gaile'nin gözüyle
gaile'nin gözüyle
• Bu haftanın en önemli olaylarından biri, hiç şüphesiz, 28 Mart 2016 tarihinde Pakistan’ın Lahor kentindeki bir lunaparkta düzenlenen saldırıydı. Saldırı sonrasında birçok insan yaşamını yitirdi ve onlarca kişi yaralandı. Bu durum, ülkelerin ekonomik ve gelişmişlik durumuna bakılmaksızın veya İslamiyet’le ilişkilendirilmeksizin (Türkiye örneğinde olduğu gibi) her an her yerde saldırıların yaşanabileceği gerçeğini bir kez daha tüm dünyaya gösterdi. Öte yandan söz konusu saldırı, bir lunaparkın ve dolayısıyla çocukların hedef seçilmesi bağlamında oldukça trajikti. Konuyla ilgili sosyal medyada birçok ileti paylaşılmış ve durumun vahameti dile getirilmiştir. Bunlardan biri olan Can Dündar’ın yorumu, olayı özetleyen ve insanı düşündüren niteliktedir: "Allah adına yapılanı görünce, Şeytan'a ne kaldığını sorguluyor insan!"
• İskenderiye’den Kahire’ye giden Mısır Havayollarına ait uçak 29 Mart 2016’da sabah saatlerinde İbrahim Zamacha adındaki kişi tarafından kaçırılıp Larnaka Havaalanına indirilmiştir. Olayla ilgili Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in yorumu dikkat çekicidir; şöyle ki Anastasiadis, olayı normalleştirme çabasıyla “Bu olay bir terör eylemi değil bir aşk öyküsüdür. Burası Afrodit ülkesi, normal.” biçiminde yersiz ve komik bir beyanatta bulunmuştur. Dahası, konuyla ilgili esas sorun; Anastasiadis’in, olayların temelinde her zaman bir kadın vardır, yönündeki açıklamasıdır. Şüphesiz bu yorum, cinsiyetçidir, bir o kadar indirgemeci ve kabul edilemezdir!
• Dünyaca ünlü Irak asıllı İngiliz vatandaşı mimar Zaha Hadid yaşamını kaybetti. Hadid, 1980’lerin sonunda ortaya çıkan postmodern mimari akımlarından olan dekonstrüktivist tarzı benimsemiştir. Hadid, 2004’te Pritzker Mimarlık Ödülünü alan ilk kadın mimar olmuştur. Pritzker Mimarlık Ödülü ile yeteneği, önsezileri ve sorumluluk bilinciyle, topluma ve mimarlığa anlamlı katkılar sağlayan mimarlar onurlandırılmaktadır. Hadid’in tüm dünyada (Avrupa, Amerika, Çin, Azerbaycan gibi) dünyaca ünlü tasarımları bulunmaktadır ve bu tasarımlar beğeni toplamaktadır. Kendisi, 2007 yılında Eleftheria Meydanının yenilenmesinde görev üstlenerek Kıbrıs’ta da iz bırakmış ve tarihe geçmiş bir mimardır.
• Recep Tayyip Erdoğan’ın Nükleer Güvenlik Zirvesine katılmak için gittiği Amerika ziyaretinde siyasi gündemin ötesinde yaşanan kimi olaylar gündemi belirledi. Erdoğan’ı herhangi bir diplomatik yetkilinin karşılamaması ve karşılayan askeri grubun başında ise bir onbaşının olması dikkat çekiciydi. Öte yandan, Erdoğan’ın Obama ile görüşüp görüşmeyeceğinin belirsiz olduğu ve görüşme olsa bile resmi bir görüşme olmayacağı yönünde Beyaz Saray’dan bir açıklama yapıldı. Bu durum, Amerika’nın tavrı artık değişti mi, eskisi gibi Türkiye’nin yanında değil mi yönünde yorumların yapılmasına neden olmuştur. Amerika ve Avrupa’nın Türkiye politikalarında bir tutarlık aramak ne derece manidar, o ayrı bir tartışma konusu ancak kesin olan şudur ki, yıllar yılı gündemi belirleyen ve politikaları oluşturan Türkiye’den çok Amerika veya Avrupa’dır. Örneğin, Avrupa’nın mültecilerin Türkiye’ye yönlendirilmesi karşılığında maddi katkıda bulunacağı vaadi de bu anlayışın bir tezahürü olarak değerlendirilebilir. Belirlenen politikalar karşısında Türkiye’ye genellikle boynunu büküp yapılması gerekenleri uygulamak kalıyor. Tıpkı KKTC ile Türkiye politikalarının esas belirleyicisinin Türkiye olduğu gibi. KKTC’den Türkiye’ye giden yetkililer de bazen Devlet protokolü ile karşılanmıyor, Cumhurbaşkanı veya Başbakan ile görüşemiyorlar bile. Bu duruma biz Kıbrıslı Türkler fazlasıyla alışığız aslında. Sayın Akıncı Cumhurbaşkanı olduğunda ve Türkiye’ye ilk ziyaretini gerçekleştirdiğinde Devlet protokolünün yapılması ve Akıncı’nın Erdoğan’la yan yana yürümesi ne çok hoşumuza gitmişti (aslında yapılması gereken rutin) ve hatta bizi ne kadar da şaşırtmıştı... Erdoğan’ın Amerika ziyaretindeki diğer dikkat çekici olay ise, konakladığı otelin önünde protesto edilmesiydi. Korumalar, bu protestoyu bağırarak önlemeye çalıştılar; tabi bu yaklaşım, daha önce alıştığımız yöntemlerden çok farklıydı. Kıbrıs’ta Tayyip Erdoğan protestolarına ilişkin polisin uyguladığı şiddetin yanında devede kulak kaldığı çok açık elbette!
• KTOEÖS başkanı Tahir Gökçebel’in Pakistan’daki saldırı sonrasındaki açıklamalarına ilişkin Gaile Yayın Kurulu, Feminist Öğretmen İnsiyatifi’nin aşağıda belirttiği görüşünü paylaşır: Pakistan'da lunaparkta canlı bomba olarak bir çocuğun kullanılıp kadınların ve çocukların öldürülmesi tüm insanlık için korkunç bir olaydır. Öncelikle gerçekleşen bu olayı şiddetle kınıyoruz. Gündeme paralel KTOEÖS başkanı Tahir Gökçebel'in heyeti ile Yeni Kıbrıs Partisine yaptığı ziyareti esnasında hükümete yönelik yaptığı eleştirilerden saparak İlahiyat Koleji adı altında 'geleceğin canlı bombalarının yetiştirildiğini' ifade etmesi kabul edilebilir bir ifade değildir. İlahiyat Koleji gerici AKP iktidarının Sünni İslam dayatmaları ile asimilasyon süreçlerini hızlandırmak için açılmış olmakla birlikte, İlahiyat Kolejinde eğitim veren öğretmenlerimiz orada görev yapıyorlar diye radikal İslam’a hizmet veren bir canlı bomba eğitimcisi değillerdir. Tabii ki orada okuyan çocuklarımız da potansiyel canlı bomba değillerdir. Tüm insanlık adına gerçekleşen bu acı olayın yine çocukları ötekileştirme üzerinden ifadelerle, nefret kültürünü destekleyeceğinden Tahir Gökçebel’in özür dilemesini istiyoruz.
• Bu haftanın KKTC gündemini ise, güvenliği güçlendirme adında polisin 7 yasa önerisi ile kamuda çalışanlara (4000 TL’nin üzerinde maaş alanlara) maaşlarının %60’ının ödeneceği haberleri belirledi. Reform Hükümeti olarak yola çıkan ve Meclis’te güçlü bir çoğunluğu elde eden hükümetin reform yapmaktan öte özgürlükleri sınırlama girişimlerinin önüne geçemediği ve kazanılmış hakların budanmasına seyirci kaldığı çok açıktır. “Bizim haberimiz yok”, “biz de bu kararları onaylamıyoruz”, “biz de henüz okumadık” biçimindeki yorumlardan öte hükümet olmanın gereğinin yerine getirilmesini bekliyoruz.