Freedom House: Kuzey Kıbrıs 'özgür'
Merkezi Washington D.C.’de bulunan sivil toplum örgütü Freedom House (Özgürlük Evi), 2012 yılı raporunu açıkladı. Örgüt kendisini, “Dünya çapında özgürlüklerin yayılmasına adayan bağımsız bir gözlemci örgüt” olarak tanımlıyor.
Ülkelere
Merkezi Washington D.C.’de bulunan sivil toplum örgütü Freedom House (Özgürlük Evi), 2012 yılı raporunu açıkladı. Örgüt kendisini, “Dünya çapında özgürlüklerin yayılmasına adayan bağımsız bir gözlemci örgüt” olarak tanımlıyor.
Ülkelere, sahip olduğu özgürlük düzeyine göre 1 ile 7 arasında bir puan veriliyor. 1-2 puan alanlar özgür, 3-4-5 puan alanlar yarı özgür, 6-7 puan alanlar da özgür değil şeklinde nitelendiriliyor. İki kategoride toplam 25 soruluk bir değerlendirme ölçeği kullanılıyor. Siyasal haklar kategorisinde özgür ve adil seçimlerin yapılıp yapılmadığı, partilere izin verilip verilmediği, siyasal tercihlerin baskı altında kalıp kalmadığı, azınlıkların siyasal hakları olup olmadığı, hükümetlerin topluma hesap verebilir olup olmadığı gibi önemli sorular yer alıyor. Özgürlükler kategorisinde de özgür ve bağımsız medyanın varlığı, ifade özgürlüğü, akademik özgürlük, toplanma ve gösteri yapma özgürlüğü, bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü, fırsat eşitliği, cinsiyet eşitliği gibi alanlara bakılıyor.
2012 Raporunda Kuzey Kıbrıs, “disputed territories” (ihtilâflı bölgeler) listesinde yer almış ve hem siyasal haklar hem de özgürlükler açısından 2 puanla değerlendirilmiş. Bu puanlarla Kuzey Kıbrıs “özgür” olarak ifade edilmiş. Tablo dışında, raporda Kuzey Kıbrıs’la ilgili bir değerlendirme bulunmuyor. İhtilâflı bölgeler listesinde Kuzey Kıbrıs dışında Gazze, Keşmir, Dağlık Karabağ, Tibet, Batı Şeria gibi bölgeler yer alıyor. Bu sınıflandırma kuşkusuz tartışmalı. Filistin adından söz edilmiyor. Taywan bağımsız ülkeler listesinde ama Kuzey Kıbrıs değil. Oysa Birleşmiş Milletler üyeliği ve uluslararası tanınma açısından ikisinin durumu benziyor.
RAPORDA TÜRKİYE’YE AĞIR ELEŞTİRİ, LİBYA’YA VE MISIR’A ÖVGÜ
Türkiye’nin siyasal haklar puanı 3, özgürlükler puanı 3’ten 4’e düşürülmüş. Bu puanlarla yarı özgür kategorisinde yer alıyor. Raporda özellikle şu ifadeler dikkat çekiyor: “Son dönemlerde Erdoğan hükümeti, devleti hedef aldığı iddia edilen bir dizi komployla ilişkili olarak yüzlerce gazeteciyi, akademisyeni ve muhalif parti yetkilisini hapse attı. Türkiye şu anda cezaevindeki gazeteci sayısı bakımından dünyada lider konumunda ve demokrasi savunucuları hem basın özgürlüğü hem de hukukun egemenliği konusunda derin kaygı içindeler.”
Raporda, bir önceki yıl “özgür değil” olarak nitelenen Libya ve Mısır gibi ülkelerin “yarı özgür” statüsüne yükseltildikleri ifade ediliyor ve bu ülkelerdeki demokrasiye geçiş çabalarından övgüyle söz ediliyor.
DÜNYA NÜFUSUNUN YARIDAN AZI ÖZGÜR ÜLKELERDE YAŞIYOR
Raporda verilen bilgiye göre, 90 ülke “özgür” kategorisinde ve bu ülkellerin toplam nüfusu, dünya nüfusunun yüzde 46’sını oluşturuyor. Dünya nüfusunun yüzde 30’unu oluşturan 58 ülke “yarı özgür” kategorisinde yer alıyor. Dünya nüfusunun yüzde 24’ü ise (47 ülkede) özgür olmayan koşullarda yaşıyor. Özgürlükler açısından en kötü 7 ülke şöyle sıralanıyor: Kuzey Kore, Türkmenistan, Özbekistan, Sudan, Ekvator Ginesi, Eritre ve Suudi Arabistan.
İddia ve yalanlama
Geçen hafta Pazar günü (13 Ocak) Afrika gazetesi, “Ahmet Kaşif’e 6 bakanlık” manşetiyle yayımlandı. Haberde, Başbakan İrsen Küçük’ün 2. turdaki yarışı bertaraf etmek için Ahmet Kaşif’e 6 bakanlık önerdiği ileri sürülmüştü. Başbakanın önerisini Ünal Üstel’in Hasan Taçoy’a ilettiği ifade ediliyordu. Ertesi gün (14 Ocak) TAK mahreçli haberde Başbakan iddiayı yalanladı. Yenidüzen bu yalanlamayı 10. sayfada “Uydurma ve maksatlı” başlığıyla aktardı. Üst başlıkta, “Başbakan Küçük basında çıkan ‘Ahmet Kaşif’e 6 bakanlık’ iddialarına yanıt verdi” ifadesi kullanıldı.
Aynı gün, bazı gazeteler yalanlamayı birinci sayfadan verirken (Güneş, Haberdar, Halkın Sesi, Kıbrıs, Haberal Kıbrıslı, Ortam, Star Kıbrıs, Vatan) bazı gazeteler de iddiada adı geçenlerin açıklamalarını manşete çektiler (Afrika ve Volkan). Afrika’nın, “Türkay Tokel: Ben şahidim” başlıklı manşet haberinde, Hasan Taçoy’un iddiayı doğruladığı, Türkay Tokel’in de “ben şahitlik yaparım” dediği aktarıldı. Volkan gazetesi de Hasan Taçoy’un yaptığı açıklamayı “Teklif yapıldığı doğrudur” başlığıyla manşete taşıdı.
Kıbrıs Türk siyasal yaşamını yakından ilgilendiren böylesine önemli bir iddianın Yenidüzen’de daha iyi işlenmesi beklenirdi. Gazete okuru en azından iddiada geçen önerilerin neler olduğunu, kimlerin aracılık ettiğini öğrenmek ve tarafların açıklamalarını bilmek ister. Kuşkusuz bu türden yalanlanan haberlerde gerçeğin tam olarak ne olduğunu bilemeyiz. Ama en azından TAK haberiyle yetinmeyip, ilk haberde adı geçen Ünal Üstel ve Hasan Taçoy’la görüşülmeliydi.
Mehmet Ali Birand: Hayatım boyunca barış gazeteciliği yapmaya çalıştım
Duayen gazeteci Mehmet Ali Birand’ı geçen Perşembe kaybettik. Geçen yıl DAÜ İletişim Fakültesi araştırma görevlisi Ayça Atay’la birlikte yaptığımız bir çalışmada, Türkiye’li bir grup gazeteciye, barış gazeteciliğiyle ilgili sorular yöneltmiştik. Onca yoğunluğuna karşın, Mehmet Ali Birand bize yanıt verme nezaketini göstermişti. Cevabında kendisini barış gazetecisi olarak tanımlamıştı. Onun anısına, bize gönderdiği yanıtları aktarıyorum:
Barış gazeteciliğini nasıl tanımlarsınız?
İki türlü gazetecilik var. Bir, ideolojisini, milliyetini veya taraf olduğu grup ve kurumu savunan bir gazetecilik türü. Bir de mümkün olduğu kadar, ne kadar inancı bir taraftan yana olsa da karşı tarafın görüşünü de aynı dengeli yansıtan gazeteci var. Karşı tarafın söylediklerini dinleyen, dengeli ve eşit şekilde yansıtan gazeteciye barış gazetecisi diyorum. Barıştan yana gazeteci diyorum. Kavga etmeyin, barışın demek kolay. Gazeteciliğin temeli, tarafların görüşlerini yansıtmak. Her iki tarafın görüşlerini eşit ve dengeli yansıtmak.
Sizce barış gazeteciliği pratikte uygulanabilir bir gazetecilik yaklaşımı mıdır?
Barış gazeteciliği çok zor bir gazeteciliktir. Ben tamamen başımdan geçmiş olanlara göre konuşuyorum. Sizi toplumlar esir ediyor. Toplumlar sürekli olarak sizin üzerinizde baskı kuruyor. Benden yana yaz. Ermeni meselesinde Türklüğü büyüt, Ermeniliği kötüle. Bu baskı toplumdan geldiği için iktidarlar da bunu zaman zaman körüklüyor. İlginç bir işbirliği var. Siyasi iktidarlarla toplum arasında ilginç bir işbirliği var. Milliyetçiliği körükleyen, milli politikaları körükleyen, onların savunulmasını isteyen bir lobi oluşturuyorlar, gazetecinin üstüne yükleniyorlar. Hayatım boyunca barış gazeteciliği yapmaya çalıştım. Yapabildim mi bilmiyorum. Bu, onurlu gazeteciliktir. Ben yaptığıma inanıyorum. Onun için kendimi barış gazetecisi olarak niteyebiliyorum. Kürt sorununda da Ermeni sorununda da bu şekilde yaklaştım. Savaşçı, tarafçı gazetecilik, yapana yarar getirmiyor. Kısa vadede belki size şöhret getiriyor ama uzun vadede fayda sağlamıyor.