FUAT OKTAY ‘BİZİM KÖY’E GELDİ
‘Milli’ günlerde TC yetkilileri her zaman gelip bir yandan ‘iç tribünlere’ oynarken, diğer yandan ‘dış kamuoyuna’ seslenmeyi de ihmal etmezler.
Her ne kadar Cumhurbaşkanlığı sisteminde bütün yetkiler Külliye’nin tekeline geçse de, TC’nin dış politikası bir şekilde bellidir. Devlet ve hükümet yetkilileri o çerçevede konuşurlar.
Hatta –enteresandır ama- Türkiye’de muhalefet dahi ‘dış politika’ konularında ağız birliğini tercih eder. Sağdan sola neredeyse bütün partiler Dışişleri’nin verdiği brifinge ya da bilgi notlarına göre konuşurlar.
Özellikle de ‘milli dava’ konularında böyle bir gelenek, böyle bir tek seslilik alışkanlığı vardır.
Sivil toplum örgütü temsilcileri dahi Dışişleri’ne uğramadan bu tür konularda tek kelam etmezler.
Orada bir ‘çerçeve’ vardır. İstenen o çerçevenin içinde kalmaktır.
***
TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay 20 Temmuz törenlerinde çıktı, konuştu. Kuşkusuz ‘çerçeve’ içindeydi söyledikleri…
Önce ‘iç tribünler’i, yani buradaki ve Türkiye’deki insanları duygusal anlamda okşadı, kah hamasi kah trajik mesajlar verdi 1974’e dair…
Sonra ‘Her zaman yanınızdayız’ retoriğini tekrar etti.
Ve en son da lafı ‘Evkaf’ın su meselesi’ne, yani çözümsüz Kıbrıs sorununa getirdi.
‘Rumların uzlaşmazlığı’ndan dem vurdu biraz…
Kıbrıslı Türklerin ‘haksızlığa uğramasını’ deşti azacık…
‘AB söz verdi ama tutmadı’ diyerek Brüksel’e yüklendi epeyce…
Ve nihayette Ankara’nın –son şekliyle- Kıbrıs’ta nasıl bir çözümden yana olduğunu izah etti Fuat Oktay…
***
TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın dün söyledikleri ‘KKTC’ci’, ‘Konfederasyoncu’, ‘İki ayrı devletçi’ kesimleri memnun etmedi hiç!..
<Zira Oktay bal gibi de ‘federal çözüm’ dedi!..
Bu şekilde söylemedi, ama tarif etti…
Aynen şu cümle çıktı Fuat Oktay’ın ağzından dün:
"KIBRIS SORUNUNUN ÖNCELİKLİ OLARAK SİYASİ EŞİTLİK, AKSİ TAKDİRDE EGEMEN EŞİTLİK TEMELİNDE ÇÖZÜLMESİNDEN YANAYIZ."
Adına ‘zeytinli bitta’ demeden, tarifini verdi bittanın!..
Neymiş Ankara’nın güncel Kıbrıs siyaseti?
Öncelikli hedef ‘siyasal eşitlik’miş…
Nerede siyasi eştlik peki?
Elbette ‘ortaklık devleti’nde…
Hangi ‘ortaklık devleti’ bu?
Tabii ki BM mandasında yürütülen müzakerelerde hedeflenen ortak devlette…
Nedir peki BM’nin mandası?
Kuşkusuz federasyon…
Hamur, soğan, maya, zeytin, biraz da yeşillik, üstüne susam ve sonra da fırın…
Alın size zeytinli bulla!..
***
Oysa Ankara özellikle Crans Montana sonrasında başka şeyler söyleyip duruyordu.
Başta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu olmak üzere ‘yeni parametreler’ dile getiriliyor, ‘egemen eşitlik’ vurgusuyla BM kararlarının dışında, yani masada olmayan bir modelden söz ediliyordu.
Bizdekiler zaman zaman ‘KKTC’yi tanıtmak’tan da dem vuruyorsaydı da TC bunu hiçbir zaman –ama hiçbir zaman- gündemine almadı, alamadı.
‘Egemen eşitlik’ gibi vurguların ise aslında geçici, günün dış politika –bazen de iç politika- ihtiyaçlarına hizmet etsin diye, biraz da ‘düşmana korku, dosta güven’ mantığıyla söylendiği bir kez daha ortaya çıktı.
Neden?
Çünkü BM çerçevesi bellidir. Kıbrıs’ta çözüme gidilecekse bunun adı ‘federasyon’dur.
Bu net…
Ve bugünün ihtiyacı ‘maceracı’ görünmek değil, BM Genel Sekreteri’nin son raporunda da öngördüğü 5’li konferans öncesi ‘uzlaşıcı’ mesajlar vermek olsa gerek Türkiye için…
Özetle, Fuat Oktay ‘bizim köy’e geri geldi…
Hoş geldi!..
‘Samimi olarak mı geldi’ sorusunun yanıtını bilemem.
Ancak ‘aklın yolu’ budur.
Buradaki ‘ayrılıkçılar’ ise kendi ‘köy’lerinde kalakaldı, bir kez daha…