GAVCAR: Basitlik, Sadelik ve Yalınlık
Doğayı anlamak yalınlık gerektirir ve çok ‘basit’tir, onu karmaşık hale getiren aslında biz insanlarız. Bizim yaptıklarımız, hatta düşündüklerimiz yüzünden doğa giderek daha da karmaşıklaşıyor.
Hasan Sarpten
20. yüzyılın herhalde en önemli bir kaç düşünüründen biri olan Wittgenstein’ın filozofluğu kadar ilginç bir başka yanı da yaşantısıdır. Avrupa'nın en zengin ailelerinden birine mensup olmasına rağmen, Wittgenstein'ın yaşantısı bunlardan çok uzak ve sade geçmiştir. Ölmeden hemen önce “olağanüstü bir yaşantım oldu” demesi ise yaşantısının basitliği ve sadeliği arama gerilimiyle dolu olduğunu göstermektedir. Belli ki ona göre "olağanüstü hayat" çileli ve çileci yaşantı sürse de sonunda, bu yaşantıyı izleğinden keyif almış olmakla ilintilidir. Çünkü, bir yol illa da bir sona ulaşmak zorunda değildir. Bazı yollar, çıkmaz olsalar da, o yolda sadece yürümek içindir.
Basitlik Çok Komplikedir!
Bazen bu hayatta ‘olağanüstü’ bir yaşam sürmek sadelik, yalınlık ve basitlik içinde var olmaktan ibarettir. Aksi halde, karmaşayı bir düzene koymadan yeni birşey ve daha da önemlisi ‘işe yarayan’ bir şey yapmak mümkün değildir. Eğer bir şeyi elinize aldığınızda, yapmak istediğiniz şeyleri nasıl yapacağınızı biliyorsanız artık herşey basittir demektir. Ne var ki sadelik, basitlik ya da yalınlık çoğu zaman minimalizmle bir tutulur ve küçümsemek üzerine kullanılan bir ifade olarak algılanır.. Ama sade, yalın ya da basit olmak karmaşayı ve fazlalıkları ortadan kaldırmayı gerektirir. Da Vinci’nin de ifade ettiği gibi ‘‘basitlik çok komplikedir ve sade olmak, karmaşık olmaktan daha zordur’’.
Doğayı Anlamak Basitlik İster
Doğayı anlamak yalınlık gerektirir ve çok ‘basit’tir, onu karmaşık hale getiren aslında biz insanlarız. Bizim yaptıklarımız, hatta düşündüklerimiz yüzünden doğa giderek daha da karmaşıklaşıyor. Ağaçları daha çok kesiyor, toprağı daha çok bozuyor, havayı daha çok kirletiyor, denizleri daha çok mahvediyoruz. Kendi egolarmızı tatmin etmek uğruna doğayı sömürüyor ve bir karmaşa içinde herşeyi yok ediyoruz. Ve, hep ‘‘büyük işlerin adamı’’, ‘‘başarılı bireyler’’ olmak için sadeliği kaybediyor, basit olmaktan korkuyoruz. Hal böyle olunca da onca karmaşanın içinde tüm sadelikleriyle orada tam gözümüzün önünde olan güzellikleri göremiyoruz. Oysa, çoğu kez değerli olanın herkesin farkettiği değil de gözden kaçanlar olduğunu bal gibi de biliyoruz. Mesela, bu mevsim ülkemin dört bir yanında açan gavcarların kaçımız farkındayız acaba?
Çakşır Otu: Gavcar
Gösterişten uzak, süssüz olan basit ve bir o kadar da sadeliğiyle dimdik karşımızda duran gavcarlar yavaş yavaş çiçek açmaya başlıyor... Kıbrıslıların ‘gavcar’ diye bildiği esasen ‘çakşır otu’ denilen ve bilimsel adı ‘‘Ferula communis’’ olan bu bitki basitliğin simgesidir. Boyu 2 metreye kadar uzanabilen bu otsu bitkinin kendinden emin duruşu basit, sade ve yalın olmanın önemini anlatıyor. Üstelik, öyle çok meziyeti olmasına da gerek yok, çok hafif sapından şişe tıpası yapılsın yeter...