1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Galatya gölünde yeni kazılar…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Galatya gölünde yeni kazılar…

A+A-

 

Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde, iki toplumlu ekipler halinde örgütlenmiş kazı ekipleri aracılığıyla yürütmekte olduğu kazılar devam ediyor. Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden aldığımız bilgilere göre, Kayıplar Komitesi, Galatya gölünde yeni kazılara başladı.

Galatya gölünde daha önce yarım kalmış bir kazının tamamlanması için kazı ekibi gölde kazıya başlarken, diğer kazı ekipleri de adamızın çeşitli bölgelerinde çalışmalarını sürdürüyor.

Omorfo’da bir kilise mezarlığında devam eden kazılarda kalıntıları bulunan şahıs sayısı 16’ya yükseldi. Ancak bu 16 kişinin tümünün de “kayıp” mı yoksa başka eski bir gömü olup olmadığı ancak laboratuar çalışmaları esnasında anlaşılabilecek.

10 yıl önce bu sayfalarda yazmış olduğumuz Ayyorgi’de (Karaoğlanoğlu) olası bir gömü yerinde kazılar sürdürülürken, Mora’da da (Meriç) bir alanda kuyu arayışı devam ediyor.

Tekke Bahçesi’ndeki kazılar sona yaklaşırken, Haspolat’ta da (Mia Milya) bir başka kazı sürdürülüyor.

Ayvasıl’da (Türkeli) askeri bölgede bulunan Kıbrıslıtürk mezarlığı dışında bir başka kazı devam ediyor. Kermiya’da ve Latça’da da iki kazı daha var.
Kazı ekiplerinde bulunan tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.

 


-----------------------------------------------------------


GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NELER YAPILIYOR?

“Sırbistan’da geçiş dönemi adaleti ve insan kayıplarını belgelemek…”

Marijana Toma

Sırbistan’da, Yugoslavya’nın dağılmasının ertesinde, Geçiş Dönemi Adaleti’nin üç ana unsuru temel alınarak hareket edildi. Sırbistan, geçmişle yüzleşmek ve hesaplaşmak ve adaleti ve barışı sağlamak adına adım atmış gibi gözükse de, Sırbistan’daki  durum ancak  geçiş dönemi adaleti mekanizmalarının nasıl işlememesi gerektiğinin bir örneği olabilir. Sırbistan örneği şeytanın ayrıntıda gizlendiğinin göstergesidir.

Sırbistan Örneğinin Problemleri

1. Savaş Suçlularının Yargılanması
Şu ana kadar Sırbistan’da 188 kişi yargılandı. Sırbistan’da yargılanan insanların sayısı çarpıcı bir şekilde Lahey’de yargılananlardan fazla olsa da Sırbistan’da adaletin sağlandığına dair bir inanç yok. Neden?
Öncelikle, yargılanan ve ceza alan insan profiline bakılmalı. Sırbistan’da yargılanan ve ceza alanların büyük çoğunluğu düşük rütbeli, görev zincirinde alt sıralarda yer alan insanlar. Oysa Lahey’de savaş suçundan hüküm giyenler devlet adamları ve ordunun yüksek rütbeli insanları. Sırbistan sadece alt kademe insanları cezalandırarak aslında savaş suçlarının işlenmesinde devletin başındakilerinin ve devlet kurumlarının rolünün üstünü örtmüş oluyor.
Ayrıca, Sırbistan’da  yürütülen davalarda, tanıkların can güvenliği büyük bir sorundu. Mağdurların çoğu katledilmiş olduğu için tanıklar genelde devlet kurumlarının içindeki insanlardı.

2.  Hakikat
Sırbistan’da savaşın ertesinde, savaş sırasında gerçekleşen vahşetin ölçüsünü anlamak ve failleri  tespit etmek için bir hakikat komisyonu kuruldu. Amaç hem Sırpların, hem Hırvatların hem de Boşnakların işlediği suçlar, mağdurların başına gelenler hakkında hakikati ortaya çıkarmaktı. Fakat hakikat komisyonu sadece Sırplardan oluşuyordu. Bu da ortaya çıkacak olan “gerçeğin” tarafsızlığı ve objektifliği konusunda şüphelere yol açtı.
Ayrıca, şu an hala Sırp ders kitapları elden geçmiş değil. Ders kitapları milliyetçi söylemi devam ettirmekte. Tarih kitaplarında Sırplar savaşın tek mağdurları olarak tasvir ediliyor.  Srebrenica Soykırımı anlatılsa da, katliamla Sırp devleti ve ordusu arasında hiçbir bağlantı kurulmuyor.
Son olarak arşivlerin ve savaşa dair kayıtların çoğu yok edilmiş, dolayısıyla büyük bir bilgi açığı var. Hakikat Komisyonu’nun araştırmanın kaynağı olarak kullanacağı bilgi çok kısıtlı. Bilgiye erişim bu kadar kısıtlıyken, hakikatten bahsetmek ne kadar mümkün?

3.Tazminat
Sırbistan’daki mahkemeler mağdurlara tazminat verilmesinde karar kıldı. Bu umut verici bir gelişme gibi duyulsa da “mağdur” un tanımının kısıtlılığı tam aksini göstermekte.
Sırbistan mahkemeleri tarafından “mağdur” olarak görülmeniz için:
    Vücudunuzun %50’sinden fazlası zarar görmüş olmalı
    Ailenizden insanlar ölmüş olmalı
    Şiddete Sırbistan topraklarında maruz kalmış olmalısınız.
Bu tanım bir sürü mağduru dışarıda bırakmakta. Örneğin:
    Cinsel şiddet mağdurları
    Zorla kaybedilenler
    Sırbistan toprakları dışında Sırp ordusu ya da Sırp çeteler tarafından saldırıya uğramış  insanlar.

(Kaynak: http://hakikatadalethafiza.org/ders-ozetleri-ve-video-tarihsel-diyalog-ve-gecmisle-yuzlesme-2016-yaz-okulu/)

---------------------------------------------

“Hakikat Komisyonu, bilineni sorgulamak…”

Refik Hodzic

Büyük çaplı insan hakları ihlallerinin yaşandığı dönemlerin sonrasında kurulan hakikat komisyonları, mağdurların ve faillerinin isimleri gibi gerçekleri bulmak ve sunmak dışında iki büyük amaca hizmet etmektedir. Birincisi, geçmişte gerçekleştirilen vahşetin kabul edilmesini sağlamak  ve mağdurların seslerinin duyulacağı bir alan yaratmak. İkincisi de, geçmişi bulgulara dayalı, mantıklı bir örgüyle anlatarak  failler için inkar alanını daraltmak.

Hakikat komisyonları, ilk olarak, otoriter rejimlerin ve diktatörlük dönemlerinin sonrasında sistematik ve yaygın insan hakları ihlalleriyle yüzleşmek için kuruldu ve giderek her türlü çatışma sonrası dönemde kullanılmaya başlandı. Hakikat komisyonlarının temeli olan Hakikat Hakkı, Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, zorla kaybettirmelere karşılık vermek adına tanımlandı. Mahkeme, devletleri zorla kaybedilen insanların akıbetinin ne olduğuna dair mağdur ailelerine gerçeği aktarmakla yükümlü tuttu.
Hakikat Komisyonlarında işleyen süreç beş adımda özetlenebilir:

    Barış Anlaşması kapsamında hakikat Komisyonunun kurulması

    Hakikat Komisyonunun kanunla yasal hale getirilmesi: Komisyonun hedeflerinin, soruşturmanın kapsamı, süresi ve yapısının, suçun ne olduğunun, araştırılacak coğrafi bölgelerin, komisyonun işlemesi için verilecek yetkilerin yasayla tanımlanması gerekir. Hakikat komisyonları yasamayla ya da resmi emirle yasal hale getirilebilir. Yasama yolunda, karar sürecine parlamento dahil olduğu için komisyonun meşruiyeti ve komisyonun aldığı nihai kararların meşruiyeti fazla olacaktır, ancak bu aynı zamanda bütün sürecin uzaması demektir. Diğer yöntem, resmi emir, güçlü kurumsal ve siyasi desteği de beraberinde getirir fakat komisyonun halkın gözündeki meşruiyeti açısından sorun yaratabilir.

    Komisyon Üyelerinin Atanması: Atama, hakikat komisyonunun başarısı açısından büyük önem taşır, üyelerin öncelikli görevi güvenilir ve topluma karşı dürüst olmaktır. Komisyonun yerli üyelerden oluşmasının daha faydalı olacağı düşünülse de dışarıdan insanlar, çatışma sonrası kutuplaşmış ve taraflara ayrılmış toplumun parçası olmadıkları için onların katılımı komisyonun meşruiyetini sağlamlaştırabilir.

    Komisyonun İdaresi ve Raporlama: Komisyonun idaresinde, komisyonun incelenmesine, halka ulaşmasına ve yönetimine özellikle dikkat edilmesi gerekir. Komisyonun incelenmesi ve halka erişimi güven hissi ve meşruiyet yaratmak için önemlidir. Yönetim ise, hataları minimuma indirme ve bütçe kontrolü gibi önemli roller üstlenmelidir. Örneğin: komisyon üyelerine göze batan maaşların verilmesi halinde komisyon eleştirileni hedefi olabilir ve halkın komisyona olan güveni sarsılabilir.

    Son Rapor ve Komisyonun Önerileri: Hakikat komisyonunun başarıya ulaşması için iki önemli nokta vardır: Birincisi, final raporunu yazan kişilerin bu konuda eğitimli olmaları ve sürece dahil olmuş olmaları gerekir. İkincisi, komisyon üyelerinin önerililerinin toplumda yayılması ve hem toplumsal hem siyasal alanda kabul görmesi için çalışmalar yürütülmelidir.

Hakikat Komisyonlarında Karşılaşılan Başlıca Zorluklar
Hakikat komisyonları her derde deva gibi görünse de çoğu başarısız oluyor. Başarısızlığın başlıca sebeplerinden biri fazlasıyla hırslı yetkililerin sivil toplumla tartışma ve onlara danışma süresini komisyonu işlevsiz hale getirecek kadar uzun tutması. Geçiş dönemi adaleti, süreçlerde sivil toplumun danışmanlığını gerektirse de, bunun süresi ve kapsamı en baştan  belirlenmeli ve o çerçevede hareket edilmelidir.
Problem yaratan bir diğer unsursa zamanlamadır. Hakikat komisyonunu çatışmanın hemen ardından hayata geçirilirse, komisyonun siyasi ortamı yönlendirmesi zor olabilir.

Son olarak, beklentilerin altından kalkmak hakikat komisyonları için oldukça zorlayıcıdır. Komisyonların, vahşetin tanınması ve kabul edilmesi, inkarı önlemesi gibi faydalarının anlaşılması kadar, hakikat komisyonlarının sınırlarının fark edilmesi de önemlidir. Hakikat komisyonları toptan bir değişim yaratmak için hayata geçirilmez. Toplumsal değişim, hakikatin ortaya çıkmasının yanı sıra, siyasi liderlerin desteği, eğitimde yenilenme gibi bir sürü kıstasa bağlıdır.

 


(Kaynak: http://hakikatadalethafiza.org/ders-ozetleri-ve-video-tarihsel-diyalog-ve-gecmisle-yuzlesme-2016-yaz-okulu/)

Bu yazı toplam 1724 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar