1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. Fortuna Her Zaman Erdoğan’dan Yana Değildir!
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

Fortuna Her Zaman Erdoğan’dan Yana Değildir!

A+A-

‘Fortuna’ Latincede talih, şans anlamına gelir. Kadim Yunan’da ise bu sözcüğün karşılığı ‘Tihe’dir. ‘Tihe’ şans tanrıçasıdır. Klasik Roma mitolojisinde de Fortuna talih tanrıçası sayılırdı ve iyi veya kötü talih anlamını taşırdı.

Makyavelli ünlü eseri Prens’i yazarken, Fortuna (Talih) sözcüğüne özel bir anlam atfetmişti. Prens’in başarılı veya başarısız olmasını belirleyenin büyük oranda Fortuna’nın, yani şansın olduğuna inanırdı.

Makyavelli bu sözcüğü, insanların kontrolünde olmayan dışsal koşullarla zamanın ruhu anlamında kullanırdı. Prens’in başarısında veya başarısızlığında koşullarla zamanın ruhunun önemli bir rol oynadığına inanırdı. Liderin başarılı olması için, şansının da yaver gitmesi gerektiğini söylerdi.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kurulduğunda, Fortuna, Recep Tayyip Erdoğan’dan yanaydı.

Hem iç ve dış koşullar lehine işliyordu, hem de zamanın ruhu…

İçeride dağılan bir merkez sağ siyaset, başarısız bir hükümet ve müdahaleleriyle bıktıran bir ordu vardı. Dışarıda ise, biraz da 11 Eylül’ün yarattığı bir ortam sebebiyle, ‘Radikal İslam’a karşı ‘Ilımlı İslam’ geçer akçe sayılırdı. Böyle bir ortamda Türk-İslam- Sentezi baskın ideoloji oldu.

Bütün bunlar, AKP’nin iktidar yürüyüşünde başarılı olmasını kolaylaştırdı.

Makyavelli, Prens’in başarılarını sadece Fortuna’ya bağlamaz. Virtu, yani erdemin de önemli bir etken olduğunu söylerdi.

Makyavelli’de erdem sözcüğü iyilik ve erdemli davranıştan çok, bir insanın önüne koyduğu hedeflere ulaşma yeteneği anlamında kullanılır ve başarılı bir Prens’in veya liderin en önemli özelliklerinden sayılır.

Recep Tayyip Erdoğan’ın bu anlamda başarılı olduğunu kimse inkâr edemez. Önüne koyduğu hedeflere ulaşmayı büyük bir ustalıkla başardı ve Kemalist düzeni yapı-bozumuna uğrattı.

Fakat Erdoğan, Makyavelli’nin Prens’in başarılı olmasında önemli saydığı bir noktayı gözden kaçırmışa benziyor: Değişen koşullara ve zamanın değişen ruhuna ayak uydurmak...

Bunu başaramayan liderler kaybetmeye mahkumdur...

Başka türlü söylersek, Fortuna, koşullara ayak uyduramayan liderin karşısına “kötü talih” olarak çıkar.

Erdoğan’ın da galiba en büyük sorunu budur...

Türkiye, AKP’nin ve AKP ile birlikte mağdur dindarların iktidara geldiği ilk günlerde değildir. Yirmi yılı aşkın bir süredir iktidarda bulunan AKP döneminde çok şey değişmiştir.

Şimdi önemli olan, oluşan yeni koşulların ve Türkiye açısından zamanın değişen ruhunun gereklerini yerine getirmek, ulaşılması mümkün hedeflere yönelmektir.

Yani, Virtu ile Fortuna arasında denge kurmaktır...

Bu iki kavramın yanına üçüncü bir kavram eklemeliyiz: Sofrosini...

Türkçede buna, tam olarak aynı anlama gelmese de, Sağduyu diyebiliriz...

 Eski Yunan’da başarılı siyaset insanlarında aranan en önemli erdemlerin biridir Sofrosini. Gerçekleri görebilmek anlamında sağduyulu olmak ve kendini frenleyebilmek anlamında nefsini kontrol etmek için kullanılır.

Sofrosini sözcüğünden Ekso-frenos ve Şizo-frenos kelimeleri türetilmiştir.

Ekso-frenos, öfkeye kapılıp benliğini kontrol edemeyen kişiye denir. Kadim Yunan’da bu özellik bir siyasetçi için tam bir felaket anlamına gelir.

Ekrem İmamoğlu’na yapılanlar, Fortuna ve Virtu arasında var olması gereken dengenin bozulduğunu, ayrıca, Sofrosi’nin ortadan kalktığını gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, değişen koşulları ve gerçekleri doğru değerlendirmediği gibi, öfkesini de kontrol edemiyor.

Hem Fortuna aleyhine dönüyor, hem de Virtu yeteneğini kaybetmişe benziyor...  

Umarım, duvara toslayana kadar dere tepe düz gitmez ve gerçeklik duygusunu yeniden kazanıp frene basar ve öfkesini dizginler.

Türkiye’nin hayrına olan budur...

Bu yazı toplam 1767 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar