1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Fettullah Gülen Cemiyeti ve imam!..
Fettullah Gülen Cemiyeti ve imam!..

Fettullah Gülen Cemiyeti ve imam!..

Güzelyurtlu vatandaşlar, Güzelyurt Cami imanından taraf dert yandı, çeşitli iddialar ortaya attı. Sürekli olarak camiye gidenler sırf imamın yaptıkları nedeniyle artık camiye gitmeme yönünde karar alırken, Din İşleri Dairesi Başkanlığı’nın konuya

A+A-

 

 

 

Güzelyurtlu vatandaşlar, Güzelyurt Cami imanından taraf dert yandı, çeşitli iddialar ortaya attı.

Sürekli olarak camiye gidenler sırf imamın yaptıkları nedeniyle artık camiye gitmeme yönünde karar alırken, Din İşleri Dairesi Başkanlığı’nın konuya ilgi gösterilmesi istendi.

Vatandaşın aktardığı iddialara göre, Güzleyurt Camisi imamı,  her Çarşamba akşamı, Fettullah Gülen Cemiyeti’ne mensup kişilerle camide toplantılar yaptığı iddia edildi.

Bu toplantıların ‘vaaz verme’ şeklinde yapıldığını aktaran vatandaş, “Ben sürekli camiye gidiyordum. Ancak bir süredir, imamın yaptığı bu toplantıları tasvip etmediğim için gitmiyorum. Cami herkes içindir. Bir cemiyete mensup insanlarla toplantı yapma yeri değildir” diyerek tepkisini dile getirdi.

Tüm bunlar iddia lakin, iddiaları dikkate alıp araştırmak Din İşleri Dairesi Başkanlığı’na düşüyor.

 


Seniha Kanatlı: Şaşırdım kaldım…

Son günlerde hakkında çıkan iddialar sonucu yaşadıklarını HaberKKTC adlı internet sitesindeki köşesinde kaleme alan Seniha Kanatlı şunları yazdı.

“Öğrenim gördüğüm yıllarda sosyal çalışmaları çok sevdiğim için gazeteciliğe ve televizyonda sunuculuğa başladım.. Bir çok açılışta sunucu olarak görev aldım ancak her zaman benim esas hedefim gönlümde yatan meslek olan öğretmenliğe başlamaktı.

2 yıl bekledim, uğraş verdim... Bu arada kamu hizmeti komisyonunun açtığı öğretmenlik sınavına da girdim ve başarılı oldum... Son olarak Lapta Anaoku'lunda elimdeki kariyerimi ve belgelerimi dikkate alan Milli, Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilileri beni Lapta Anaokulana geçici  sınıf öğretmeni olarak atadı..

 Bunun üzerine bana ve bazı bakanlarımıza yönelik yalan yanlış iftiralarla dolu haberler üretilmeye ve bir karalama politikası başlatıldı..

 Şaşırdım kaldım...”

 


Yine Dürüst, yine akraba kıyağı iddiası!..

Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst’ün yaptığı partizanca uygulamalara her gün bir yenisi ekleniyor.

İddia o ki Bakan Dürüst, İçişleri Bakanlığı’nda geçici statüde çalışan Rauf Ayvacı adlı kişiyi kaynatasına ait çiftlikte çalıştırıyormuş.

Haftanın 2-3 günü mesai saatleri içerisinde Yuvacık’taki çiftliğe götürülerek çalıştırılan Ayvacı’nın bu durumu İçişleri Bakanlığı personelinin tepkisine neden olmuş.

 


Kaymakamlık’taki geçiciler daimi oldu…

Nüfus sayımı öncesi Kaymakamlıklara geçici olarak alınan personel, sayımın bitmesinin ardından devlet dairelerine yerleştirildi.

Kaymakamlıklara alınan bu geçici personel, tartışmalara  neden olmuştu. Hükümet ise yaptığı açıklamalarda, “Sadece nüfus sayımına kadar görev alacaklar” yönünde görüş vermişti.

Ancak sayım biter bitmez, bu personel dairelere dağıtıldı, kısacası UBP hükümeti istihdamını gerçekleştirmiş oldu.  

 


 

“Yağ satarım bal satarım, ustam öldü ben satarım şarkını söyleyen Küçük hökümet telekomünikasyonu özelleştirecek yasayı meclise sevk etti, yeni kurumumuzun adı Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu, hayrını görebilirseniz görün.”

Murat Kanatlı’nın profilinden

***

“Bırakın devlet kurumu, halkın malı elden gidiyor bunun mahremiyet boyutu da var. telefon hatları üsdünden isdediklerini dinleyebilecekler, adsl den dolayı isdenen gişinin internet kayıtları takip edilebilecek falan filan uyu ey halkım uyu.”

Niyazi Çoban’ın profilinden

 


Kültürel kimlikten "alerji olmamak" gerekir

 “Bir ara şöyle deyiverdi Ertuğruloğlu:

 “Kıbrıslılık diye milli bir kimlik yoktur. Coğrafi ve kültürel bir kimliktir. Bizim milli kimliğimiz Türk’tür. Kıbrıs’ta yaşayan Türklerdir.”

 “Kıbrıslılık” diye etnik bir kimlik olmadığından söz ediyordu anlayacağınız…

Bir kere Tahsin Bey, uzun yıllar UBP politikalarını Dışişleri Bakanlığı makamında yürüten bir siyasi olarak;

Hala daha o etkiden kurtulamamışa benziyor. “Kıbrıslılık” konusuna her vurgu yapanın, adeta UBP karşı-propagandasından “esinlenerek”;

 “Kıbrıs milleti” tezini savunduğunu ileri sürerek, açıkçası manipülasyona dayalı ajitasyon yapıyor.”

 

Ali TEKMAN


Planlanmış kararsızlıkların bilinçli yanıltması

 “Adeta gözlerden uzak sürmekte olan müzakerelerin, içte ve dışta yaşamakta olduğumuz sorunların temeli olduğunu da düşününce, müzakereler konusunda daha uyanık olmamız gerektiğini hatırlatmak vicdani bir görev. Kıbrıs sorununun çözümü sürecinde, Kıbrıs’ı birleştirecek, uluslararası arenada ekonomik, kültürel ve siyasi çıkarlardan birlikte faydalanabileceğimiz bir çözüm için baskı ve siyasi manevralar kullanmamızın kaçınılmaz olduğunu unutmamamız şart… Kapalı kalmış bir KKTC politikası için yapılanlar anlaşılabilir gibi görünmekle birlikte; dışa açılmaya hazırlanan ekonomik ve siyasal varlık enerjimiz açısından eksi puan toplar duruma gelmiştir.”

Çiğdem DÜRÜST


Kartopu gibi büyüyeceğiz

“Koskocaman bir düğüm mü oluştu içinizde, tekledi mi kalbiniz yoksa?

Huzur yerine rahatsızlık mı verdi ciğerinizdeki oksijen.

Gözünüzün önünde beliren yarattığınız haksızlıklar parçaladığınız aileler ve yok etmeye sürüklediğiniz halkınız.

Görüntü bakamayacak kadar kötü değimli?

Göçler, iflaslar, haksız rekabet, işsizlik üretimden kopartılan insanlar kapanan fabrikalar ve peşkeş çekilen

kamu kurumları...

Yoksa hala daha normal mi geliyor yaptıklarınız.

Bakabiliyor musunuz hiç zorlanmadan gökyüzüne vicdanınızla kalınca baş başa.”

 

Tahsin MERTEKÇİ

 


 

“Kıbrıs’ta çözüm şudur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, tıpkı Hatay ilinin 1939 yılında sonradan Türkiye Cumhuriyetine katıldığı gibi, Türkiye’nin bir ili yapılmalıdır. Türkiye’ye ilhak edilmelidir. Türkiye’den de Kıbrıs’a ciddi anlamda yeni göçmenler yerleştirilmelidir. Türkiye’den giden kesim oradaki arazileri de daha verimli bir şekilde kullanabilecektir. Kıbrıs, eğitim, turizm ve kültür adası olarak Türkiye’nin 82. ili olmalıdır. Bu şekilde hem Türkiye, hem de Kıbrıs’ta yaşayan Türkler çok daha kazançlı çıkacaklardır.”

Ekrem Çelikiz (Milliyet Blog Yazarı)

 


 

“Yargıdaki sorunların aşılması, bazı şeylerin değişmesi için bazı şeylere “hayır” demek gerekiyor. ‘Aksi halde böyle geldi böyle gider’ yaklaşımıyla bir yere varılamayacak.

Yargıya güvenin azaldı. Yargı politikacıların, siyasetin etkisinde olmayacak, süratli olacak. Halk bunu bekler. Yargıyı bu noktaya çekmemiz gerekir.”

 

Hüseyin ANGOLEMLİ (TDP Milletvekili)

 

 


 

 

Cumhurbaşkanlığı’nın basın için yeni yıl resepsiyonundan…

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2189 defa okunmuştur