Gaile Yayın Kurulu’nun Hatasını Kabul Etmesini Takdir Ediyoruz
Gaile’nin Yenidüzen ile birlikte yayınlandığı ilk günden itibaren 8 Mart ve 25 Kasım özel sayıları Feminist Atölye tarafından yayınlanmakta, bu özel sayıların tüm editöryal sorumluluğunu FEMA aktivistleri almaktadır.
Feminist Atölye (FEMA)
Gaile dergisini düzenli olarak takip eden okuyucular iyi bilirler; ilk defa 2008 yılının Mart ayında yayınlanmaya başlayan gaile dergisi Kıbrıs’ın kuzeyinde yürütülen siyasi tartışmalara alan açmak, sol düşüncenin geniş yelpazesi içerisinde yer alan farklı görüşlerin kendini ifade edeceği bir zemin olarak düşünülmüştü. 2008 yılından 2009 yılının Haziran ayına kadar geçen süreçte aylık olarak çıkan gaile, yazıların toplanmasından derginin sayfa ve kapak tasarımına, matbaa sürecinden dağıtım sürecine kadar tamamen gönüllü emekle yürütülmüş, okuyuculardan gelen “haftalık yayına dönüşün” talebi üzerine 2009 yılından itibaren Yenidüzen gazetesi ile birlikte dağıtılmaya başlanmıştı. Bu süreçten itibaren başta Cenk Mutluyakalı olmak üzere, Yenidüzen ekibinin sağladığı teknik ve dağıtım desteği sayesinde gaile, Kıbrıs’ın dergiler mezarlığına gitmekten kurtulmuş ve haftalık olarak okuyucu ile buluşma imkânına kavuşmuştur.
Gerek aylık olarak yayınlandığı 2008-2009 arası dönemde, gerekse haftalık olarak okuyucu ile buluştuğu 2009 sonrası dönemde Feminist Atölye, gaile dergisinin daimi bir bileşeni olmuş, rutin olarak yayınlanan FEMA sayfası dışında, 8 yıl boyunca özel sayıların hazırlanması ve haftalık yazıların toplanması sürecinde aktif olarak sorumluluk almış ve emek koymuştur. Tahmin edilebileceği gibi, gönüllü bir emekle hazırlanan ve haftalık olarak yayınlanan bir derginin yayın kurulu üyesi olmanın pratik zorlukları oldukça fazladır. Haftalık olarak yazı yazmak ve toplamak yanında, gelen yazıların editörlüğünü ve redaksiyonunu yapmak, derginin zamanında teslim edilmesini sağlamak oldukça meşakkatli bir süreçtir. Bu yüzdendir ki, Yayın Kurulu üyeliği yapan, derginin nitelikli bir şekilde çıkması için çaba gösteren yayın kurulu üyelerinin çabası takdire şayandır. Bu emeğin içinde gaile’nin bir bileşeni olarak 400 hafta boyunca hiç aksamadan hazırlanan FEMA sayfası yanında derginin bütününü hazırlanması için, yayın kurulu üyesi olarak veya Yayın Kurulunda olmadığı halde gaile için çaba gösteren FEMA aktivistlerinin payı oldukça büyüktür.
FEMA sayfası Kıbrıs’ın kuzeyindeki en uzun yayınlanan süreli feminist neşriyat olmak özelliği yanında, gaile dergisinin sürdürülebilir bir dergi olarak çıkmasında da önemli bir işlev görmüştür. Bu nedenledir ki FEMA, gaile yayın kurulunda ortaya çıkan aksamaların yakın şahidi olmuş; ismi yayın kurulunda yazdığı halde derginin hazırlanması sürecinde sorumluluklarını yerine getirmeyen yayın kurulu üyelerinden, Cansu Nazlı gibi gaile dergisini mensubu olduğu örgütlerin ajandasına göre manipüle etmeye çalışan ve yayın kuruluna yanlış bilgi vermek konusunda beis görmeyen kişilere kadar birçok duruma tanıklık etmiştir. Yayın Kurulu üyelerinin arasındaki iletişim kopukluğu da, en son 25 Kasım Özel sayısında olduğu gibi, dergiyi çıkarma sorumluluğunu alan arkadaşların yalan bilgi ile yönlendirilmesine ve geçtiğimiz hafta “Gaile okuyucularının dikkatine” başlığı ile yazılan talihsiz açıklamanın yapılmasına mahal vermiştir. Bu yazıda “25 Kasım Özel sayısında FEMA için 2 sayfa ayrıldığı” söylenmiş ve 400 haftadır rutin olarak yayınlanan ve sorumluluğu FEMA’ya ait olan sayfamız bizlere lütfedilmiş/ rezerve edilmiş bir yer olarak tanımlanmıştır. Cansu Nazlı’nın kaleme aldığı ve yayınlanması için bir ay boyunca Yayın Kurulu üyelerine ısrar ettiği ilgili yazıda, zamanında gönderildiği halde bilinçli olarak dergi dışında bıraktığı FEMA yazısının “dergi dolu olduğundan yayınlanmadığı” söylenmiş, FEMA aktivistine ait yazının bir sonraki hafta yayınlanacağının tarafımıza iletildiği yalanı pervasızca dile getirilmiştir. Bu bağlamda gerek 25 Kasım sayısının hazırlanması sürecinde, gerekse “Gaile Okuyucularının Dikkatine” başlıklı yazısının yayınlanmasından sonra bazı Yayın Kurulu üyeleri ile yaptığımız görüşmeler sonucunda ortaya çıkan gerçeği kamuoyu ile paylaşmak bizim görevimizdir.
- Gaile’nin Yenidüzen ile birlikte yayınlandığı ilk günden itibaren 8 Mart ve 25 Kasım özel sayıları Feminist Atölye tarafından yayınlanmakta, bu özel sayıların tüm editöryal sorumluluğunu FEMA aktivistleri almaktadır. FEMA, 2016 yılının 25 Kasım Özel sayısının editörlüğünün (yayın kurulu üyelerinden bazı arkadaşların deyimi ile) “bir ihmal sonucunda Cansu Nazlı tarafından alınmış olmasına” itiraz etmemiş, bir yıldan fazla bir süredir kadın hareketini bölmek için elinden geleni ardına koymayan, yazı ve hareketleri ile çeşitli örgütlerde emek veren kadın arkadaşlarımızı taciz etmek suretiyle şiddet üreten ve feminist hareket içinde hizip yaratmaya çalışan bir örgütün mensubu nasıl şiddete karşı özel sayı çıkarır dememiştir. Bilakis FEMA bu hususta oldukça olgun davranarak, yıllardır verdiği toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi gereği üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş ve özel sayıya yazı göndereceğini hem Cansu Nazlı’ya hem de ilgili Yayın Kurulu üyelerine önceden bildirmiştir.
- FEMA aktivistinin yazısı zamanında gönderildiği halde ve dergide yer olduğu halde Cansu Nazlı FEMA’yı dışlayarak özel sayıyı kendi mensubu olduğu örgütlerden gelen yazılarla yayınlamıştır. FEMA yazısını dışlamak için dergiyi büyük resimlerle dolduran ve sadece FEMA’yı değil, yıllardır kadın hakları mücadelesi konusunda mücadele veren birçok örgütü de dışlayarak tek sesli bir dergi çıkaran bu şahsın tavrına dair bazı Yayın Kurulu üyelerinin şikâyetçi olduğu bilgimize gelmiştir. Bu yüzden olacak ki, yayın kurulu imzası ile yayınlanan yazıda söylendiğinin aksine bize hiçbir bilgi verilmeden FEMA aktivistinin yazısı bir sonraki hafta yayınlanmıştır. FEMA’ya hiçbir bilgi verilmediği içindir ki aynı sayıda kendi sayfamızda yazımıza yer verip bilinçli şekilde uygulanan bu sansürün gaile’nin yayın ilkeleri ile bağdaşmadığını dile getirdik.
- Takip eden sürçte ise gaile Yayın Kurulu üyesi arkadaşlarla yaptığımız istişareler sonucunda derginin çıkması için bugüne dek aldığımız sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğimizi, daha da ötesi yayın kurulunun yazı bulma konusunda yaşadığı sıkıntıları hafifletmek için FEMA sayfası dışındaki sayfalara da katkı koyacağımızı bildirdik. Bu bağlamda Yayın Kurulu’ndan yapılacak ilk toplantıya davet edileceğimiz sözünü de aldık. Velakin, ne yapılan toplantıya davet edildik, ne de Cansu Nazlı’nın süreç ile ilgili verdiği gerçek dışı bilgilerin teyit edilmesi için arandık. Geçtiğimiz hafta Yayın Kurulu imzası ile yayınlanan yazının ardından yaptığımız görüşmeler sonucunda da ilgili yazının Yayın Kurulu’nun yanlış bilgilendirilmesi sonucunda çıktığını, bundan dolayı birçok kişinin rahatsız olduğunu öğrendik. Görüştüğümüz Yayın Kurulu üyelerinin özeleştiri yapması ve FEMA’ya yapılan haksızlığı kabul etmesi bizim için anlamlı ve önemlidir. Bilinmesini isteriz ki gaile dergisi sadece dile getirdiği meseleler açısından değil, en başından itibaren emeğimiz olan, alın teri ve meşakkatle uğraştığımız, misafir değil ev sahibi olduğumuz bir dergidir. Bu dergiye verilen emekten haberdar olmayan, gaileyi kendi küçük hesaplarının aracı yapmaya çalışan sonradan gelen kişilerin FEMA’nın gaile ile olan ilişkilerini bozması mümkün değildir. Bizler gaile yayınlanmaya devam ettiği müddetçe dergimize sahip çıkacağımızı vurgularken, bu dergiye sonradan gelen kişilerin önce dergiye verilen emekten haberdar olmasını dileriz.
Akile İçin Adalet
2016 yılının son günlerindenden birinde,30 Aralık günü kendi evinin balkonunun altında yaşamını yitirmiş olarak bulunan kız kardeşimiz Akile Nacisoy’un ölümü bizi derinden sarstı. Akılımıza ilk gelen yeni bir kadına yönelik şiddet vakasının oldabileceği ihtimaline karşın, yetkililerce olayla ilgili detaylı inceleme ve etkin soruşturma yapılmadan adeta üzeri kapatılmak istenircesine “intahar” olduğu saptamasında bulunulmuştur.
Akile’nin ailesi tarafından gerçekleştirilen basın toplantısında aydınlatılması gereken birçok nokta olduğu, kadına yönelik şiddetten söz edilmesi gerektiği ve kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılmasına izin vermeyeceklerini, bu uğurda mücadele edecekleri vurgusu yapıldı.
Tam da bu noktada, devletimizi de bağlayan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesi yaşam hakkını düzenlemekte, sözleşmeye taraf devletlere yönetiminde bulundukları topraklarda yaşayan herkesin yaşam hakkını koruma yükümlülüğünde bulunmaktadır. Yine sözleşmeye göre, ölümle sonuçlanan vakalarda ölüm sebebinin tespit edilmesi ve varsa bu ölüme sebebiyet veren kişilerin cezalandırılabilmesi için etkin soruşturma yapmak da yaşam hakkının korunmasına bağlı bir devlet yükümlülüğüdür.
Akile’nin ailesi tarafından yapılan talepte, devletin etkin soruşturma yürütülmesini istemekle birlikte kişinin yaşam hakkını koruması gibi temel bir insan hakkını sağlama sorumluluğunu yerine getirmesi bekleniyor. Bu bağlamda bizler de Feminist Atölye olarak kız kardeşimiz Akile’nin davasının peşinde olacağımızı, ailesi ile dayanışma içinde olduğumuzu bildirirken, devletin sorumluluklarını yerine getirerek etkin ve adil bir soruşturma başlatmasını talep ediyoruz.