1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. FEMA DİLEK AĞACI
FEMA DİLEK AĞACI

FEMA DİLEK AĞACI

Anti-Militarist Laila, Flamenko Desideria, Kıvırcık Keziban, Müntüfüye Aba, Organiko Feminiko, Solina Osman, Tenkide Mormirat ve Uzaylı Zekiye'den 2012 temennileri

A+A-

Feminist Atölye (FEMA)

[email protected]

 

 

Anti-Militarist Laila

Yeni yıla girdiğimiz bu günlerde, erkekleşme sürecine hakim olan militarist öğeler sonucunda yaşanan kadına yönelik şiddetin var olmadığı; zorunlu askerlik yerine vicdani reddin tanındığı; cinselliğin kadınların “namus sınırlarını çizen” erkeklerin ise “milli olduğu” bir fetih değil, insanların birbiri ile paylaştığı en doğal ilişki biçimi olarak algılandığı; “evcilik” gibi oyunlar aracılığı ile içselleştirilen “kadınlık görevlerinin” ortadan kalktığı ve çocuklara silah ve bebek yerine yaratıcılıklarını pekiştirecek, cinsiyetçiliği körüklemeyecek oyuncakların alındığı; tarih ve milli güvenlik dersleri ile kışkırtılan milli duyguların eğitim sisteminden kalktığı; kadınların adeta bir et gibi satılmadığı; ateşkesin barış olarak algılanmadığı ve küçük dünyalarımızdan başımızı kaldırıp dayanışma içinde olduğumuz takdirde güzel günlerin yakın olacağına dair inancın yeşereceği bir yıl dilerim.

 


Flamenko Desideria:

Walter Benjamin, Klee’nin “Angelus Novus” tablosuna bakarken, gözleri fal taşı gibi, ağzı açık, kanatları gerilmiş bir Tarih meleği görür. Yaşayan fanilere bir olaylar zinciri gibi görünenleri, yıkıntıları durmadan üst üste yığıp ayaklarının önüne fırlatan tek bir felaket gibi görür melek. Çünkü geçmişin fırtınası içerisine gizlenmiş yığınla sessiz çığlık vardır ve tarihi demokratikleştirmek, o çığlığa tutunup konuşamayanlara ses vermek; isyan adımlarından mütevellit bir patikada durmaksızın dans etmektir. Bu yüzdendir ki, zamansız ve uzamsız Flamenko diyarında yaşayan hayaletler için yeni bir yıl yoktur. Takvimler boyunca yenilenen şey, günler değil, sessizleştirilene ses vererek bugünü yeniden kurma umududur. Tüm fanilere kendi sesinden başka sesleri de duyabildiği bir Flamenko dansı dilerim.

 

 


Kıvırcık Keziban

Günler günleri kovalarken, biriken hayatlarımızın sayfalarında hiç içimizi acıtan kötü anılar saklanmasın, hep güzelliklerle dolsun sayfalarımız...  Yaşadığımız dünyanın var olan kalıplaşmış kurallarını değil, içimizdeki doğruların yeni cümleleriyle kendi kurallarımızı yazmaya başlayalım. Kolay olanı değil, emek verip doğru olanı hayatımıza alalım. Ne insanların haklarını ne de öz saygılarını yok sayacak,  diretmelerden uzak, samimi ve insanın değeri olan bir yıla başlamayı dilerim. Aile içi şiddetin yaşandığı, cinsiyete yüklenen haksız rol ve sorumluluklar ile dengesini şaşırmış dünyaya verilebilecek en iyi hediyenin, kocaman bir terazi olduğunu düşünüyorum. Adaletin, eşitliğin, dengenin sembolü olarak insan haklarına, belki bu teraziyle kavuşuruz...  

 

 


Müntüfüye Aba:

Geçen gece bir lase ayacıklarımı uzatayım dedim, televizyonda da sorarlar: “Yeni yıldan beklentileriniz nedir?” ,“Gençler gelsin ülkeyi gurtarsın!”, “Siyasiler bu para meselelerini çözsün!”, “Onumuz yapılsın, bunumuz yapılsın!”… Bir söylenme bir şikâyet aldı başını gider! Benim bu yeni yıldan beklentim meklentim yokdur! Benim beklentim bizdendir, çünkü hayatlarımızın öznesi bizik! Gendimizi pasif görmeylim! Bir şeyden mutsuzsak şikâyet etmek yerine, mücadele edelim! Umudumuzu gaybedip söylenmeylim! Kimseyi cinsiyeti, ırkı, sınıfı, yaşı, uyruğu yüzünden ötekileşdirip, ayırımcılık yapmaylım! İnsanların daha mutlu ve eşit yaşayacağı bir dünyayı oturup bekleyceğimize, o dünyayı yaratmak için hep birlikde mücadele edelim! Hade galın sağlıcakla!

 

 


Organiko Feminiko:

 

Toplumsallaşma sürecinde öğrenip içimize sindirdiğimiz, militer, patriarkal, kapitalist, hiyerarşik vb. iktidar ağları hayatlarımızı belirliyor. Yeni yılda hepimizden ümidim, hayatımızda öğrendiğimiz bu ağları sorgulamak, değişimi kendi hayatımızdan başlatıp sokağa taşmak!  2011’i geride bırakırken, dünyada yaşanılan ekolojik tahribattan, çevre felaketlerinden dersler alarak 2012 için, sermayenin değil de doğanın sözünün geçtiği bir evren dilerim. Bugün enerji üretmek için kullanılan termik, nükleer, hidro-elektrik santrallere karşı rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönlenilmesini, hayvan haklarına değer verilmesini, doğanın üzerindeki insan tahakkümünden sıyrılmayı dilerim. Daha yeşil bir yaşam alanı için daha fazla dönüşüm ümidiyle…

 

 

 


Solina Osman:

 

Dünyaya gözlerimizi açmadan, ‘biyolojik normlarla’ ayrılıyoruz; cinsiyetlerimize ‘kadın’ ve ‘erkek’ diyorlar. ‘Birbirini tamamlayan iki yarıdan’ bahsetse de güzel sözler, iki kutuplu düzen savunucuları tanımlamalarını ‘karşıtlık’ üzerinden devam ettiriyor. Sürekli birinin diğerine üstün olduğu, ötekileştirdiği ve sistemin devamı için tehlike olarak algıladığı bir düzen bu! Medya “ikisinden birini seçecekler” diyerek interseks doğan bir bireyin cinsiyeti konusunda heteronormatif zihniyetin yansımasını yayabiliyor. Cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği sistemsel beklentilere ‘uymadığı’ için ayrımcılığa maruz kalan bireylerin hakları, “Sapıklık insan hakkı oldu!” diyerek ötekileştirebiliyor. Bazı hukukçular LGBT bireyleri toplumu bozacak ‘çürük üzüm’ tanelerine benzetebiliyor. Ve bu ayrımcılıklara sessiz kalabiliyor toplum ve ötekileştirmenin yeniden üretimine ortak oluyor. 2012’de herkese biraz daha anlayış ve çeşitliliğe saygı gösterme yetisi dilerim.

 


Tenkide Mormirat:

 

2011’de, ümit ettiğim değişim gelmese de etrafımda değişen ve içinde bulunduğumuz ataerkil sisteminin yarattığı hiyerarşiyi, adaletsizlikleri ve ötekileştirme çabasının farkında olan insanların sayısı arttı. TC Başbakanı Erdoğan “4 çocuk yapın” dedi, feministler buna tepkilerini başarılı bir eylemle koydular.  FEMA’nın Recep T. Erdoğan’a yazdığı açık mektuba Türkiye medyasından büyük ilgi geldi! İlk kez bu yıl kadınlar Kıbrıs’ta vicdani retlerini açıkladılar. FEMA,  İstanbul Sözleşmesi’nin KKTC Meclisi’nde onaylanması için kampanya ile 4000 imza toplayarak Sözleşmenin meclisten geçmesini sağladı. Tepkisiz kalmanın, göz yummanın ataerkine yalnızca destek olmak anlamına geldiğinin artık çok daha fazla farkındayız! Umut hiç bir zaman bitmez, aksine sürekli yeşerir ve içimizde güzelleşir. Bu yıl, medyanın daha sorumlu davranmasını, toplumu nefret suçlarına iten haberlerden ve kadının bedenini metalaştırmaktan vazgeçmesini dilerim.

 


Uzaylı Zekiye

Duydum ki dünyada yeni bir yıla giriliyormuş yani takvim değişiyormuş. Yeni yıla girerken de birbirlerine “mutlu” yıllar dilerlermiş. Ben de dünyalı kardeşlerime bazı dileklerde bulunacağım. Mutluluğunuz için dilerim ki yeni yılda daha aklıselim bir medyanız olur da olayları geçen seneki gibi cinsiyetçi ve şovenist bir tavırla aktarmaz. Cinsiyet kimlikleri üzerine daha çok kafa yorar, sosyal paylaşım ağlarından seksist genellemeler içeren iletiler yayımlamazsınız. Yanaklarınızdan öperken, yanı başınızdaki seks kölelerinin hayatlarının artık sizi de ilgilendirmeye başlamasını umuyorum. Mutlu yıllar.

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1798 defa okunmuştur