Federasyon tabu mu?
Kıbrıs müzakereleri başlayalı tam 50 yıl oldu. Taraflar tam 50 yıldır bir türlü çözüme ulaştırılamayan Kıbrıs sorununu müzakere ediyor. Çözümse hala çok ama çok uzak.
Türk tarafı “Rumlar zihniyet değiştirmeden çözüm imkansız” diyor. Rum tarafı da “Türkiye ve Kıbrıslı Türkler zihniyet değiştirmeden bu sorun çözülmez” diyor.
Peki iki taraf da zihniyet değişimine yanaşmadığına göre bu sorun nasıl çözülecek?
Son günlerde özellikle Crans-Montana başarısızlığından sonra ve geçen hafta iki liderin buluştuğu sosyal yemekten sonra Türk tarafında “bu sorun artık mevcut parametrelerle çözülemez, öyleyse yeni parametreler belirleyelim” söylemleri arttı.
Nedir bu yeni parametreler?
Öncelikle söylenen “federasyonu tabu olmaktan çıkaralım” dır. Bunun Türkçesi artık Rum tarafı ile federasyon görüşmeyelim.
Peki ne görüşelim?
Konfederasyon görüşelim.
Görüşün. Neden görüşmüyorsunuz?
İsterseniz iki ayrı devlet de görüşün. Karşınızda öyle bir Rum lider bulursanız ne isterseniz görüşün.
Hiç kendimizi kandırmayalım. Kıbrıs müzakereleri 1968’de Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta başladığı zaman masada yalnızca üniter devlet vardı. Türk tarafı o yıllarda federasyon tezini daha gündeme bile getirmemişti.Federasyon tezini ilk defa seslendiren Aralık 1970’de kurulan CTP olmuştu.
Federasyon tezi 1974’den sonra ete, kemiğe büründü. 1977 Denktaş-Makarios ve 1979 Denktaş-Kiprianu üst düzey anlaşmalarında da iki tarafça kabul edilerek yasal bir zemine oturtuldu.
Ama 1977’den bu yana 40 yıl geçmiş olmasına rağmen hala federasyon temelinde bir çözüm sağlanamadı. BM çerçevesinde devam eden 40 yıllık müzakere sürecinde birçok belge geldi, gitti.
1986 Cuellar belgesi, 1992 Gali fikirler dizisi ve güven artırıcı önlemler, 2004 Annan planı ve arada yüzlerce, binlerce dosya, bilgi, belge hepsi çöpe atıldı. Taraflar bir türlü ikna edilemedi.
1960 ortaklık cumhuriyetinin kuruluş anlaşmalarını imzalayan Rum tarafı adına Makarios ve Türk tarafı adına Dr. Fazıl Küçük’le beraber Denktaş idi. Makarios ve Denktaş 1977’de imzaladıkları üst düzey anlaşması ile Kıbrıs sorununa bulunacak çözümün federal çözüm olmasını kararlaştırdı.
Şimdi Türk tarafı kendi tezi olan federasyondan vazgeçerek masaya başka parametreler getirmeyi konuşuyor. Gerekçesi de çok basit:
“Madem Rum tarafı federal çözüme yaklaşmıyor ve bugün sahip olduğu üniter devlet yapısından taviz vermiyor, öyleyse biz de federasyon yerine konfederasyon tezini masaya koyalım”.
Peki efsane liderleri Makarios’un daha 1977 yılında kabul ettiği federasyon çözümünü içine sindiremeyen Rum tarafı sizinle konfederasyon konuşur mu?
“Bize ne kendileri bilir, konuşmazlarsa konuşmasınlar biz de onlarla federasyon konuşmayız” diye düşünenleri duyar gibi oldum.
İşte bu düşünce tam da “Yaşasın Statüko” sloganının arkasına saklanmaktır. Benim bunca yılda anladığım her iki toplum da değişime, yenilenmeye açık değil. Mevcut durumu, yani statükoyu benimsedi ve bundan vazgeçmek istemiyor.
Ama iki taraf da mevcut statükonun sürdürülemez olduğunu ve her geçen günle beraber bu küçücük ülkenin kaderinin daha da kötüye gittiğini özellikle bölünmenin kalıcılaşması sonucu hiç istenmeyen maceralara sürüklenebileceğimizi unutmamalıdır.
Federasyon elbette tabu değildir. Tartışılabilir. Tartışılmalıdır da. Ama çözümün gerekliliği, hem de hemen şimdi gerekli olduğu gerçeğini unutmadan ve yeni maceralara heveslenmeden tartışılmalıdır.