1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Fikirler, zihinler, büyükelçiler
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Fikirler, zihinler, büyükelçiler

A+A-

Fransa’nın Kıbrıs Büyükelçiliği tarafından bir sohbet toplantısına davet edildik.
Avrupa’nın pek çok şehrinde gazeteciler bir “cafe”de buluştu.
Tek bölünmüş Avrupa kenti bizim payımıza düştü.

Kıbrıslı Rum meslektaşım sevgili Kostas ve Fransız gazeteci, AF Kıbrıs Temsilcisi Anaïs LLobet’le birlikte iki saate yakın konuştuk, dertleştik, ağlaştık.
Basın özgürlüğünden girdik, adanın bölünmüşlüğünden çıktık.

***

Fransız Büyükelçi Salina Grenet-Catalano, harika bir açış konuşması yaptı.
Özgür basının, demokratik tartışma kültürünün önemini anlattı uzun uzun…
“Şeffaflığın” ne kadar yaşamsal olduğunu…

Avrupa’nın pek çok şehrinde gazetecileri kafelerde buluşturuyorlar.
Niye?
“Çünkü Avrupa kültür tarihimizde kafeler, demokratik tartışmanın kuluçka makinesidir. Üç asırdır kafeler, gazetecilerin, politikacıların, filozofların ellerinde gazeteleri ile buluştuğu yerdir.”

“Fikirlerin ve zihinlerin mayın tarlası temizlenmelidir”
dedi, Fransız Büyükelçi, Kıbrıs’ın geleceğine dair hislerini anlatırken…

***

Bir an şunu düşündüm…
Bir büyükelçi kültürle, özgürlükle, demokrasiyle, gelecekle uğraşıyor.
Gazetecileri bir araya getiriyor, adanın iki yanından…
Sanatçıları buluşturuyor…

Adanın kuzeyinde tek BÜYÜKELÇİLİK var ya!
Bir de orayı düşündüm…
“Cumhurbaşkanlığı Seçimi”ne müdahale için milletvekillerini topluyor!
Hükümet kuruyor!
Hükümet bozuyor!
Bakan seçiyor, bakan deviriyor!
Başbakan eliyor!
Din İşleri Dairesi’ne müdür getiriyor, Dış Basın Birliği’nden başkan götürüyor.
Sendikaların gösteri hakkıyla ilgileniyor, her bakanlığa eş müşavir yaratıyor.

***

Üç gün gün önce bir grup gazeteci buluşmuştuk yine…
Yeni bir protokol ve kimi yeni yasal düzenlemeler var ya!..
Özgürlüklere dair yeni yasaklar…
O toplantıda duayen bir gazeteci büyüğümüz şunu söyledi:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin yerinde olsam, bundan utanırdım, bu yasa değişiklik önerisini hakaret kabul ederdim. Yabancı Devlet Yetkililerine başlığı altında, bir başka ülkenin yasasına, açık açık Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, devlet başkanı yazıyorlar. İngiliz sömürge döneminde kraliçeye hakaret suçu vardı. Sömürge dönemiydi. Kraliçe sömürgeciyi temsil ediyordu. Şimdi yasaya TC Devlet Başkanı’na hakaret diye madde ekliyorlar…”

***

“Fikirlerin ve zihinlerin mayın tarlası temizlenmelidir” sözlerini dinlerken, fikirlerin ve zihinlerin tarlasına mayın döşeyenler geliyor gözümün önüne…
Kahvemizi yudumluyoruz, mor salkımların gölgesinde, ara bölgede…
Bir kent, yarılmış ortasından…
Binlerce düş gibi…

 

hh-152.jpg


E-Fatura fırsatı

Akaryakıta yönelik sarsıcı zam sonrasında hayatlarımızı yeniden gözden geçirmemiz kaçınılmaz olacak.
Birlikte seyahat etme alışkanlıklarımızı kazanacağız örneğin, yeniden…
Ortaklaşmayı…
Toplu ulaşım talep edeceğiz.

***

İşletmemizde, e-faturaya geçmeyi konuştuk.
Öyle bir noktaya geldik ki, 200 liralık alacak için git, gel, fatura götür, çek al, günün sonunda 400 lira harcıyorsunuz.

E-Fatura ile banka üzerinden tahsilat dönemi hem tasarruf hem de ekonominin kayıt altına alınması için son derece önem kazanıyor.
Ama bu yönde bir bilinç yok.
Sanırım öncelikle ‘muhasebe’ aleminin bilgilenmesi, Maliye’nin de e-fatura teşvik için programlar geliştirmesi gerekiyor.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Ergüven’in rehberliği sayesinde, geçtiğimiz yıl “E-Fatura Tüzüğü”nün geçtiğini öğrendik.
Son dönemlerde kamuda yasa dışı iş yapan çoğu kişi ve kendi hesabına çalışan esnaf ya da işletmeciler, kredi kartıyla ödeme kabul etmiyor.
Vergi kaçırıyorlar!

E-Fatura hem akaryakıt giderlerini azaltmak hem de ekonomiyi kayıt altına almak için altın bir fırsat olabilir.



Davul, tokmak

Kıbrıs’ta ne zaman siyasi gerilim yaşansa o fotoğraf aklımıza düşer…
Birbirine azılı muhalif tarihi iki isim, karşılıklı dans ederler…

Elbette hoşgörünün göstergesidir bu!
Yine de gerçekler unutulamaz.
“Davul bizim boynumuzda tokmak başkasının elinde” sözleri aslında yarım asırlık acımızdır bizim…

Unutulmasın…
Pasaportuna el konan isimdir, Özker Özgür…

O dönem ‘sağ’ siyasette yer alanların en önemli farkı kapasite, donanım ve yeterlilik anlamında çok daha güçlü olmalarıydı.
Baskı, tahakküm ve irade yıkımı anlamında çok da bir fark yoktu sanırım…

 

davul-tokmak.jpg





 

Bu yazı toplam 2036 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar