1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. FİNLANDİYA EĞİTİM SİSTEMİ: ALTERNATİF OLAN NEDİR?
FİNLANDİYA EĞİTİM SİSTEMİ: ALTERNATİF OLAN NEDİR?

FİNLANDİYA EĞİTİM SİSTEMİ: ALTERNATİF OLAN NEDİR?

FİNLANDİYA EĞİTİM SİSTEMİ: ALTERNATİF OLAN NEDİR?

A+A-


Eleştirel Bir Değerlendirme (3)*

Hasan Özder
[email protected]

TIMSS ve PISA Sınavlarına İlişkin Yorum
Finlandiya Eğitim Sisteminde (FES) yapılan eğitim reformu doğrultusunda birçok boyutlarda değişikliklere gidilmiştir. Tüm bu değişikliklerin etkili olup olmadığı ise TIMSS ve PISA sınavlarındaki öğrenci başarısı ile ilişkilendirilmektedir. Oysa bu tür sınavların eğitim sistemlerinin başarısını ölçmek için uygun sınavlar olup olmadığı ve aynı zamanda bu sınavların neyi ölçtüğü tartışılan bir konudur. Sınavları destekleyenler olduğu gibi eleştirenler de vardır. Birçok eğitimci, eğitim sisteminin başarısının uluslararası sınavlarla değerlendirilmesine karşı çıkmaktadır (Adams, 2003; Bautier ve Rayon, 2007; Štrajn, 2014). Uluslararası sınavlara endeksli bir eğitim sisteminde yapılan öğretim de elbette bu sınavlardaki başarıyı arttırmak için olacaktır. Sınıf içinde öğretmen bu kaygı ile ders işleyecektir. Oysaki, eğitim programlarının ülke gerçeklerine dayalı olması gerekir. Ancak başarı dıştan dayatılan sınavlardaki performans olunca okullarda çocuklara öğretilenler ülke gerçeklerinden belki de çok uzakta uluslararası sınavlarda gerekli olan bilgilerdir. Bu da eğitim yoluyla yabancılaşmayı sağlamaktadır. Zaten, neoliberal eğitim politikalarına göre, öğrencilerin ihtiyaçlarından çok öğrencilerin performansları ve bu bağlamda okulun öğrenci için yaptıkları değil de öğrencinin okul için yaptıkları önemlidir (Apple, 2004). Yerel programların uygulanması ve farklı kültürlerdeki bireylerin bu tip sınavlarla karşılaştırılmaması önemlidir. Öğrencilerin kendi ülke kültürlerini kavramaları ve kendi çevresinde olup bitenleri öğrenmesi onun en temel ihtiyacı olarak görülmelidir. Okulda ve sınıfta geçirilen süre ve buna bağlı olarak yapılan öğretim bu ihtiyacın karşılanmasına yönelik olmalıdır. Her ülke kendi ülke ihtiyaçlarına göre eğitim sistemlerini düzenlemekte iken ülkelerin eğitim sistemlerini benzer görmek, bu bağlamda benzeşmelerini sağlamak, globalleşen dünyanın bir ilkesi olarak ele alınabilir. Unutmamak gerekir ki, neoliberalizmde her şey satılıktır ya da kâr uğruna talan edilebilir (Giroux, 2007: 15). Neoliberal ekonomik gelişmeler doğrultusunda eğitimi de globalleştirmek en büyük sakıncadır. Bu açıklamalardan da anlaşılmaktadır ki, gerçekte, PISA sınavının gizli amacı neoliberal politikalarını eğitimin değerlendirme sistemine yerleştirmektir (Uljens, 2007). Bu tip uluslararası sınavlar ülkeler arasında yarışı ve buna bağlı olarak ülkelerin birbirlerini karşılaştırmalarını sağlamaya çalışmaktadırlar (Uljens, 2007). Sonuç olarak da eğitim sistemleri acil reformlarla yeniden düzenlenmektedir. Bu reformlar gerçekleştirildiği zaman amaç,  ülke kültürüne,  yapısına,  şartlarına uygun bir eğitimden ziyade dünya ekonomisi içinde yer edinebilecek bir yapı oluşturmaktır. Kaçınılmaz olarak da eğitim daha insani, yaşamın aracı değil;  parasal olanın aracı haline gelmektedir (Çelebi vd, 2014: s, 42). Bir Finli öğretmen ise, konuya şu şekilde yaklaşıyor: “Biz haftada dört saat matematik yapıyoruz. Bu seviye için bu kadarı yeterli diye düşünüyoruz. Şimdi duyuyorum ki haftada 8-10 saat matematik çalışanlar varmış.  Tabii ki ne kadar çok çalışırsan o kadar yüksek notlar alırsın.”(Saatçıoğlu, 2015). Nitekim, Finlandiya’nın uluslararası sınavlardaki başarısı politikacılar tarafından kullanılmakta ve öğrencilerin bu başarılarının devamı için çaba harcamaktadırlar (Rautalin and Alasuutari, 2009).

Uluslararası sınav temel ölçüt alındığına göre öğrencilerin bu sınavlarda daha başarılı olması ve aynı zamanda diğer ülkelerin öğrencilerinden de başarılı olması gerekir. Ülke liderleri kendi eğitim sistemlerini bu sınavlardaki başarıya göre değerlendirdiklerinden dolayı, eğitimin niteliğini de ülke gerçeklerine göre değil de, bu sınavların ölçtüğü becerilere göre ayarlamaktadırlar.

Burada ortaya çıkan önemli bir yorum da şudur: TIMSS ve PISA sınavlarında sorulan sorular belki de Finlandiya ve bu sınavlarda başarı gösteren diğer ülke kültürlerine uygun iken başarısız olan ülke kültürlerine ve buna bağlı olarak programlarına uygun olmayabilir. TIMSS-1999’un geometri sorularını inceleyen Olkun ve Aydoğdu (2003) Türkiye’nin bu sınavda ortalamanın altında kalmasının nedenini, Türkiye’de geometri konularının programda sonlarda olması ve yetişmeyişi şeklinde açıklanmıştır. Diğer bir konu ise uygulanan sınavların eşdeğerliğinin ülkeler arasında değişmesidir. Arım ve Erçıkan (2014)’ın araştırma bulgularına göre, TIMSS-1999’da yer alan matematik testindeki maddelerin yaklaşık %23’ünün Amerika’daki ve Türkiye’deki öğrenciler arasında farklı işlediği belirlenmiştir. Diğer yandan faktör analizi sonuçları testlerin yapıları arasında da farklılık olduğunu göstermiştir. Finlandiya’nın başarı olarak gördüğü ve sistemini övdüğü bu sınavlardaki düşüşü önemlidir. Bu durum şöyle yorumlanabilir: FES aynı yerde kalmasına rağmen diğer ülke sistemlerinin başarısından dolayı düşüş içinde olmuştur. Bu da sistemin başarısının düştüğü anlamına gelmez. Kendi ülke şartlarında uygun bir eğitim sistemi ile başarılı olan Finlandiya uluslararası sınavlarla kendini değerlendirmesi başarılı olmasına rağmen başarısız durumuna düşebilir.

Sonuncu ve en önemli olarak şu söylenebilir: Süregelen küresel sınav döngüsüyle yeni PISA rejimi, kaçınılmaz olarak daha fazla ve daha uzun süre çoktan seçmeli sınavlara, dışarıdan dayatılmış her yönüyle planlanmış derslere ve öğretmenler için daha az özerkliğe neden olarak, çocuklarımıza zarar verip, sınıflarımızı zayıflatmaktadır. Böylece PISA okullarda zaten yüksek olan, öğrencilerin ve öğretmenlerin iyi olma hallerini tehlikeye sokan stres seviyesini, daha da yukarılara çekmiştir (Paul, 2014). Nitekim TC MEB Nabi Avcı “PISA 2012 araştırması ulusal nihai rapor”unun sunuş kısmında “PISA ile ülkelerin eğitim sisteminin mevcut durumu tespit edilmekte ve diğer ülkelerin eğitim sistemleriyle karşılaştırmalar yapılmaktadır”  diyerek TC Eğitim Sisteminin başarısının belirlenmesini bu sınava endekslemektedir. Avcı “Ülkemizin puanları her üç alanda da düzenli olarak artmakta olup OECD ortalamasına yaklaşmıştır” ifadesi ile de kendi Bakanlığı dönemini başarılı göstermeye çalışmaktadır (Anıl, Özkan ve Demir, 2015, s. 1). Bu durumda Bakanlığın sürekli öğretmenler üzerinde ve öğretmenlerin de öğrenciler üzerinde bu tip sınavlarda başarılı olma baskısı sistem içerinde gereksiz bir kaygıya neden olacaktır.

Finlandiya’da son zamanlarda öne çıkan önemli konulardan biri de gençlerin uyuşturucu ve alkol bağımlısı olmasıdır. Boş zamanlarını ise çoğunlukla internet, elektronik oyunlar ve televizyon başında geçirdikleri söylenebilir (Aho, Pitkänen, & Sahlberg, 2006). Okulların bu bağlamda önemli bir görevinin de öğrencilerin boş zamanlarını değerlendirme becerilerini kazandırma yönüne doğru gitmesi anlamlıdır.

Sonuç

Finlandiya’nın ülke olarak eğitime büyük önem verdiği ve bu bağlamda birçok reformlar yaptığı söylenebilir. Eğitim yönetiminin yerel otoritelere verilmesi, okul ve sınıf ortamlarının ev gibi düzenlenmesi, öğretime harcanan zamanın ve ev ödevlerinin azaltılması, okul programlarının esnek olması, öğretmenlik mesleğinin statüsünün yükseltilmesi, öğretmenlere yönelik hizmet öncesi ve hizmet içi programların kalitesinin yükseltilmesi, ailelerin ve öğretmen sendikalarının eğitimde aktif katılımının sağlanması eğitim alanında yapılan reformların en temel özelliklerini oluşturmaktadır. Öğretmenlik mesleğinin statüsünün yükseltilmesi, öğretmene duyulan güven, öğretmen yetiştirme sisteminin nitelikli olması, okul programlarının esnek olması, okul ve sınıf ortamlarının ev gibi düzenlenmesi FES’in en güçlü boyutunu oluşturmaktadır. Ayrıca, ailelerin ve sendikaların eğitimde alınan kararlarda söz sahibi olması FES’in demokratik yapısının bir göstergesidir, denilebilir.

Burada ortaya çıkan en önemli soru şudur: PISA ve TIMSS gibi uluslararası sınavlarda Finli öğrencilerin gösterdikleri başarılar bu yapılan reformlar sayesinde mi ortaya çıktı? Aynı zamanda, bu başarı FES’in etkililiğinin ölçülmesi için uygun bir ölçüt mü? Diğer bir soru ise neden Finlandiya üniversiteleri çeşitli kuruluşların (ör: Times Higher Education Ranking) yaptığı sıralamaya girmemektedir? Bu kadar başarılı bir eğitim sisteminin yükseköğretim kademesinin bu kadar düşük olması da düşündürücüdür (Melin vd, 2015, s: 33). Diğer yandan,  son zamanlarda birçok yazarın da dile getirdiği gibi, hızlı bir göçün olması ve nüfus yapısının değişmesi ve özellikle son zamanlarda Finlandiya’da göçmen karşıtı Gerçek Finlilerin artması (Çayır, 2012; s: 9) eğitimin de büyük bir sorunu olacaktır. Bu nedenle FES’in çok kültürlü eğitim programlarına yönelmesi ve bu doğrultuda öğretmen yetiştirmesi kaçınılmazdır. Diğer bir konu ise gençlerin alkol, uyuşturucu ve Internet bağımlısı olmalarıdır. Bu da göstermektedir ki eğitim sisteminde birçok reformların gerçekleştirilmesi bu gibi sorunların giderilmesini sağlamamıştır.


*Bitti. Ayrıca, bu yazı, Alternatif Eğitim dergisinde yayımlanmıştır.


Kaynaklar
Adams, R. J. (2003). Response to ‘Cautions on OECD’s recent educational survey (PISA)’.
Oxford Review of Education, 29(3), 377–389.
Aho, E., Pitkänen, K. & Sahlberg,, E., Pitkänen, K. & Sahlberg, P. (2006). Policy development and reform principles of basic and secondary education in Finland since 1968. Washington, D.C.: World Bank.
Anıl, D., Özkan, Ö.Y. ve Demir, E. (2015). PISA 2012 Araştırması ulusal nihai rapor, Ankara: Milli Eğitim Balanlığı.
Apple (2004). Neoliberalizm ve eğitim politikaları üzerine eleştirel yazılar, (Çev: Fatma Gök vd.). Ankara: Eğitim Sen Yayınları.
Arım, G. R. ve Erçıkan, K. (2014). Comparability between the American and Turkish versions of the TIMSS mathematics test results, Education and Science , 39(172), 33-48.
Bautier, E., & Rayon, P. (2007). What PISA really evaluates: literacy or students’ universes
of reference? Journal of Educational Change, 8(4), 359–364.
Çayır, K. (2012). Gruplararası İlişkiler Bağlamında Ayrımcılık, (Derleyenler: Kenan Çayır ve Müge A. Ceyhan). Ayrımcılık: Çok boyutlu yaklaşımlar. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. No: 393.
Çelebi, N., Güner, H., Taşçı Kaya, G. ve Korumaz, M. (2014). Neoliberal eğitim politikaları ve eğitimde fırsat eşitliği bağlamında uluslararası sınavların (PISA, TIMSS ve PIRLS) analizi, Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi, 3(3), 33-75.
Giroux, A. H. (2007). (Çev:Barış Baysal). Eleştirel pedagoji ve neoliberalizm. İstanbul: Kalkedon Yayıncılık.
Melin, G., ve diğerleri. (2015). Towards a future proof system for higher education and research in Finland, Publications of the Ministry on Education and Culture.
Olkun, S. ve Aydoğdu, T. (2003). Üçüncü uluslararası matematik ve fen araştırması (TIMMS) nedir? neyi sorgular? Örnek geometri ve etkinlikler. İlköğretim-online, 2 (1), 28-35.
Paul, A. (2014).  OECD and Pisa tests are damaging education worldwide-academics. Erişim tarihi: 20 Kasım 2105, http://www.theguardian.com/education/2014/may/06/oecd-pisa-tests-damaging-education-academics?CMP=twt_gu
Rautalin, M. and Alasuutari, P. (2009). The uses of the national PISA results by Finnish officials in central government, Journal of Education Policy, 24(5), 539–556.
Saatçıoğlu, H. (2015). Fin Eğitim Sistemi Düşüşte mi?. Erişim tarihi: 29 Ekim 2015, http://www.egitimpedia.com/finlandiyanin-pisa-notu-neden-dustu/
Štrajn, D. (2014 ) The PISA Syndrome: Can we Imagine Education without Comparative Testing? In M. Štraus (Ed). Šolsko polje: Evidence from the PISA Studyon Educational Quality in Slovenia and Other Countries (pp. 13-27). Revija za teorijo in raziskave vzgoje in izobraževanja, Letnik XXV, Slovenia
Uljens, M. (2007) The hidden curriculum of PISA- the promotion of neo-liberal policy by educational assessment, (Stefan T. Hopmann and al.) (Eds.): PISA zufolge PISA. PISA According to PISA (Wien: LIT-Verlag).

Bu haber toplam 6811 defa okunmuştur
Gaile 394. Sayısı

Gaile 394. Sayısı