Gaile 504 - Editörün Notu
Nerede bir insan öldürülüyorsa, orada tüm insanlar ve insanlık öldürülüyordur. Adına ister savaş, ister çatışma diyelim, gerek bireysel gerek devletsel çıkarlar uğruna suçsuz, masum insanları öldürmek yeryüzünün en utanç verici, aşağılık eylemi olsa gerek
Nerede bir insan öldürülüyorsa, orada tüm insanlar ve insanlık öldürülüyordur. Adına ister savaş, ister çatışma diyelim, gerek bireysel gerek devletsel çıkarlar uğruna suçsuz, masum insanları öldürmek yeryüzünün en utanç verici, aşağılık eylemi olsa gerek. Devletlerin iktidar ve güç mücadeleleri, tarih boyunca insanlığın en büyük laneti olagelmiş. Bunun için her türlü kötülüğü, ikiyüzlülüğü, sahtekârlığı, manipülasyonu yapmaktan çekinmeyen, oldukça tehlikeli bir mücadeleden bahsediyoruz. Elbette “milli çıkarlar, hassasiyetler, güvenlik sorunları” gibi sıradan insanın aklını çelebilecek soslar da eşlik ediyor buna. Her şey ince ayrıntılarına kadar planlanıp katliamlara “geçerli ve ikna edici” bir dizi sebep uydurulurken, akıtılacak kanların para, petrol ve güç üzerinden hesaplanıp takdir edildiğini bildiğimiz bu dünyada, gözümüzün önünde patlayan bombaların, patır patır düşüp ölen çocukların, bir açık hava hapishanesine dönüşen şehirlerinde, aç susuz oradan oraya sürüklenerek ölümü bekleyen insanların çaresizliğine ancak ağlayabiliyoruz bizler.
2. Dünya Savaşı sırasında Hitler’in gerçekleştirdiği Yahudi Soykırımı için akıttığımız gözyaşı kurumadan, Auchwitz’i her hatırlayışımızda daralan nefesimiz, tökezleme taşlarının üzerinden her geçişimizde titreyen dizlerimizle utanç içinde eğdiğimiz başımız; önce İsrail güdümündeki Hamas’ın “Barış Festivali”ne katılan sivillere yaptığı, sonra İsrail’in Gazze’ye yaptığı ve ancak bir soykırım olarak nitelenebilecek saldırılarıyla koptu şimdi. Başsız, dizsiz, nefessiz, yüreğimizde çoğu çocuk ölülerinden oluşan koskoca bir dağla yeryüzüne çakılıp kaskatı kaldık.
Haftalar önce, bu ayki Gaile’yi hazırlamaya başladığımızda dünyaya ve insana dair umut kırıntılarını yeşertecek takatimiz vardı. Ancak bugün dünyanın ve insanın perdesi güvelendi; deliklerindense sadece kan ve gözyaşı görünmekte.
Anne ve babasını Auchwitz’te çok trajik bir şekilde kaybeden Yahudi asıllı Alman şair Paul Celan, “Ölüm Fügü” adlı muhteşem şiirinde şöyle diyordu:
“Gece vakitlerinde içmekteyiz sabahın kapkara sütünü
sonra öğlen vakitlerinde ölüm Almanya’dan gelen bir ustadır
akşamları ve sabahları içmekteyiz, içmekteyiz hiç durmadan
ölüm bir ustadır Almanya’dan gelen gözleri mavi
bir kurşunla geliyor sana tam göğsünden vurarak
bir adam oturuyor evde senin altın saçların Margarete
köpeklerini salıyor üstümüze havada bir mezar armağan ediyor
yılanlarla oynuyor ve dalın düşlere, ölüm Almanya’dan gelen bir ustadır”
Şimdi bu şiiri Almanya’nın yerine İsrail’i koyarak okuyalım ve insanlığı kurtarabilecek o büyük utancın tüm dünyayı sarmasını dileyelim.
Emel Kaya
Yayın Kurulu
Ahmet Güneyli
Emel Kaya
Hakan Karahasan
Hakkı Yücel
Maria Siakalli
Niyazi Kızılyürek
Pervin Yiğit
Seda A. Refik
Serkan Tansel
Yılmaz Akgünlü
Ağ editörü ve kapak tasarımı: Hüseyin Özbarışcı
Yayıncı: yeniduzen.com