Free wheel hükümet
“Memleket nasıl?” diye sordum.
“Free Wheel” dedi.
Yani?
Yani vites boşta…
Fren yok.
Araç yokuş aşağı gidiyor.
İşin garip tarafı direksiyonda da biri yok!
‘Tumba’ oldu olacak.
“İşte bizim memleketin hali böyle. Tıpkı Ciklos’tan aşağı free Wheel gidecek ağır vasıtalar gibi” dedi.
Başka bir söz demedi.
* * *
Kemal Dürüst hatırlamaz belki.
Sorup öğrenmez de tabii…
Ne lüzumu var ki?
‘Ölen ölür’ nasılsa…
Kalan ‘sağlar’ yetmez mi?
Yeter de artar tabii…
Yetmezse de Kutlu Evren’e söyler, yeni vatandaş yapar.
Ciklos’tan aşağı kim gidecek, hangi otomobile ‘piyango’ vuracak, yüklü taşıtlar hangi yayayı ezecek, hangi eve ya da işyerine girecek, bunlar umurunda değil.
O yüzden Girne’ye ‘free zone’ yaptı.
Ama hatırlamaz herhalde.
Bilmez.
Kaç kamyon ‘free wheel’ Girne’nin içine girdi.
Ramadan Cemil Meydanı’nı dağıttı.
Dükkanlara girdi.
İnsanları ezdi.
Frenler patlayınca ‘free’ kalıyor çünkü ‘wheel’ler.
* * *
Henüz 2 ay önce dağ yolunda yaşanan feci kazanın travması üzerindeyken bu toplumun, hangi akıl Ciklos’tan Girne’ye girişlerde yüklü vasıtalara, tırlara, iş araçlarına izin verir?
Umarım hiçbir yüklü aracın freni patlamaz ve başka canlar gitmez, ama belli ki hükümetin freni koptu.
Gerçekten de kimin ne yaptığı belli değil.
Başbakan arada “ida” demese, nerede olduğu belli değil.
Dışişleri Bakanı Cumhurbaşkanı’nın her söylediğine laf yetiştirme derdinde…
Eğitim Bakanı mevcut okulları kapatmaya kalkıyor.
Maliye Bakanı başka alem… Bir “para çok, bütçe dolu” diye övünüyor, ertesi gün “Şubat’ı zor çıkarırız” diye demeç veriyor.
Çalışma Bakanı “Denetim yaparsak bütün inşaatlar durur” diye bir cümle kurabiliyor.
Bayındırlık Bakanı ise akıllara zarar bir genelge ile Girne-Lefkoşa anayolunu adeta ‘ölüm yolu’ yapıyor!
* * *
“Anladın mı şimdi?” dedi.
“Anladım” dedim.
Hükümet ‘free wheel’ gidiyor.
Dümende kimse yok…
Vites boşta…
El freni aşağıda…
Frenler de tutmuyor.
Memleket ‘tumba’ gitmek üzere…
Biz de içinde…