Gazı kaçmış Kıbrıs gerçeği
“Gazoz”dan tarih mi olur?
Olur ya…
Hem de Kıbrıs tarihinin röntgeni gibi...
Işığa tut, bak, kırığı çıkığı iyice gör!
“Şişedeki Bellek” hepimizi yeniden adadaki bölünmeyle, çatışmayla, milliyetçilikle yüzleştiriyor.
Bu coğrafya “Türklük” ve “Rumluk” üzerinden parçalandı.
Şişeyi Rum’dan alan ama “Türk Gazozu” diye piyasaya sunan bir gereksinim ya da kötücül bir fırsatçılıkla tanışıyoruz.
Daha enteresanı şu…
74’ten önce “Rum ambargosu” ile darbelenen üretim, savaşın ardından “Türk ambargosu” ile yüzleşiyor.
Tam da arafta kalma hali…
***
“Taksim Kola” markalı içecek mi olur?
Şişesinde ay-yıldız!
Eleftherios Demetriou’dan fabrikayı satın alırken ortak ülkenin “tüccarı” olmak ama marka düşünürken “ya taksim ya ölüm” sloganından uyanmak kışkırtıcı bir kurnazlık değilse nedir?
Üstelik “Taksim” gazozlarının kapaklarını da bir Kıbrıslı Rum üretiyor (!)
Kim bilir belki o da EOKA’cıdır.
Öyle rastgele değildir yani bölünmemiz…
Bu ateş etnik kimlikler üzerinden tutuşturulmuş, yangın öyle başlamıştır.
***
Ada’daki çatışmalı yıllarda “Taksim” ismiyle satılan kola, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulunca “Bel-Kola”ya dönüşüyor. 74’ün sonrasında ise “Bixi”ye…
Ne kadar manidardır, “Ya Taksim Ya Ölüm”le serüveni başlayan içeceğin ölümü de Türkiye’de gerçekleşiyor.
“Bixi”nin Türkiye’ye girişi yasaklanıyor!
Türkiye paxarı için yapılan büyük yatırım çöküyor böylece…
O yıllarda Türkiye’de üretilen global markalar Kıbrıs’ın kuzeyine “özel teşvik”le girmiştir halbuki…
"Türk'ten Türk'e kampanyası"yla doğan içecek, "Türk'ün Türk'e ambargosu”yla kapılarını kapatıyor.
İlk kez teneke kola üretilmişti oysa…
Türkiye’den bile önce Kıbrıs’ta…
Hani “Tembel şu Kıbrıslılar, üretmiyor” dedikleri yerde…
Teneke kola, yerli üretim olunca, teneke düzende barınamıyor!
***
Senih Çavuşoğlu, “Şişedeki Bellek” kitabı ile Kıbrıslı Türklerin geçmişten bugüne gazoz üretimini anlatıyor ve tarihe ayna tutuyor.
Hem de Türkçe, İngilizce iki dilli bir kitap…
Pek çok dokümanla desteklenmiş, keyifle okunan, düşündüren, yüzleştiren bir eser çıkmış ortaya…
***
Kıbrıslı Türklerin gazoz tarihi bana şunu anlattı.
Lefke’den Limasol’a, Mağusa’dan Baf’a en zor koşullarda, yoklukta hep üretmiş insanımız…
Fabrikalar kurmuş, markalar yaratmış, toprağa ve hayata tutunmuş her dönem…
Girişimci ve ileri görüşlü olmuş…
1930’lardan bugüne…
Fikret gazozlarından içine konyak katılmış MOL’a, Senfa’dan Super Kola’ya kadar kadınıyla erkeğiyle üretmiş…
Milliyetçilikle boğuşmuş hep, “Ferah Kola”nın ismi “Star Cola” olmuş örneğin, pazarda çok daha güvenli pazarlanabilmek için!
Bir de birbiriyle didişmiş ne yazık…
Üzücü de olsa dayanışmak ya da birlikte büyümek yerine, birbirinin ayağını kaydırmış çoğu üretici…
Hep “menfaat çekişmeleri” girmiş araya…
Gazı kaçmış Kıbrıs gerçeğiyle gazozun da tadı kaçmış böylece…
“Ya Şükran Ya Ölüm” olmuş sonuç…
Yeni devrin markasını da siz söyleyiniz artık…
Yine de üretmek gerek…
İnatla…
Yaşamak için…
İllaki ders alarak, milliyetçilikten medet ummaktan ve çekememezlikten vazgeçerek…