Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Felâket

A+A-

Felâket günleri yaşanıyor yeniden…

Yeniden çünkü pandemiden sonra yeni bir felâket yaşıyoruz…

Pandemi günlerinde tek haneli sayılarla başlayan can kayıpları günler ilerledikçe yüzleri, binleri buluyordu.

Şimdi de Türkiye’de 10 ili kapsayan deprem felâketinde can kayıpları gittikçe yükseliyor ne yazık ki…

7.7 ve 7.6…

Ard arda…

Birinin şokunu atlatmaya çalışırken diğeri geldi.

Birinci depremde binlerce bina yıkıldı.

Taş taş üstüne geldi.

İnsanlar beton altında kaldı.

İlkinde sarsılan ama yıkılmayan binalar da ikincisinde yerle bir oldu.

Canlar yine beton altında.

Her gün, her saat izliyoruz televizyonlardan…

“Bu durumda siyaset yapmamak lâzım” deniyor ama yıkılan binlerce binanın altında kalanların çıkarılması için gerekli hızın yakalanamadığını gördük. 10 şehre yayılan deprem alanının hepsine ekiplerin yeterli olmadığı, çoğu yıkık binaya dokunulamadığını bile gördük.

Daha önceki depremlerde hemen felaket bölgesinde gördüğümüz asker, bu kez kışlasında kaldı. “Neden asker yok?” sorularından uzun süre sonra asker de felâket bölgesinde görülür oldu.

***

Depremin ilk günü Kahramanmaraş’ta bulunan bir dosta ulaşmaya çalıştım. Bölgede elektrik yok, internet çalışmıyor… WhatsApp’dan, normal hattan arıyorum, mesajlar atıyorum… Saatler sonra normal hattan mesaj geldi; “Biz iyiyiz ama şehir taş taş üstünde” dedi.

Salı gün bölgeye elektrik geldi. O aradı konuşamadık, ben aradım ulaşamadım. Sonunda mesaj attı, görüntülü aradı arkadaş… Aradığı anda yine şiddetli bir artçı deprem olmuş. Ailesiyle evden çıkmışlar, arabada oturuyorlar. Korku dolu zamanlar bitmiyor bölgede… Sürekli sallanıyorlar.

***

Aynı gün Hatay’daki tanıdıklara ulaşmaya çalıştım. Birine ulaştım, iyi haberini aldım. Diğerine ulaştım ondan iyi haberini ama ailesinin enkaz altında olduğu haberini aldığımın ertesi günü ailesinin enkaz altından cansız bedenlerinin çıktığını öğreniyorum.

Başka tanıdıkları da aradım ama onlardan henüz bir haber yok maalesef...

***

Yine izlediğimiz kadarıyla yan yana binalardan birinin yerle bir olduğunu görürken dibindeki binanın yerinde durduğunu gördük.

Veya bir sitedeki binaların hepsinin de yıkıldığına şahit olduk.

Hatta 6 aylık binanın bile yerle bir olduğunu izledik. Hem de “depreme dayanıklı!” ilanlarıyla hanelerini dolduran binanın… Böyle olunca soru işaretleri de oluşuyor tabii… Yıkılan bina neden yıkıldı?

Eksik malzeme, denetimsizlik, belki izinsiz.

***

Hemen bize dönüyor düşünceler…

Bir süre önce İmar Yasası’nda değişiklik isteyen ve devlet işlerinde KTMMOB’nin iznini ortadan kaldırmaya yönelik hükümetin girişimini hatırlıyoruz…

Gelen tepkiler geri adım attırmıştı hükümete ama şimdi de Şehir Plancıları Odası’na aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar.

O hükümet ki şimdi Adıyaman’da yıkılan otel enkazı altındaki çocuklarımızı çıkaramaya çalışan üyeleri var…

Buraya geldikleri zaman bu değişiklik istemlerinin altına imza atabilecekler mi merak ediyorum. Hiç mi içleri acımayacak!..

***

Depremde 3. günü bitirdik. Adıyaman’dan dün akşama kadar güzel bir haber gelmemişti. Umarım bir mucize olur da bu yazı okunurken o güzel haberleri almış oluruz…

Gençlerimizden gelecek sevinçli haberler için umudumuzu korumaya devam ederken yerinde felâketi gören hükümet üyelerinin de akıllarını toplayacağını, geldiklerinde gördüklerini, yaşadıklarını diğer kabine üyelerine anlatacaklarını ve onların da ‘bilimin onayını devre dışı bırakmak’ gibi akıl dışı isteklere olumsuz yanıt vereceklerini umut etmeye devam etmek istiyorum.      

Bu yazı toplam 1502 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar