1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. gaile’nin gözüyle
gaile’nin gözüyle

gaile’nin gözüyle

gaile’nin gözüyle

A+A-

 

• TC Anayasa Mahkemesi,  Roboski Katliamı’na ilişkin yapılan bireysel başvuruyu reddederek hukuki süreci noktaladı. Reddin gerekçeleri:  Başvuruya Baro pulunun yapıştırılmaması ve noter vekaletinin gösterilmemesi şeklinde aktarıldı. Anımsanacağı üzere 28 Aralık 2011 günü saat 21:39 ile 22:24 arasında, Türkiye ordusu Irak sınırında bir grubun üzerine dört adet bomba bırakmıştı. Grupta, 38 erkek ve çocukla en az 50 katır bulunuyordu. Saldırılarda sadece dört kişi hayatta kalırken, 34 sivil katledilmişti.

• DHA Muhabiri Felat Bozarslan, Diyarbakır'da 2013 yılında 14 yaşındaki Z.B.'nin başına taşla vurup, bayıltarak tecavüz eden ve hamile kalmasına yol açan ve 14 yıl hapis cezasıyla yargılanan 22 yaşındaki Y.T'ye duruşmadaki saygın tutumu nedeniyle indirim uygulanarak verilen 11 yıl 8 ay hapis cezasını, "14 yaşındaki kıza tecavüz eden sanığa ‘saygın tutum’ indirimi" başlığıyla haber yaptı. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Bozarslan'ın dosyaya getirilen gizlilik kararını ve yayın yasağını ihlâl ettiği gerekçesiyle 4,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Bozarslan, ifadesinde mahkemenin 1,5 yıl boyunca açık sürdüğünü, yayın yasağının karar aşamasında getirildiğini ve haberini de dava dosyasına değil haber kaynaklarına dayandırarak yaptığını ifade etti. Felat Bozarslan hakkında açılan davanın ilk duruşması, 2 Haziran 2016’da görülecek. Bu ve benzeri uygulamalar, Türkiye’deki basın özgürlüğünün ne denli kötü bir yola girdiğini kanıtlıyor.

• Cinsel saldırıların savaş suçu olarak kabul edilmesi ile ilgili tarihi bir karar verildi. Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi, ilk kez savaş sırasındaki cinsel saldırıları ‘savaş suçu’ olarak kabul etti. Demokratik Kongo Cumhuriyeti eski devlet başkan yardımcısı, komutan Jean-Pierre Bemba’nın yargılandığı davada, Kongo Özgürlük Milisleri (MLC) tarafından 2012-2013 yıllarında işlenen cinayet, tecavüz ve yağma suçları, Roma Statüsü’nün 7. maddesinin 1. fıkrası ve 8. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ‘insanlığa karşı suç’ ve ‘savaş suçu’ olarak değerlendirildi.

• TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’na tepki çığ gibi büyüyor. Karaman’da 10 erkek öğrenciye yönelik tecavüz vakasının takipçisi olacağını söyleyen TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, tutuklu öğretmen Muammer B.’nin bağlantılı olduğu Ensar Vakfı’na sahip çıkınca, sosyal medya kullanıcılarının hedefi oldu. “Hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” diyen bakanı, istifaya çağıran kişiler, change.org aracılığıyla imza kampanyası başlattı ve 24 saatte 50 bin imzaya ulaştı. Karaman’da 8-10 yaşlarındaki 45 erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen öğretmen Muammer B. tutuklanmıştı. Muammer B.’nin 10 çocuğa tecavüz ettiği polis raporuyla belgelenmişti. Haberlerde şüphelinin Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne yakın kişilerin kiraladığı evlerde ders verdiği bilgileri de yer almıştı.

• Obama-Castro görüşmesinde, insan hakları üzerine tartışma yaşandı. 88 yıl sonra Küba’ya giden ilk ABD başkanı Barack Obama’nın olumlu başlayan ziyareti, ikili görüşme sonrası yapılan basın toplantısında, ‘tatlı sert’ bir görüntüye sahne oldu. Küba Devlet Başkanı Raul Castro, basın toplantısında insan hakları dersi verdi. Castro’nun konuşmasının özeti şu şekilde: “İnsanlığın geleceği işbirliğine bağlı, eğer gerçekten insan türünü kurtarmak istiyorsak. Sular yükseliyor ve ada gitgide küçülüyor bile. Biz sivil, politik, ekonomik, toplumsal ve kültürel hakların birbirinden ayrılamayacağını ve evrensel olduklarını düşünüyoruz. Bir hükümetin sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, beslenme, eşit işe eşit ücret ve çocuk haklarını savunmamasına ve garanti altına almamasına akıl erdiremiyoruz. İnsan hakları konusundaki politik manipülasyona ve çifte standarda karşı çıkıyoruz.”

• Radovan Karadziç, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından suçlu bulundu! Lahey’de gerçekleştirilen mahkeme süreci, BBC’nin haberine göre “Savaş ve insanlığa karşı suçun yanı sıra soykırımla da suçlanan Karadziç'in davası 8 yıl sürdü.” Aleyhine açılan 11 davadan 10’unda suçlu bulunan Karadziç, mahkeme tarafından özellikle ‘Srebrenitsa'da Boşnakların yok edilmesini istediğine hükmetti.’ Karadziç’in 40 yıl hapse mahkûm edilmesi ile ilgili açıklama yapan Bosna Sırp lideri Milorad Dodik ise alınan kararı kınadığını açıkladı. Savaş boyunca Bosna halkına yönelik yapılan saldırıları “bireysel” olarak niteleyen Karadziç’in aksine, mahkeme katliamda bizzat Karadziç’in rol oynadığına karar verdi. Ancak, yine BBC’nin haberine göre “Karadziç'in avukatı, kararı temyize götüreceklerini söyledi. Temyiz sürecinin de yıllar sürebileceği belirtiliyor”. Bilindiği üzere, Yugoslavya iç savaşında vuku bulan savaş suçları ve katliamlar konusunda önemli bir pay sahibi olan dönemin Sırp liderin mahkûmiyeti, gecikmiş de olsa işlenen savaş suçlarının suçu işleyenin hayattayken cezalandırılmasından ötürü büyük bir önem taşımakta.

• Başbakan Ömer Kalyoncu, geçtiğimiz dünkü Bakanlar Kurulu toplantısı ardından yaptığı açıklamada,  7 yasa tasarısının Meclis'e gönderildiğini açıkladı. Bunlar: “Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi Yasa Tasarısı, Teknik Araçlarla İzleme Yasa Tasarısı, Polis Tarafından Kullanılan Muhbirlerin Ödüllendirilmesi Yasa Tasarısı, Kontrollü Teslimat Yasa Tasarısı, Gizli Soruşturtma Görevlendirilmesi Yasa Tasarısı, Etkin Pişmanlık Yasa Tasarısı, Ceza Değişiklik Yasa Tasarısı” şeklinde sıralandı. İsimlerden de anlaşılacağı üzere, hepsi "güvenlik ve suçun önlenmesine" dair tasarılar. Ama yine isimlere bakıldığı zaman, devlet otoritesi aracılığıyla insan hakkı ihlâllerine neden olabilecek düzenlemeler olma ihtimalleri ortaya çıkıyor. Bu yüzden, dikkatle incelenmesi ve tartışılması gereken tasarılar zinciri olduğunu söylemek mümkün. Zira "güvenlik" kulağa hoş gelen bir kelime iken, özgürlüklerin keyfi bir şekilde kısıtlanmasına da neden olabilir. Basına yansıdığı kadarıyla şunu anlıyoruz: Polisi sivile bağlamak gerekirken, polis devleti yaratma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Engellenmemesi durumunda; kurumlarımız ve eşit ekonomik haklarımız gibi özgürlüğümüzü de kaybedeceğiz. Önümüzdeki günlerde, daha geniş bir değerlendirme yapma imkânı bulacağız ve konunun takipçisi olacağız.

Bu haber toplam 1467 defa okunmuştur
Gaile 362. Sayısı

Gaile 362. Sayısı