1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. GaiLe’nin Gözüyle
GaiLe’nin Gözüyle

GaiLe’nin Gözüyle

GaiLe’nin Gözüyle

A+A-

 

• Uluslararası Homofobi, Transofobi ve Bifobi Karşıtlığı haftası kapsamında 15 Mayıs günü başlayan ve birçok etkinliğin gerçekleştirildiği haftanın ardından, 21 Mayıs’ta yüzlerce insanın katılımıyla onur yürüyüşü gerçekleştirildi. "Toplum buna hazır değil" itirazlarına karşı "Hazırık!" diyen yirmiyi aşkın dernek, sivil toplum örgütü, sendika üyeleri ve bağımsız aktivistler,  gökkuşağı bayrakları altında yüksek sesle topluma "LGBTİ Bireyler Vardır!" dedi.

• KKTC Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıslırumların Kıbrıs’ın kuzeyinde ibadet amacıyla kullandıkları kiliselere yönelik kısıtlama kararı aldı. Karara göre, Ag. Mamas, Apostolos Andreas and St. Barnabas dışındaki kiliselerde, yılda yalnızca bir kere ayin yapılması mümkün olacak. KKTC Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı tarafından yapılan açıklamada ise, dini özgürlüklerini yerine getirmek isteyen Kıbrıslırumların bu talepleri "istismar" olarak nitelendirildi. Temel insan hakkı olan düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün bir bileşeni olan ibadet özgürlüğünü  kısıtlayıcı bu karar, hak ihlali oluşturmanın yanı sıra,  toplumlarası barış ortamını sekteye uğratmaya yönelik, dışlayıcı ve ayrımcı yaklaşımı körükleyen oldukça endişe verici bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır.

• Kıbrıs’ın güneyinde yeni parlamento 22 Mayıs günü yapılan seçimlerle belirlendi. Son yıllarda yaşanan derin ekonomik kriz ve buna bağlı neoliberal saldırıların gölgesinde gerçekleşen seçimlerde, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 56 yıllık siyasi tarihindeki en düşük katılım yaşandı. Yüzde 66 oranında kalan katılıma göre, her 3 seçmenden biri sandığa gitmedi.  Avrupa’nın en yüksek oranlarına ulaşan işsizlik oranları ve neoliberal politikalar neticesinde artan sosyal adaletsizlik ortamda, sandığa giden seçmen de, 4 büyük partiyi birden cezalandırdı.  Avrupa’daki diğer ekonomik krizlerde de görülen, seçmenin aşırı sağ, neo-nazi partilere yönelerek tepkisini ortaya koyduğu siyasi trend Kıbrıs’ın güneyine de sıçradı ve ELAM’ın Meclis’e girmesini sağladı. Seçim sonuçlarından çıkarılması gereken en önemli derslerden biri, yıllardır Kıbrıs’ın kuzey ve güneyinde var olan milliyetçi söylem, hareket ve sistemlerin birbirlerini beslediklerini hatırlayarak, milliyetçiliğe karşı barış dilinin güçlenmesi için bir an önce somut adımlar atılması gerektiğidir.

• Lefkoşa’nın kuzeyinde,  katledilen İnkilapçı Gazetesi sahibi Fazıl Önder’i anmak için düzenenlenen eylemde, polis aldığı emir çerçevesinde Kıbrıslırumların katılımına izin vermedi ve yürüyüşe katılmaları halinde Kıbrıslırumları tutuklamakla tehdit etti. Kıbrıs’ın güneyinde aşırı sağ bir grubun Meclis’e girmesini kullanarak,  temel insan hakkı olan ifade ve toplanma özgürlüğünü hiçe sayan ve Kıbrıs’ın güneyinde yaşayan yurttaşlarımızı ötekileştirip korku ortamı yaratmaya çalışan bu uygulama, faşizan zihniyetin hortlatılmasına çalışıldığına dair bir gösterge niteliği taşımaktadır.

• Toplumun geniş kesiminden gelen tüm tepkilere rağmen Türkiye’den Kıbrıs’ın kuzeyine getirilen su konusunda yapılan geçici fiyat belirlemesinin ardından, Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün “yedi gün 24 saat içilebilir sudan bahsediyoruz, bunun fiyatı mı tartışılır artık. Bu kasıtlı, yapılmaması gerekir, çok da üzülüyoruz” ifadeleri kullanması, hükümetin bir insan hakkı olan su hakkı konusunda alınan kararların sorgulanmasına bile tahammül edemediğine, gelen tepkileri görmezden gelerek, konuyu dayatmacı bir biçimde ele almaya devam etme niyetinde olduğunu gösteriyor.

• 23 ve 24 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da Dünya İnsani Zirvesi gerçekleştirildi. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, zirveye katılan heyetlerin başkanları onuruna verdiği yemeğe Mustafa Akıncı’nın sürpriz katılımı üzerine, zirvede bulunan Nikos Anastasiadis yemeğe katılmama kararı aldı. Bu gelişme ve ardından gelen karşılıklı eleştiriler neticesinde, bir ileri iki geri şekilde ilerleyen “çözüm süreci”ne nur topu gibi yeni bir kriz de eklenmiş oldu.

• AB ile Türkiye arasında varılan anlaşma sonrası, Akdeniz üzerinden İtalya'ya geçişlerin artmaya başladığı görülüyor. Havaların ısınmasıyla da birlikte, hayatlarını riske atarak deniz yoluyla Avrupa’ya ulaşmaya çalışan göçmenlerin ve can kayıplarının sayısı yeniden artmaya başladı. İtalya açıklarında 500'den fazla göçmeni taşıyan teknenin alabora olmasından henüz 24 saat bile geçmeden, bir tekne faciası daha gerçekleşti ve her iki vakada da boğularak hayatını kaybeden göçmenler oldu. Düzenli biçimde Avrupa’ya ulaşmanın gittikçe imkansızlaştığı koşullarda, Akdeniz bir göçmen mezarlığına dönüşmüş durumda.Avrupa Birliği ise bu insanlık ayıbını, siyasi pazarlık ve ikili anlaşmalarla örtme çabasını sürdürmekte kararlı görünüyor.

Bu haber toplam 1490 defa okunmuştur
Gaile 371. Sayısı

Gaile 371. Sayısı