellikle hassastır ve önce birleşik federal bir Kıbrıs’ı kurmaya ardından da Kıbrıs’ta yaşayan halkların kardeşliği temelinde barışı tesis etmeye kararlıdır ve mücadelesini bu doğrultuda sürdürmektedir.
Not: Bu yazı 7 Mayıs 2010 tarihinde yayımlanmıştır...