1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Futbol Sömürgeciliği ya da Coca-Kolonizasyon
Futbol Sömürgeciliği ya da Coca-Kolonizasyon

Futbol Sömürgeciliği ya da Coca-Kolonizasyon

Futbol Sömürgeciliği ya da Coca-Kolonizasyon

A+A-


Ben buraya futbol adı verilen bir
ürünü pazarlamaya geldim.
1974–1998 dönemi  FIFA Başkanı João Havalange

Yazan JERUS ALEM

Görünüşe göre hayat futbolcular için daha da zorlaşacak gibi. Kuşkusuz, bir zamanlar Johan Huizinga’nın boş zaman, zevk, eğlence ve yenilenme olarak bize tanıştırdığı özgür “oyun” bugün artık faşist halkla ilişkiler propagandasının çarklarında örselenmiş durumda. O kadar ki, Eduardo Galeano’nun “her futbolcu aynı zamanda top oynayan bir reklam panosudur” çıkışı, tam da bugünün kazanç getiren oyun/cu bağlamına tekabül eder. 208 ulusal futbol federasyonunu bünyesinde barındıran FIFA, uzun zamandan beri çürümüş vaziyette. FIFA içerisinde yer etmiş takım elbiseli sahtekar futbol yetkililerin Coca-Cola, Canon, Adidas, Puma ve “ortamları yutan Nike” (Klein, s. 77) gibi dev şirketlerin önünde korkuyla titrediğini bize gösteren sayısız bıktırıcı örnekler var. Naomi Klein’ın No Logo adlı kitabındaki “Yeni Markalı Dünya” bölümünden hareketle, ulus-üstü şirketlerin en çok da zihin, uzam ve bedenlere (forma, tişört, reklam panoları) marka işleyerek vitrinlere sürdüğünü biliyoruz. Klein’e göre, aslına bakarsanız markalaştırmanın teleolojisi, kavramsal-eklenecek-değerleri (conceptual-value-added) bedenlere kazıyabilme gücünden geçer. Onların bildiği tek yaşam tarzı budur, yani markalanmış alandır. “Yapısı itibariyle kurtlar gibi aç” (S.77) vaziyette, gittikleri yerde kendileri dışında hiçbir yaşam bırakmamaya çalışmak, yani modern futbol özelinde “sporun markalanması” (Klein: S.71) yeni bir sömürgeci yazın türüdür (Klein, S. 79). Klein, yerinde bir saptamada bulunuyor: “İdeal olarak işgücünün sudan ucuz, kanunların yetersiz ve vergi indirimlerinin yüksek olduğu Üçüncü Dünya’da”, hayatında mesela – Şirket (The Corporation) - belgeselinde Endonezya’da kendisine ait bir spor ayakkabı fabrikasına gitmeye tenezzül etmemiş Nike patronu Phil Knight’ın şu cümlesi belki de FIFA ve anonim şirket yatak arkadaşlığına dair imge sömürgeciliğine dair tüm bu olup bitenin belki de en iyi özeti: “Sporcu var olma nedenimiz olmaya devam ediyor.” (Klein, s. 45).
Hayatta kalmak için bazen dünyanın en iyi futbolcusu olmak yetmez. Çünkü dolup boşalan şayialara göre; Nike ilk defa onun ayaklarında piyasaya sürdüğü yeni krampon modeli R-9’un reklamı için, Brezilyalı yıldız Ronaldo Luís Nazário de Lima’yı 1998 Dünya Kupası finalinde hasta hasta Fransa’ya karşı oynamaya zorlamıştı. Maç öncesi anlatılanlara göre aniden ağzından köpük gelmeye başlayan Ronaldo yerde kıvranmaya ve kontrolsüz titremeye başlar. Panik içerisinde Roberto Carlos yardım için bağırırken Hayvan lakaplı diğer oyuncu Edmundo gerçekten de güçlü ve şok edici sahne karşısında “ne olduğunu görünce, üzüntüden çöktüm” der. Gerçekten de final maçı gecesi, Nike’ın Dünya Kupası reklam kampanyasının odak noktalarından Ronaldo’nun adı Brezilya teknik direktörü Mario Zagallo’nun soyunma odasında belirlediği ilk onbir içerisinde yokken, Ronaldo’nun ismi hemen maç öncesinde anons edildi. Tabii, Nike spor ayakkabı şirketinin, 200 milyon dolar karşılığı için Brezilya ekibi ile 10 yıllık bir sponsorluk anlaşması yapmasından dolayı “Nike’ın Takımı”yaftasıyla alay konusu olmuş Brezilya Fransa’ya 3-0 gibi aşağılayıcı bir skorla mağlup olarak kupayı kaybederken, 1996 ve 1997’de peş peşe FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu seçilen Ronaldo oyundan alındığı dakikaya akıl almaz derecede rezil bir performans sergiledi.  Tabii maç sonrası Nike bir karşı açıklama yapmakta gecikmedi. Nike, Dünya Kupası finalinde en az 125 milyon dolar karşılığında 11 yıllık sponsorluk anlaşması imzalayan Brezilyalı yıldız Ronaldo ya da Brezilya milli takım antrenörü Mario Zagallo’ya baskı uyguladıklarını duyurdu. Maçın ardındansa futbol statükosunun borazanlığını yapan Brezilyalı Pele, Brezilya'nın Globo televizyon kanalı için maçını yorumladığı finalin ardından Fransa’yı haklı şampiyon ilan ederken, dünya kupasının Fransa’ya yakıştığını da eklemeden edemez. 2000 yılında, komünist kongre üyesi Aldo Rebelo inisiyatifiyle Brezilya Futbol Federasyonu ve Nike arasındaki sözleşmeyi araştırması için bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulsa da mesele geçiştirilir. Komisyon herhangi bir cevap bulamadan lağvedilir. İleriki yıllarda Fransa mağlubiyetiyse Brezilya futbolunun kolektif hafızasında tam bir travma halini alacaktı.
İşte bu yüzden Galeano’nun teselli bulmaz hüznüyle artık bugün her futbolcu aynı zamanda yürüyen bir reklam panosudur (Galeano, S. 202). Çünkü formalarında reklam taşıyan diğer sporcular gibi futbolcular da, “bedenindeki kimlikten uzaklaşıp birer markaya dönüşüyor.”  (Klein: S.78). Böylece, Galeano ve Klein’ın yukarıda çizdiği reklam senaryosuna uygun olarak, FIFA eşrafı ve şirket-muhasebecilerin grotesk yatak arkadaşlığı (Tabii FIFA da bir tür anonim şirket değilse) “ham maddelere sadece isimlerini yazarak anlam katan” devasa bir tüketim mitolojisi esrimesi geliştirmeye odaklanabiliyor (Klein, s. 45).
Hayırseverlik ve sorumluluk yükü adına tavsattıkları insanı ahmak yerine koymayacak bir açıklama borcundan ise hiç bahsetmeyeceğim. Futbolun, oyun niteliği ve insani değerleri hemen hemen boşaltılmış, yerine reklam,  yani bir nevi bütünleyici eklemeler silsilesi olarak imajlar şırınga edilmiştir. FIFA tarafından “FIFA’nın Ortakları” nitelendirilen rubun arasında Adidas, Coca Cola, Emirates, Hyundai-Kia Motors, Sony ve VISA gibi sponsorlar yer almaktadır. Basitçe söylemek gerekirse,  “tüm dünya ülkelerinde maçların televizyonda  gösterilme hakkı, alkolsüz içeceklerin, biraların, hamburgerlerin,  jiletlerin ve spor ayakkabıların üzerine FIFA rozeti ve sihirli sözcükleri olan “Dünya Kupası”nı koyma hakkı. Bunların hepsi FIFA’nın lütfu olan şeyler. (Jennings, 2007: S. 16). Şimdi, FIFA’yı alışveriş yapma deliliğine (oniomania) çanak tutan ve belki de dünyanın görebileceği en acımasız ve kuralsız fetihçi- sömürgeci ayak oyunu hasleti saymaktan ne alıkoyabilir ki? İşte karşımızdaki şey bu: futbol sömürgeciliği.

----------------------------

Kaynakça
Galeano, H. Eduardo. Gölgede ve Güneşte Futbol. Çev. Ertuğrul Önalp ve M. Necati Kutlu. 4. Basım. İstanbul: Can Yayınları, 2008.
Huizinga, Johan. Homo Ludens; A Study of the Play-element in Culture. Boston: Beacon Press, 1995.
Jennings, Andrew. Faul! FIFA’nın Karanlık Yüzü.  Çev. Elif Böke. Ankara: Bilgi 2007.
Klein, Naomi. No Logo. Çev: Nalan Uysal. 3. Basım. Ankara: Bilgi Yayınevi, 2002.

 

-----------------------------

Bu futbol yazısı, Işık Kitabevi’nin geleneksel hale gelen “Pazartesi Söyleşileri”nin “Futbol, Kimlik ve Tutku” üzerine 21-05-2012 tarihinde Naci Talat Vakfı’nda gerçekleştirilen sunumun geliştirilmiş halidir.  Daha sonra yazının geliştirilmiş hali Kült Neşriyat tarafından yayımlanan Çağrılamayan Cemaat’tın ilk sayısında yer almıştır.

Bu haber toplam 2435 defa okunmuştur
Gaile 219. Sayısı

Gaile 219. Sayısı