'Federasyonun alternatif statükodur'
Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı, federasyonun, iki devlet çözümünün alternatifi olmadığını, statükonun alternatifi olduğunu söyledi
Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı, federasyonun, iki devlet çözümünün alternatifi olmadığını, statükonun alternatifi olduğunu söyleyerek, “Bu nedenle siyasi eşitliğe sahip iki kesimli, iki toplumlu federasyonu, bir Avrupa devletini tercih ediyorum. Çünkü statükonun devamı, kısa vadede Kıbrıslı Türklerin çıkarları için iyi olmayacak, fakat uzun vadede Kıbrıslı Rumlar için de hiç iyi olmayacağına inanıyorum” dedi.
Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis’in yetkileri kurucu devletlere vermeyi mi istediğini soran Akıncı, “Birbirimizi anlayabilmek için somut fikirler istiyoruz. Hedef sadece AB’de, BM’de ortak temsiliyet ve her iki tarafın da rızasına ihtiyaç olmaması için (merkezî hükümette) çok kısıtlı yetkiler ise o zaman iki devletten söz ederiz. Fikri buysa, bize söylesin ki iyi niyetle değerlendirelim” ifadelerini kullandı.
Politis’le özel röportaj
Politis gazetesi, 26 Şubat’taki liderler görüşmesi öncesinde Mustafa Akıncı’yla özel röportaj yaptı.
Akıncı’nın Kıbrıs Rum kamuoyuna vermek istediği birçok mesajı Politis aracılığıyla tekrarladığına dikkat çeken gazete, başlıca mesajının da, Anastasiadis’e olduğunu belirtti.
Akıncı, “desantralizasyon” önerisini ayrıntılı izahı için çağrı yaptı, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğine saygı gösterileceğine ve Kıbrıslı Türklerin rakip değil ortak olacağına dair net mesaj istedi.
Akıncı, “Bu yönde net yakınlaşma olmadan garantiler konusunu görüşmeyeceğiz” dedi.
“Siyasi eşitlik netleşmeden, garantiler konuşulmaz”
Gazete röportajı okurlarına manşetten “Kıbrıs Sorunu Uzatmaları Oynuyor… Mustafa Akıncı’dan Politis’e Özel Röportaj… Nikos Anastasiadis’le Görüşmede Desantralize Federasyonu Netleştirmek İstiyorum… Siyasi Eşitlik Konusu Netleşmeden Garantiler Başlığına Girmek Niyetinde Değilim… İki Devlet Çözümünü Reddediyorum. Bugünkü Fiili Durum Ancak Bir Federasyon Çözümüyle Devrilebilir” başlık ve spotlarıyla aktardı.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs geçici özel danışmanı Jane Holl Lute’un geçen hafta gerçekleştirdiği iki görüşmenin sonucu sorulduğunda, Lute’un ortak zemin bulmaya çalıştığına işaret eden Akıncı “bunca yıldır tavrımızın ne olduğunu, hangi konuların bizim için önemli olduğunu biliyorsunuz, öteki taraf için hangilerinin önemli olduğunu biliyoruz. Nerede olduğumuzu anlamaya çalışıyoruz çünkü siyasi eşitlikten söz ederken aynı şeyi mi kast ettiğimizi bilmiyoruz” dedi, şunları ekledi:
“Federasyon: Etkin katılım”
“Söz ettiğimiz kararların oy çokluğuyla alınması ise o zaman bu üniter devlettir. Merkezî hükümette ortak yetkilerimiz olmazsa o zaman sözünü ettiğimiz iki devlettir. Ancak bir federasyondan söz ediyorsak, her iki tarafın da etkin katılımına ihtiyacımız var.”
Gazetenin, “ancak anladığımız kadarıyla ortak zemin var. Anlaşmazlığımız etkin katılımın derecesiyle ilgili. Siz Kıbrıslı Türklerin bütün düzeylerde bir olumlu oyu olsun istiyorsunuz, Sayın Anastasiadis sadece hayati öneme sahip konularda diyor” görüşü üzerine Akıncı, şunları dile getirdi:
“Burada, enerji hayati öneme sahip bir konu mu diye sorarım. Maalesef bu konunun, Türk tarafının merkezî hükümetin işleyişini engelleyebileceğine örnek mesele gösterildiğini görüyoruz. Enerji politikasının hayati önemi varsa o zaman biz de katılmalıyız.
Sağlık, eğitim, kültür, spor gibi konuları üstlenecek iki oluşturucu devlet olacak, merkezî hükümetin her iki tarafı da ilgilendiren konularda merkezî yetkileri olacak. O zaman bunlardan bazılarını toplumlardan biri için hayati, öteki için hayati olmayan olarak farklılaştırma çabasının mantığı nedir?
Unutmayınız ki mesele sadece temsiliyet değil, 1990’lı yıllardan beri BM parametresi olan karar alımlarına etkin katılımdır. Keza Bakanlar Kurulu kararları düzeyinde bir olumlu oy yakınlaşma oldu, nasıl olur da yürütme düzeyinde kabul edilir de daha az önemli organlarda kabul edilmezi anlamadığımı Sayın Anastasiadis’e sıklıkla söyledim.
“Merkezî hükümette bile uzlaşılmadığını anlıyoruz”
Ancak şu anda merkezî hükümette bile uzlaşılmadığını anlıyoruz. Her şeyin basit çoğunlukla geçebildiği bir Bakanlar Kurulu toplantısı düşünün. Bu, federasyon değil üniter devlettir. Kıbrıslı Türkler yıllardan beridir kurucu devletlere, Kıbrıslı Rumlar da geleneksel olarak merkezî hükümete daha çok yetki istedi. Merkezî hükümette yaklaşık 23 yetki var.
Şimdi Sayın Anastasiadis bu yetkileri kurucu devletlere vermemizi mi istiyor? Ancak birbirimizi anlayabilmek için somut fikirler istiyoruz. Hedef sadece AB’de, BM’de ortak temsiliyet ve her iki tarafın da rızasına ihtiyaç olmaması için (merkezî hükümette) çok kısıtlı yetkiler ise o zaman iki devletten söz ederiz. Fikri buysa, bize söylesin ki iyi niyetle değerlendirelim.”
Gazetenin “AB üyesi olarak kararların büyük bölümü talimat olarak Brüksel’den geliyor” hatırlatması üzerine, “durum buysa neden işlevsizlikten endişeleniliyor?” sorusunu yönelten Akıncı, “bu yetkiyi Kıbrıs Türk tarafına verirsek, (eli ile tırnak işareti yaparak) ‘azınlık’ devletin işleyişini engeller söylemi var. Azınlık-çoğunluk mantığını bırakmamız lazım. Kıbrıs’ın küçük bir ülke olarak AB içerisinde diğerleri gibi eşit yetkiye sahip olduğunu Politis de yazdı. Dolayısıyla öteki tarafı ortak olarak, kaderini ve geleceğini kurduğun birisi olarak görmemiz gerek. Birbirimizi nasıl engelleyeceğimizi konuşmuyoruz. Ortak kabul edilen ilkeler, dünya ve Avrupa ilkeleri olacak çünkü Avrupa Birliği üyesi olacağız” dedi.