Tümay Tuğyan

Tümay Tuğyan

GASP

A+A-

 


Suriye’deki savaştan kaçan mültecilerin sayısı Ağustos sonu itibarıyla 3 milyonu aşmış.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne ait veriler öyle söylüyor.

Yalnız hemen altını çizmekte fayda var; bu sayı, kayıtlı mültecilere ait.

Daha yüz binlercesinin, kayıt dışı bir şekilde civardaki ülkelere sığınmış olduğu tahmin edilmekte.

Bölgede en çok Suriyeli mülteci bulunan komşu ülkeler, sırasıyla Lübnan, Türkiye ve Ürdün. 

Kara yoluyla değil de deniz yoluyla ülkelerinden kaçabilen Suriyeliler’in en yakındaki kara parçalarından biri olan Kuzey Kıbrıs sahillerine ulaşmaları durumunda ise, yaşamakta oldukları dram maalesef yeni bir boyut kazanıyor.

***

Geçtiğimiz hafta yine yürek burkan mahkeme kararları okuduk, Suriyeli mültecilerle ilgili;

‘Bir sonraki mahkeme gününe kadar beklemek üzere cezaevine gönderilmelerine...’

‘Dosyaları tamamlandıktan sonra ise Askeri Mahkeme’ye çıkarılıp ülkelerine geri gönderilmelerine...’

Bu insanların ülkelerinde can güvenliği yok.

Kafalarına bombalar yağıyor her an, her saniye.

Yakınlarının cesetlerini kendi elleriyle topluyorlar başlarına yıkılan binaların altından.

Kadınlar kaçırılıyor, kız çocukları kaçırılıyor, tecavüze uğruyorlar.

Babalar kaçırılıyor, başları kesik, çukurların içerisinde...

Ve bu insanlar, yaşamak için kaçmak zorundalar kendi ülkelerinden.

Zengin olmak için falan değil, sadece yaşayabilmek için.

Hayatlarını kurtarmak, çocuklarına bir gelecek yaratabilmek adına son derece kötü koşullarda Suriye’den kaçmanın yollarını bulmaya çalışıyorlar.

Kaçabilmek adına çoğunlukla insan tacirlerine bütün maddi varlıklarını kaptırıp, bir bilinmeze doğru yola çıkıyorlar.

Havasız tırların içinde boğulduklarına şahit oluyoruz sürekli...

Ya da haddinden fazla yüklenen gemilerin alabora olması sonucu son nefeslerinin Akdeniz’in sularına karıştığını okuyoruz bu isimsiz insanların.

Tarifsiz trajediler bunlar...

Bazılarının trajedisi ise ‘sığınacak bir kara parçasına ulaşmayı başarınca’ bitmiyor.

Dedik ya, hele de ulaştıkları bu kara parçası, Kıbrıs’ın kuzeyiyse!

Bir bakıyorlar önce polisin elindeler...

Sonra mahkemede...

Sonra cezaevinde...

Sonra da başladıkları yerde, bir kez daha ölümün ülkesinde.

Kendi yasalarını en insani uluslararası hak olan sığınma/iltica hakkına kör eden, sağır eden...

Taraf olduğu halde, bu şartlardaki sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmelerini önleyen uluslararası sözleşmelerin gereğini dahi yerine getirecek siyasi iradeye sahip olmayan...

Mülteci hakkı elde etmeye çalışan sığınmacılara daha ‘insani’ bir muamele sağlayabilecek durumda olan makamlarla ve örgütlerle işbirliği yapmayan...

Ve bu durumdaki insanlara ‘geçici’ de olsa barınacakları bir çatı sağlayamayıp, onları cezaevine yollayan...

Her türlü insan hakkı GASPÇISI bir ülkeyiz biz.

Bu yazı toplam 1981 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar