1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Filistinli masum çocukların katledilmesi bizi ne kadar üzüyor?
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Filistinli masum çocukların katledilmesi bizi ne kadar üzüyor?

A+A-

Hatırlayalım, geçen sene Ekim ayı başlarında “Hamas saldırdı” denmiş ve daha ilk ay içerisinde 3 bin Filistinli öldürülmüştü…

-*-*-

Şu anda öldürülen Filistinli sayısı 35 bini buldu…
Bunların çocuk, kadın ve yaşlı olanları en az 30 bin…

-*-*-

Batı’nın en önemli değerlerinden “insan hakları” Filistin’de işlemiyor mu?
Tamam, yürüyüşler yapılıyor, Amerikan üniversitelerinde protestolar gerçekleştiriliyor falan da İsrail öldürmeye devam ediyor!

-*-*-

İnsanlık?
İnsan hakları?
Bunları Batı öğretiyor bize değil mi?
Ama aynı Batı, İsrail’i bazen cılız bir şekilde “kınayarak”, sadece seyrediyor!

-*-*-

Sadece Batı mı?
Ersin Tatar’ın “qardaşı” İlham Aliyev liderliğindeki Azerbaycan’a ne demeli?

-*-*-

Azerbaycan, İsrail’in akaryakıt ihtiyacının en az yüzde 40’ını karşılıyor… 
Azerbaycan ve İsrail, Azerbaycan'ın Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanmasının ardından 1992 yılında diplomatik ilişkilere başladı…

-*-*-

Azerbaycan, İsrail'in önemli bir petrol tedarikçisidir ve iki ülke arasındaki ticari ilişkiler gelişmektedir.
Ülkeler güvenlik konularında işbirliği yapmış, İsrail – Ermenistan ile çatışmalar sırasında Azerbaycan'a askeri destek sağlamıştır.

-*-*-

Azerbaycan, Dağ Yahudileri ve Aşkenazi Yahudileri de dahil olmak üzere önemli bir Yahudi topluluğuna ev sahipliği yapmaktadır.

-*-*-

Şubat 2024'te Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ile görüşerek bölgesel çatışmaların ortasında ikili ilişkileri yeniden teyit etti. Ayrıca Azerbaycan, İsrail'deki ilk büyükelçiliğini açmaya hazırlanıyor ve stratejik ortaklıklarını daha da güçlendiriyor.

-*-*-

Azerbaycan ve İsrail, özellikle petrol ve doğalgaz alanlarında olmak üzere birçok özel enerji projesinde işbirliği yapıyor… 

-*-*-

Bizi en çok ilgilendiren mi?
Her iki ülke de, dünyanın en büyük derin deniz doğal gaz yataklarından biri olan Leviathan sahası yakınındaki sulara odaklanarak Doğu Akdeniz'de yeni doğal gaz rezervlerinin araştırılması ve geliştirilmesiyle ilgilenmektedir… 

-*-*-

“Ersin Tatar qardaşımdır, ŞKTC de Türk Devletleri Teşkilatı’nın gözlemcisidir, asil üye yapacağız” demekle olmaz bu işler!

-*-*-

Ben olsam ne mi yapardım?
Çocuk katili Netanyahu’nun en yakın dostuna selam bile vermezdim; yalan vaatlere de asla inanmazdım…
Da ben kimim ki o da ayrı bir mesele!

-*-*-

Azerbaycan, KKTC’de Büyükelçilik açacakmış!
Hayırlısı efendim, hayırlısı!
İsrail de açsın bence!
Yakışır!
İki yüzlülüğümüze çok yakışır!


Turizm ve Bilimum Diğer Bakanlıklar 
Bakanı Fikri Ataoğlu’nun dikkatine!

Rum basınından bir haber…
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Ayia Napa bölgesi ya da beldesinde ilginç bir “tören” düzenlendi!
Bu törende, Belediye Başkanı, İsviçre ve İskoçya'dan dört düzenli ziyaretçiye teşekkür plaketleri sundu…

-*-*-

Neden?
Çünkü, İsviçre'den Jürg ve Irene Stucki çifti, tam 68’inci kez Kıbrıs’a tatile gelmişti…
Ve İskoçya’dan Dylan Togneri ile Frank Dingwall’ın da bölgede 40’ıncı tatilleriydi!

-*-*-

Jürg ve Irene bayağı yaşlarını almış iki insan…
Irene, tekerlekli sandalyede…

-*-*-

Ayia Napa Belediyesi, dört düzenli ziyaretçiye “Turizm elçisi” unvanı verdi…
Belediye Kültür Sorumlusu da dedi ki; "Ayia Napa’ya olan özel tercihiniz belediyemiz için büyük bir onurdur ve şehrimize duyduğunuz büyük sevginin karşılığında sizleri Ayia Napa sakinleri olarak kabul ediyoruz” dedi!

-*-*-

Sayın Fikri Ataoğlu…
Biz de yapalım benzerini…
Mafyadır, kumarcıdır, kerhanecidir fark etmez; bulalım bir siyah ceketli – beyaz gömlekli abi; ihalelerden arta kalan zamanda abiye “31’inci geliş” nedeniyle plaketimizi verelim!

-*-*-

Sahi, 1974’teki savaşı kazanmıştık değil mi?
Peki turizm?
Neden her yerde, her şeyde olduğu gibi, turizmde de sıfırız?
Ya da neden sıfırlanmışız?

-*-*-

Ambargolar mı?
Niye kaldırmıyorsunuz ki!
Sizi tutan mı var?

-*-*-

KKTC’nin ilanı ambargo sebebidir!
Çözümsüzlükte ısrar ambargo sebebidir!
Ve bütün bunlar, “yenilginizdir”…

-*-*-

Ve sizin bilerek, isteyerek, bilmeden, istemeden ama hep birlikte “yiyerek” sürdürdüğü statüko; “savaşı kaybettiğimizin” açık ispatıdır!

-*-*-

Bizim neden bir tek Jürg ya da bir tek Irene’miz yok?


Biz seçmezsek başkaları bizim yerimize seçecek!

Cebinde Kıbrıs Cumhuriyeti Vatandaşlığı, “sakın oy kullanmayın bizim ayrı devletimiz var” diyen tüm iki yüzlülerin inadına; lütfen bugün sandığa gidelim!

-*-*-

Dokuz geçiş noktasında, bizi sandıklara taşıyacak otobüs – minibus seferleri olacak…
Sıcağa ragmen, aldırış etmeyelim; yürüyelim, bisikletle geçelim, kendi arabamızla gidelim…
Ama mutlaka geçelim, oyumuzu kullanalım…

-*-*-

Bu seçim, “iki devletli” veya “federal çözüm” ya da “üniter devlet” gibi formüllerle alakalı bir seçim değildir!
Bu seçim, hangi partinin veya hangi adayın kazanacağının belirlenmesiyle elbette alakalıdır ve bizi kesinlikle bu açıdan da ilgilendirir…

-*-*-

Ama asıl önemli olan, “Avrupalı” kalmayı başarmak; toplumsal varlığımızı kanıtlamak; tükenmemektir…

-*-*-

Ve bilmeliyiz ki, biz seçmezsek başkaları bizim yerimize seçecek…


Elektriksiz fakirler!

Genelde “enerji üretimi”, özelde “elektrik üretimi”, fakir veya zengin olmanın en önemli göstergeleri arasındadır…
Fakirseniz enerjiniz yeterli değildir, zenginseniz yeterlidir…
Çok basit bir kapitalist değerlendirmedir bu…

-*-*-

KKTC gibi yoksul, propagandayla beslenen, cahil, geri bıraktırılmış sömürge ülkelerinde elektrik üretimi önemli zorluklarla karşı karşıyadır. wesley-tingey-ticaly6ufbe-unsplash.jpg

-*-*-

Kıbrıs Cumhuriyeti ile KKTC’yi kıyaslarsak; bizim tarafta kişi başına elektrik üretiminin ne kadar olduğunu bilmediğimizden, sağlıklı bir sonuca varamayız ki bu da ayrı bir “ilkellik” göstergesidir!
Kıbrıs Cumhuriyeti, kesintisi çok büyük arıza veya kazalara bağlı olarak yaşanan bir devlettir…

-*-*-

Fakir ülkelerin en önemli “pozisyonu”,  nüfusun büyük bir kısmının modern enerjiye – örneğin yeşil enerjiye - erişimden yoksun olmasıdır…  
Enerji sıkıntısı, ekonomik büyüme ve refah artışının önünde büyük bir kısıtlamadır.

-*-*-

Türkiye’den kablo ile elektrik gelir mi?
Bilemiyorum!
O kadar çok yalan söyleniyor, o kadar çok propaganda yapılıyor ki; içimden, “imkansız” demekten başka bir şey gelmiyor!

-*-*-

Açık olan tek gerçek vardır; 1974 sonrası Kıbrıs’ın Kuzey coğrafyasında oluşturulan “rejim” ya da kurulduğu iddia edilen “sahte devlet”, sürdürülebilir kalkınma ve enerji yoksulluğu içindedir… 

-*-*-

Evinde dev gibi jeneratörü bulunan azınlık dışında, binlerce hatta belki de on binlerce (tam olarak bilmiyoruz) kişinin yaşam kalitesi yerlerde sürünmektedir…

Bu yazı toplam 1479 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar