1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Gaile’nin Gözüyle
Gaile’nin Gözüyle

Gaile’nin Gözüyle

Gaile’nin Gözüyle

A+A-

 

• Güney Kıbrıs’ın eğlence merkezi Ayia Napa’dan dönen 5 Kıbrıslı Türk genci, fanatik Rumlar tarafından takip edildikten sonra araçlarından indirilerek darp edildi. Konuyla ilgili olarak KKTC Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, gerekli polis soruşturmasının ciddiyetle yapılması ve suçluların yakalanarak süratle yargılanmaları için girişimlerde bulunulduğu belirtildi. Bu olayla birlikte, eğer Kıbrıs’ta ortak bir yaşam alanı yaratılmak isteniyorsa, polisiye önlemlerle bu gibi olayların önüne tam olarak geçilemeyeceği, küçük yaşlardan itibaren adada yaşayan toplumlara mensup tüm kişilerin “Barış Kültürü Eğitimi”nden geçmeleri gerektiği zarureti bir kez daha ortaya çıktı. Meselenin trajikomik yanını, saldırıyı protesto etmek için İkibuçuk Mil Sınır Kapısı’nda toplanan ve kendilerini “Mağusalı Gençler” olarak adlandırılan 50 kişilik bir grubun, bir yandan “Faşizme karşı omuz omuza” yazılı pankartlar taşırken, diğer yandan da “Kıbrıs Türktür Türk kalacak”, “Dişe diş kana kan, intikam”, “Bir gece ansızın gelebiliriz” şeklinde sloganlar atmaları ve bozkurt işareti yapmalarıydı.

• KKTC Yüksek İdare Mahkemesi’nin Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin Mesleki Teknik Öğretim Dairesi Yasası çerçevesinde açılmasını ve bu müfredata göre eğitim vermesini yasaya aykırı bulmasının ardından Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) ile Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) okul önünde eylem yaptı ve hükümete mahkeme kararına uyma çağrısında bulundu. Sendikaların eylemine bazı veliler ve öğrenciler tepki gösterdi ve iki topluluk arasında kısa süreli arbede yaşandı. Eylemde bir açıklama yapan KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel, Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin ayrıcalıklı bir okul olduğunu, yeme-içme, barınma ve taşımacılık dahil her türlü imkanın öğrencilere sağlandığını ve okulun ideolojik propaganda yuvası olduğunu iddia etti. Okula ve bölgede yapılan camiye 33 Milyon Euro harcama yapıldığını savunan Gökçebel, öğrencilerin kendi istekleriyle değil, aile ve mahalle baskısıyla okulda tutulduklarını, yurtların örgüt evlerine ve tarikatlara dönüştürülmeye çalışıldığını belirtti. KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil de, açıldığı günden beri okulda kız-erkek ayrımı yapıldığı, kız çocuklarının başlarını örtmelerinin teşvik edildiği, kaynağı belirsiz paralarla öğrencilerin bütün ihtiyaçlarının karşılandığı iddiasında bulundu ve okulu, Sünni İslam propagandasının, gericilik ve yobazlığın Kıbrıs Türk eğitim sistemine girişinin simgesi olarak değerlendirdi.

• Şair Filiz Naldöven, geçirdiği rahatsızlık sonucu yaşamını kaybetti. İlk şiirleri “Kaynak” dergisinde yayınlanan Naldöven, “Sevgiden Doğma”, Mağma Mavera”, “Aşk Beni Yıka”, “Hafızalı Doku” ve “Su Ağacı” isimli şiir kitaplarının da sahibiydi. Naldöven’in “Köşede Durmak” isimli bir de sahnelenmiş oyunu bulunuyordu. Şiirleri İngilizce, Yunanca ve Almanca’ya da çevrilen Filiz Naldöven, Afrika gazetesinin “Pazar” ekinde haftalık yazılar yazmanın dışında, “Arka Bahçe” adlı edebiyat dergisinin genel yayın yönetmenliği de yürüttü.

• 29 Haziran gecesi İstanbul Atatürk Havalimanında üç canlı bomba ile terör saldırısı düzenlendi. Saldırı sonucunda 42 kişi hayatını kaybederken, 239 kişi de yaralandı. Resmî makamlar saldırıya dair ilk bulguların IŞİD’i işaret ettiğini belirttiler. Saldırı, yalnızca Türkiye’yi değil, tüm dünyayı sarstı. 

• İstanbul Taksim Meydanı’nda “Onur Yürüyüşü” gerçekleştirmek isteyen LGBTİ üyelerine polis müdahale etti. Müdahale sırasında çok sayıda göstericinin yanı sıra Avrupa Parlamentosu Milletvekili Terry Reintke de tutuklandı. LGBTİ üyelerinin balkonlara astıkları gökkuşağı bayrakları da polis tarafından indirildi. İstanbul’da bunlar yaşanırken Başbakan Binali Yıldırım, büyükşehir yasasıyla mahalleye dönüşen köylerin muhtarlarına, il ve ilçe müftülerine resmî nikâh kıyma yetkisinin verileceğini açıkladı. Böylece, müftülerin dünyevi yetkilerini artırma yönünde bir adım daha atılmış oldu.

• Türkiye, Başbakan Binali Yıldırım tarafından 16 Haziran’da açıklanan ve Türkiye’nin dış politikadaki yalnızlığını gidermeyi amaçlayan “yeni” dış politikasını yürürlüğe koydu. Bu politikanın ilk somut sonucu İsrail’le yapılan ve ikili ilişkilerin normalleşmesi için alınacak önlemleri içeren mutabakat metninin 28 Haziran’da imzalanmasıydı. Bilindiği üzere, Aralık 2008-Ocak 2009 Gazze saldırısı, Ocak 2010 büyükelçi koltuk krizi ve 31 Mayıs 2010 Mavi Marmara Baskını gibi olaylardan sonra Türkiye-İsrail ilişkileri kopma noktasına gelmişti.

• “Yeni” dış politika anlayışının ikinci adımı Rusya ile ilişkileri yumuşatmaya yönelik oldu. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’e bir mektup gönderdi ve öldürülen Rus pilotu için başsağlığı diledi. Rusya kaynakları, yazdığı mektupta Erdoğan’ın, “düşürülen Rus uçağı nedeniyle öldürülen pilotun ailesinden özür dilediğini ve Türkiye-Rusya ilişkilerinin düzelmesi için elinden geleni yapacağını söylediğini” açıkladılar. Mektubun ardından Putin ve Erdoğan telefonla görüştüler. Görüşme sonrasında iki cumhurbaşkanının, yüz yüze görüşme, ikili ilişkileri normalleştirme ve terörle mücadele konularında mutabık kaldıkları açıklandı. Ayrıca, Putin’in Rus Hükümeti’ne, Türkiye ile müzakereleri başlatma ve Türkiye’ye gitme konusunda Rus turistlere konulan engelleri kaldırma yönünde direktifi verdiği de belirtildi.  

• Birleşik Krallık’ta yapılan referandumda Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma kararının çıkmasının ardından gerek Britanya’da gerekse Avrupa’da büyük bir kaos çıktı. Referandum sonuçlarının hemen ardından Başbakan David Cameron Ekim ayında istifa edeceğini ve AB’den ayılma sürecini yeni bir başbakanın yürütmesi gerektiğini söylerken, sosyal medya aracılığıyla örgütlenen Britanya’daki çeşitli kesimler “hayır” oylarının % 60’ın altında olduğu gerekçesiyle topladıkları imzalarla ikinci bir referandum yapılması talebinde bulundular. İskoçya ve Kuzey İrlanda’dan ise, Birleşik Krallık’tan ayrılma yönünde referandum düzenlenmesi gerektiğine dair haberler geldi. İskoç yetkililer, AB’de kalma yönünde AB ülkeleriyle görüşeceklerini açıkladılar. Mesele yalnızca Britanya’nın değil, AB’nin geleceğinin de tartışılmasına neden oldu. Hollanda, Fransa ve İsveç’in sağ liderleri kendi ülkelerinde de benzer referandumların yapılmasını talep ettiler. Tüm bu gelişmeler üzerine Almanya, AB kurucu üyelerini olağanüstü toplantıya çağırdı. Yapılan toplantıda, Britanya’nın AB’den çıkma sürecinin bir an önce başlatılması gerektiği kararı çıktı. Siyasi alandaki bu gelişmeler ekonomiyi de derinden etkiledi ve birçok ülkede borsalar büyük kayıp yaşadılar.

 

Bu haber toplam 1400 defa okunmuştur
Gaile 376. Sayısı

Gaile 376. Sayısı