1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. GaiLe’nin 200. Yaşı
GaiLe’nin 200. Yaşı

GaiLe’nin 200. Yaşı

GaiLe’nin 200. Yaşı

A+A-

 

Bu memleketin gailesini çekmek de, GaiLe’yi çıkarmak da, bastırıp dağıtmak da, GaiLe’de yazmak da, hatta GaiLe’yi okumak da hiç kolay değil!
Bugün 200. yaşına bastı dergimiz. Kaba bir hesapla, beş yıla yakın bir süreden beri sizlerle birlikteyiz. İlk sekiz sayı aylık çıktı. Ama bastırmak da, dağıtmak da ciddi bir sorundu. Yayın Kurulu olarak, bir yandan bu yükü daha fazla taşıyamayacağımızda ama diğer yandan da GaiLe’nin yayın hayatına son vermeye yüreklerimizin el vermeyeceğinde karar kılınca, sevgili Cenk’e başvurduk. Ona, dergiyi haftalığa çevirmemiz durumunda bastırma ve Yenidüzen’le birlikte dağıtma sorumluluğunu üstlenip üstlenmeyeceğini sorduk. Ama isteklerimiz bu kadarla sınırlı değildi. Buna ek olarak, GaiLe’nin özerk olmasını, Yenidüzeninkinden bağımsız bir yayın kurulu tarafından yönetilmesini ve dergiyle ilgili tüm kararları bu yayın kurulunun vermesini talep ediyorduk. Sağ olsun, sevgili Cenk, bir gazetenin yazı işleri müdürünün kolaylıkla kabul etmesinin mümkün olmadığı tüm taleplerimize sevinçle ve heyecanla “evet” dedi ve teknik yükümüzü çeken Burçin’i görevlendirerek, GaiLe’nin önünde, bugün 200. kilometre taşını üzerine yerleştirdiğimiz upuzun bir yolu açtı. Dolayısıyla, bu 200. sayımızda ilk büyük teşekkürü buradan Cenk’e ve Burçin’e göndermek boynumuzun borcudur.
Bu arada dergiyi bastırmak ve dağıtmak meseleyi tamamen halletmiyordu elbette. GaiLe’nin bir yayın kurulu vardı ama bu yayın kurulunda hiç kimse derginin “profesyonel”i değildi. Her birimiz, dergi yayınlamak dışında başka birçok işle uğraşmak zorundaydık. Bu nedenle, adımız “yayın kurulu” olsa da, pratikte, yazıları toplama, tashih etme, uygun görselleri bulma ve Burçin’e gönderme işi, adına “editor” dediğimiz kişilere kalıyordu. Bu zorlu görev, dönüşümlü olarak, yayın kurulunda yer alan birçok arkadaş tarafından yerine getirildi. Farklı dönemlerde, Doğuş Derya, Birikim Özgür, Pembe Behçetoğulları, Ali Dayıoğlu, Ahmet Güneyli, Hakkı Yücel, Tufan Erhürman ve son olarak da hâlâ bu meşakkatli işi yürüten Mustafa Öngün ile Mertkan Hamit editörlük görevini üstlendiler. Yayın Kurulu olarak onlara ne kadar teşekkür etsek az gelir.
Bir büyük teşekkür de, (başta hemen hemen her sayımıza katkı yapan FEMA ve yayın kurulu üyemiz Niyazi Kızılyürek olmak üzere), ne mutlu ki burada isimlerini tek tek yazmamız artık mümkün olmayan, sayıları yüzlerle ifade edilen yazarlarımıza. Onlar olmasaydı, tashih edecek, basacak, dağıtacak bir GaiLe elbette olmayacaktı. Kıbrıs’ın kuzeyinin çorak bilim ve sanat ortamında inadına düşünen, üreten, yazan, paylaşan bu insanlar GaiLe’nin varlık sebeplerinin başında geliyor aslında. Bu arada, intihal gibi asla kabul edilemeyecek bir yolun vaka-i adiyeden sayıldığı bir ortamda, 200 sayıda bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar sorun yaşamış olmak da buruk bir mutluluğa gark ediyor bizi. Bu şartlarda, yazarlarımızın büyük çoğunluğuna, böyle bir yola tevessül etmedikleri için ayrıca teşekkür etmeliyiz galiba!
Dördüncü teşekkür okurlarımıza. Ancak burada onlara gönderdiğimiz teşekkürün yalnızca GaiLe’yi okudukları ve yayın hayatına devamını sağladıkları için olmadığını vurgulamakta fayda var sanırım. Her önüne gelenin kalemi eline alıp gazetelerde köşe kapmaca oynadığı, Türkçe’nin her gün katledildiği, yazının onurunun ve ahlakının ayaklar altına alındığı, okumanın zül sayıldığı, Gülten Akın’ın deyişiyle, durup da ince şeyleri anlamaya kimseciklerin vaktinin kalmadığı, uzun yazılardan şeytandan kaçar gibi kaçıldığı bir ortamda, GaiLe’de becerebildiği kadarıyla bu genel eğilimin dışına çıkarak bir şeyler yazmaya ve yayımlamaya çalışanların yazılarını okumaya devam ettikleri için okurlarımıza kelimenin tam manasıyla müteşekkiriz doğrusu.
Ve son teşekkür de, GaiLe’ye yazsın yazmasın, onu okusun okumasın, bu memleketin gailesini çekmeye devam eden herkese. Gemisini kurtaranın kaptan olduğu, bal tutanın parmağını yaladığı, baş ol da istersen soğan başı ol anlayışının hüküm sürdüğü, yozlaşmanın dibine vuran bu toplumsal yapıda, toplumu, Kıbrıslı Türklerin geleceğini dert edinen ve maalesef azınlıkta olan herkesin başımızın üzerinde yeri olduğunu vurgulamazsak bu 200. yaş günü kutlaması eksik kalır.
Bir de, bu derginin sayfalarında durmadan birilerini öz eleştiri yapmaya çağırıyoruz ya, bu yazıda öz eleştirimizi yapmazsak samimiyetimizden öncelikle biz kuşkuya düşeriz doğrusu. Bu 200 sayının bazılarına intihal denilen o virüsün bulaşmasını engelleyemedik. Bazı sayılarda Türkçenin katledilmesine istemeden de olsa aracı olduk. Yazı kıtlığından, içimize sinmeyen yazıları da yayınlamak zorunda kaldığımız oldu. Bazen, bu konulara çok önem versek de, yazıların yanlış isimlerle, görselleri yeterince görünür kılınmadan, dipnotları eksik olarak vb. yayımlanmasına mani olamadık.
Hatalarımızın çok önemli bir kısmının farkındayız. Farkında olmadığımız hatalarımız da vardır elbette. O nedenle, “her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola” demek boynumuzun borcudur. GaiLe’ye nice 200 yaşlar dilerken, en büyük arzumuz bu hataları tekrarlamamaktır. Ama arzularımız bununla sınırlı değil elbette. GaiLe’nin sayfalarını daha çok yazara, daha çok ve çeşitli ürüne açmak istiyoruz. GaiLe Yayın Kurulu gençleşsin, daha dinamik olsun, memlekette birçok siyasi partide, sendikada, dernekte olduğuna benzer biçimde biz de bu kurula kazık çakmayalım diye uğraşıyoruz. Bir de, bu ülkeye artık barış gelsin, biz de bu derginin sayfalarında barışın nasıl kalıcı kılınacağı konusunda yazalım, vesayet ortadan kalksın, bu toplum kendi kaderinin öznesi olsun, kimi eleştireceğimizi bilelim, bu “ne kuş ne deve” hâllerimizden kurtulalım, ne olduğumuzun farkına varalım diye yanıp tutuşuyoruz.
Özcesi, bugünkünden çok farklı bir toplumda ve sistemde, GaiLe’nin nice 200 sayılara ulaştığını görmek, görmesek de görecek olanların görmesine bugünden katkıda bulunmak istiyoruz.
Muhtemelen çok şeydir istediğimiz. Ama biz, inadına, gerçekçi olup imkânsızı istemeye devam ediyoruz.

Bu haber toplam 2302 defa okunmuştur
Gaile 200. Sayısı

Gaile 200. Sayısı