Gaile’nin Gözüyle
Gaile’nin Gözüyle
• Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı, Kadın Sığınma Evi’nin kapatılmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, LTB’nin inisiyatif alarak Kadın Sığınma Evi’ni Ağustos ayı içerisinde açacaklarını söyledi.
• Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu’na (DEV-İŞ) bağlı EMEK-İŞ ile Haspolat’taki arıtma tesisini işleten WTE Wassertechnic GmbH isimli özel şirket arasında toplu iş sözleşmesinin imzalanmasıyla yıllar sonra ilk kez bir özel şirket ile toplu iş sözleşmesi imzalanmış oldu. Şirketin yerli değil yabancı oluşu dikkat çekiciydi.
• Yalnızca geçen haftanın değil yakın dönemin en önemli olayı, kuşkusuz, Türkiye’deki darbe girişimiydi. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mensup bazı subaylar ve onların yönlendirdiği erler tarafından 15 Temmuz Cuma gecesi saat 22:00’de Genelkurmay Başkanlığı’na yapılan baskının hemen ardından Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı ve TRT Genel Müdürlüğü darbeciler tarafından ele geçirildi. Aynı saatlerde İstanbul’daki Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin Anadolu’dan Avrupa’ya geçiş yönü bir grup asker tarafından trafiğe kapatıldı. Bu gelişmelerin ardından bir televizyon kanalının canlı yayınına bağlanan Başbakan Binali Yıldırım yaşananları “asker içerisindeki bir grubun kalkışma girişimi” olarak değerlendirdi. Aynı dakikalarda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın darbeciler tarafından rehin alındığı açıklandı. Saat 24:00’te yapılan açıklamada “Askeri kalkışma, ordu içerisindeki Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensubu bir grup subay tarafından yapılmaya çalışılmaktadır” denildi. Açıklamanın hemen akabinde TRT’yi basan askerler “Yurtta Sulh Komitesi” imzalı darbe bildirisini okuttular. Bunun üzerine TÜRKSAT, TRT’nin yayınlarını kesti. Gelişmelerin ardından Marmaris’ten İstanbul’a gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe girişimine karşı halkı meydanlara çağırdı. 16 Temmuz’un ilk saatlerinde şiddet doruğa ulaştı. TRT’nin yayınlarını kesen TÜRKSAT’ın Gölbaşı’ndaki tesisleri, Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Gölbaşı Özel Harekât Merkezi askerî uçak ve helikopterlerin saldırına uğradı. Özel Harekât Merkezi’nde 42 polis yaşamını yitirdi. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) de bombalandı. TRT’yi basanların yakalanmasının ardından Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otelin saldırıya uğradığı haberi geldi. Saldırı bertaraf edildi. 16 Temmuz sabahı ise Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin yakınlarına bombalar atıldı. Sabahın ilk ışıklarıyla beraber FETÖ/PDY üyesi oldukları gerekçesiyle çok sayıda asker ve resmî görevli gözaltına alınmaya başlandı. Ankara Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda rehin tutulan Orgeneral Hulusi Akar düzenlenen operasyonla kurtarıldı. Bombalı saldırıya uğrayan TBMM, 16 Temmuz saat 17:00’de tüm milletvekillerinin katılımıyla olağanüstü toplandı. Oturumda, darbe girişiminin kınandığı ortak bildiri okundu. Saat 20:00 sularında, darbe girişiminde bulunanların üs olarak kullandıkları Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı kontrol altına alındı. Olaylar sırasında 173’ü sivil 240 kişinin öldüğü, 1.535 kişinin yaralandığı, 24 darbecinin de öldürüldüğü açıklandı.
• Bunlar yaşanırken ülke genelinde linç olayları ve “cadı avı” başladı. Gezi Olayları sırasında Erdoğan’ın “Yüzde 50’yi evinde zor tutuyorum” dediği kitle kendisinin çağrısı üzerine sokaklara indi ve zihinlerde silinemeyecek görüntüler bıraktı. Özellikle Boğaziçi Köprüsü’nde silahsız er ve erbaşlara yönelik yapılan vahşet, zihinlere kazındı. Şiddet olayları ve linç girişimleri Türkiye’nin dört bir yanında devam etti. Kitlelerin “idam isterük” çağrısına Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın yanıtı “olumlu” oldu. Erdoğan ve AKP rejiminin bir numaralı destekçisi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bu isteğe tam destek verdi. “Ne şiş yansın ne de kebap” siyasetinin başoyuncusu Cumhuriyet Halk Partisi ise bu gelişmeler karşısında “sin de gülle geçsin” politikasını izlemeye devam etti. Konya’daki Suriye kökenliler ile Malatya’daki Aleviler de kitlesel saldırıların hedefi oldu. Diğer yandan “cadı avı” çerçevesinde binlerce kişi FETÖ/PDY üyesi oldukları gerekçesiyle gözaltına alındı, tutuklandı veya işinden uzaklaştırıldı. Bir anda yargının, ordunun ve başta Milli Eğitim ve İçişleri Bakanlıkları olmak üzere birçok bakanlık ve başkanlığın içi boşaltıldı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Türkiye’deki bütün üniversitelerin dekanlarının istifasını istedi. Talimat yerine getirildi ve 1,577 dekan istifa etti. Ayrıca 4 üniversitenin rektörü görevden alındı. Yalnızca İstanbul Üniversitesi’nde 95 öğretim üyesi görevden uzaklaştırıldı. Tüm öğretim üyelerine yurtdışı yasağı konuldu. Son olarak da üç ay süreyle Olağanüstü Hal ilan edildi. Sonuçta 15 Temmuz darbe girişimi, Erdoğan ve AKP rejimine “dikensiz gül bahçesi” yaratma fırsatı sundu. Bununla birlikte, aynen 12 Eylül 1980 sonrasında yaşandığı gibi, idam cezası başta olmak üzere ülkedeki anti-demokratik uygulamalar ve insan haklarına aykırı önlemler Türkiye’nin dış politikasını ve ekonomisini olumsuz yönde etkilemeye başladı.
• 15 Temmuz’un etkileri Kıbrıs’ta da görüldü. Mehmetçik köyü çöplüğünde Fetullah Gülen’e ait kitap ve kasetlerin bilinmeyen kişilerce yakıldığı haberlerinin basına yansımasının ardından KKTC Sivil Savunma Teşkilatı’nda başkanlık yapmış kişilerin tutuklandığı açıklandı. Bu arada İstanbul’da Kuleli Askeri Lisesi’nde eğitim gören üç Kıbrıslı öğrenci de tutuklandı.
• Fransa’nın Nice kentindeki terör saldırısında 84 kişi öldü, 100’den fazla kişi de yaralandı. Saldırı, 14 Temmuz Ulusal Günü’nü kutlamak için toplanan kalabalığın üzerine kamyon sürülmesiyle gerçekleşti. Kamyon sürücüsü terörist, 2 kilometre boyunca insanları ezmenin dışında kullandığı silahla da dehşet saçtı. Tunus kökenli olduğu belirtilen terörist, emniyet güçlerince vurularak öldürüldü. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, olağanüstü hal uygulamasının üç ay daha uzatılacağını açıkladı.
• “Stand up to racism” geleneksel yürüyüşü geçen hafta Londra’da bir kez daha yapıldı. Yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı yürüyüşte ırkçılık karşıtı sloganlar atıldı ve özellikle siyahlara yönelik şiddet kınandı. Yürüyüşe ırkçılık ve faşizm karşıtları, işçi sendikaları, öğrenci birlikleri, Romanya, Bulgaristan ve Polonya göçmenleri, siyahlar, Romanlar, Kürt ve Müslümanlar gibi saldırıların hedefinde olan kesimler büyük destek verdi.