“Filistinli ailem...”
Birgül Kılıç Yıldırım
Kıbrıslıtürklerin kanayan bir yarasıdır “Araplar’a Satılan Kızlar” meselesi...
1930’lu, 40’lı yıllarda, zor şartlarda yaşam mücadelesi veren Kıbrıslıtürkler, evlenme çağına gelen kızlarını, çaresizlikten, zengin Arap erkeklerine, yüksek miktarda başlık parası ile evlenmeleri için veriyorlardı...
Böylelikle o yıllarda pek çok Kıbrıslıtürk genç kız, anne baba ocağını terkedip, Arap diyarlarında, hiç bilmedikleri bir coğrafyada, bambaşka bir hayata adım atıyorlardı...
Bu yeni hayatlarında kimisi iyi bir adama denk geldiyse rahat bir hayat, kimisi de kötü huylu bir adama denk geldiyse ızdırap dolu bir hayat sürmüşlerdir...
BÜYÜK HALAM MÜRÜDE...
Araplara, gelin olarak satılan bu genc kızlardan biri de, benim büyük halam Mürüde’dir...
1935 yılında 13 liraya Filistinli bir adama verildiğini söylerdi annem hep...
Mürüde halam, Mustafa dedemin kızkardeşiydi ve Baf’ta yaşamaktaydılar...
Filistin’e gittikten sonra 1978 yılına kadar Mürüde halamdan hiçbir haber alamamıştı ailemiz..
1978 yılında Mürüde halam, hiç beklenmeyen bir anda dedemin evine gelmişti...
Mağusa’da ticaretle uğraşan ve Filistin’e mal götürüp getiren bir kadın ile irtibata geçmiş ve Kıbrıs’a gelip kardeşini bulmuştu...
Dedemin ona sarılıp kucaklaşmaları hala daha gözümün önündedir...
O ZAMANLAR BEŞ YAŞINDAYDIM...
Daha sonra Mürüde halamın iki oğlu, 1979’da dayıları olan Mustafa dedemi görmek için gelmişlerdi...
Ben o zamanlar 5 yaşındaydım... Hayal meyal o günleri hatırlıyorum...
Girne’de yemek yemiş, bol bol gezmiştik yeğenler ile...
Mürüde halam Kıbrıs’a iki kez geldi... İkinci gelişinden sonra, geri döndüğünde oğlularından birini trafik kazasında kaybetti ve bir daha Kıbrıs’a gelecek gücü bulamadı...
1979'da Birgül'ün yeğenlerinin ilk Kıbrıs ziyaretinde dedesinin kucağındaki Birgül 5 yaşındaydı...
FİLİSTİN’DE AİLEMİZ OLDUĞUNU BİLEREK YAŞADIK...
Mürüde halamın 5 oğlu olmuştu... Aradan yıllar geçti... Mürüde halam rahmetli oldu... Eşi Sabri enişte rahmetli oldu... Geçen bu yıllarda, Filistin’de bir ailemiz olduğunu bilerek yaşadık ancak hiçbir ilişkimiz olmadı, ta ki geçtiğimiz haftaya kadar...
Geçtiğimiz hafta Mürüde halamın iki torunu Kıbrıs’a geldi... Majid ve Hamdi... Büyük halamın oğullarından biri olan Aziz’in oğlu Majid ve diger bir oğlu olan Muhammed'in oğlu Hamdi...
Kıbrıs’a pek çok kez gelip giden yine Filistinli bir arkadaşları ile birlikte gelip, Kaymakamlığa giderek dedemin adını sorarak nerede olduğunu öğrenmek istemişler...
YEĞENLERİMİZ BİZE ULAŞIYOR...
Kaymakamlık’taki memurlar, dedemin adını sorguladıklarında, Yenicami’de, rahmetli dedemin o yıllarda yaşadığı evin adresine ulaşmışlar ve ellerinde, 1979’da babalarının çektiği fotoğraflarla kapıya dayanmışlar...
Kapıyı çalmışlar ancak şu an evde yaşayan Türkiyeli bir aile çıkmış karşılarına... (Evimiz Evkaf eviydi...)
Bunun üzerine tekrar Kaymakamlığa giderek, bu kez dedemin diğer kardeşinin adresini alarak yeniden aramaya koyulmuşlar ve ailemize ulaşmışlar...
Birgül Kılıç Yıldırım'ın Filistin'deki yeğenleri...
SAVAŞ ÇIKINCA GERİ GİTMEK ZORUNDA KALDILAR...
Ancak ne yazık ki Filistinli yeğenlerim ile zaman geçiremeden Kıbrıs’tan ayrıldılar... Daha doğrusu ayrılmak zorunda kaldılar... Filistin’de çıkan savaş sebebi ile apar topar geri gittiler...
Bu yazıyı yazarken, bir gözümüz de TV’de, haberleri izliyoruz...
İsrail aralıksız Gazze’yi bombalıyor...
Fotoğraflara bakıyorum...
Aziz yeğenim, eşi Fatima ve ailesi... Aziz yeğenimizin iki kızı, altı oğlu olmuş... Torunlarlıyla oturuyorlar...
Pırıl pırıl gülen yüzler bana bakıyor...
Kim bilir şu an nasıl bir ortamda ve ruh halindedirler.
İki adım ötemizde, çok kötü bir trajedi yaşanıyor... Barışın değerini ve önemini bizlere bir kez daha gösteriyor yaşanan bu son olaylar...Tanrı onları korusun...
BASINDAN GÜNCEL...
“İsrail-Gazze savaşı: İsrailli Arap toplumu ortada kaldı...”
Feras Kilani - BBC
Ata Abu Madighem'in telefonu susmak bilmiyor.
Gel gelelim çağrılar, onun sağlığını sıhhatini kontrol etmek için değil. Her biri ölüm tehdidi.
Bir adam, “Seni gördüğüm yerde öldüreceğim” diye bağırıyor.
Ata Abu Madighem, İsrail'deki bir Bedevi şehrinin belediye başkanı...
Madighem, İsrail’deki İslam inancına sahip 200 bin kişilik Bedevi toplumundan. Hamas’ın saldırılarında 16 kişiyi kabettiler.
Necef Çölü’ndeki Bedevilerin ana şehri Rahat’ın belediye başkanı olan Madighem, “Bu telefon çağrıları Batı Şeria’dan ve Gazze’den geliyor” diyor.
Birisi art niyetle telefon numarasını sosyal medyada paylaşmış.
Bazen hattın diğer ucundaki kişiyle mantıklı bir şekilde konuşmaya çalışıyor, bazen de derdini anlatmak için o da bağırıyor.
Madighem’in tüm bu çabaları Hamas savaşçılarını İsrailli yetkililere teslim etmekle suçlandığı gerekçesiyle nafile kalıyor.
“[Hamas savaşçılarının] Rahat'ta öldürüldüğünü söylüyorlar. Rahat'ta kimse [Hamas savaşçıları] öldürülmedi. Hepsi yalan" diyor.
Arap Bedevileri ile İsrail hükümeti arasındaki ilişki, Filistin toplumunda büyük bir gerilime neden oluyor. Bazı Arap Bedevileri, orduda ya da diğer güvenlik güçleri içerisinde görev alıyor. Bu da Filistinlileri bir hayli kızdırıyor. Bedeviler, İsrail devleti tarafından da ayrımcılığa uğradıklarını söylüyor.
Saldırının kurbanları
Necef Çölü’ndeki Rahat çevresinde yedi insan kayıp durumda.
Kayıp aileleri, bu insanların Hamas tarafından kaçırılıp Gazze’de esir edildiğine inanıyor. Kamuoyuna açıkça herhangi bir demeç vermiyorlar. Çünkü akrabalarının ya da aile fertlerinin öldürülmesinden korkuyorlar.
Dham AlZiadna, bazı cenazelerin ailelere teslim edilmesinde çaba sarf etmiş birisi.
Saldırıların özellikle Arap Bedevileri hedef almadığını söyleyen AlZiadna, Bedevilerin saldırının ortasında kaldığını söylüyor.
AlZiadna, “Dışarı çıkmak isteyen ve bunu yapan herkes, ne yaptığının bilincinde hareket ediyor” diyor.
26 yaşındaki Abdel Rahman AlZiadna, Gazze sınırına sadece 3 kilometre uzaklıkta yaptığı bir gezi sırasında Hamas tarafından öldürüldü.
Babası Atıf konuşamayacak kadar üzgün. Ölüm haberini amcası vermek zorunda kaldı.
Adem, kardeşi Atıf’a, “Başınız sağolsun” demiş.
Kardeşinin yıkıldığını söylüyor Adem:
“Bir insan böylesi bir anı nasıl atlatabilir?”
İsrail ordusunun eski kıdemli bir askeri Yair Golan, aileyle konuşmaya gitti.
Ancak Golan’ın başsağlığı ziyareti, İsrailli yetkililere yönelik öfkenin de merkezi haline geldi.
Bir adam, “Bu savaşta biz mahvolduk!” diye bağırdı ve şöyle devam etti:
“Ben bütün Bedeviler adına konuşuyorum. Hükümete ve bakanlıklara yazıklar olsun!”
Arap Bedeviler, topluluklarındaki ölümlerin Hamas’ın İsrail saldırısıyla ilgili haberlerde yeterince yer verilmediğini düşünüyor.
Tarihsel olarak da İsrailli yetkililer, Bedevi Araplara su ve elektrik bağlamamakla suçlanıyor. Hükümetse bu köylerin yasadışı olarak inşa edildiğini öne sürüyor.
Bu alanların dışında, topluluğun çoğu yoksul kasabalarda yaşıyor.
AlZiadna ailesiyle konuşan Golan, “Bu terör saldırısı Arapları da Bedevileri de Yahudileri de ayırmadı” diyor.
“Herkesi öldürdüler.”
Golan, Bedevilerin İsrailli yetkililere neden bu kadar öfkelendiği meselesinde ise ekonomilerinin daha fazla geliştirilmesi gerektiğini söylüyor ve “Ortak bir gelecek inşa etmeliyiz” diyor.
Ancak bu hayal, Hamas saldırısının ardından uzak görünüyor.
Bir Bedevi, hem Filistinlilerden hem de İsrailli Yahudilerden duyduğu korku nedeniyle sokakta yürümeye çekindiğini söylüyor.
İsrail hükümeti, saldırıdan bu yana, Hamas'ın, İsrailliler ve Bedeviler için ortak bir düşman olduğu fikrini yaymaya çalışıyor.
Ancak Bedeviler, iki taraf arasında sıkıştıklarını hissediyor.
(BBC – Feras KİLANİ – 13.10.2023)