Gazze’nin Hamasları KKTC’ye mi?!
Gazze’de İsrail-Hamas savaşı tüm şiddetiyle ve İsrail’in acımasızlığıyla devam ediyor. Bu savaşın esas oyuncusu emperyalist Amerika’dır; İsrail ise Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’de Amerikan emperyalizmin vurucu gücüdür. Tarafların işbirliklerini ve dayanışmalarını gerektiren çıkarları vardır, birbirinden farklıkları olsa bile…
Emperyalist Amerika’nın Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’daki çıkarlarını korumak, çoğaltmak, yaymak ve sıkıntısızı kullanabilmek için Cebelitarık’tan Hindistan’a kadar olan ve Kuzey Afrika’dan geçen bölgedeki 23 Müslüman ülkede Amerikan dostu yönetimlere ihtiyacı vardır; İsrail’in de kendi coğrafyasındaki varlığını güçlendirmeye ve hatta yaymaya ihtiyacı vardır. Amerika’nın var ettiği ve hasımlarına karşı kullandığı muhtelif İslamist terör örgütlerinden biri olan Hamas, Gazze’de yönetimi ele geçirince bölgede Amerika’ya dostane olmayan bir yönetimi kurguladı. Bu gelişme hem Amerikan çıkarlarına hem de İsrail’in varlığına bir tehditti. Bugün halen devam eden savaşın nedeni ve hedefi işte bu tehdidi Amerika destekli İsrail ordusu marifetiyle ortadan kaldırmaktır.
Savaşın durdurulmasına, en azından çocuklara ve sivil insanlara karşı vahşetin önlenmesine Birleşmiş Milletler Örgütünün kapasitesi bile yetmiyor. Dünya, Hitler Nazizminin 2. Dünya Savaşı’nda yaptığı vahşetin bir tekrarını kınasa ve yerse bile çaresiz seyirci rolünden öte gidemiyor. Savaşın durdurulması üzerine çeşitli girişimler yapan Türkiye de halen herhangi bir başarı elde edemedi. Amerika destekli İsrail Hamas’ı Gazze’den silmeden duracağa benzemiyor; “Ya bölgeyi terketsinler ye da ölüm” diyor. Dünya siyasi konjonktüründe şimdilerde, insancıl bir çözüm olarak, Hamas’ın Gazze’yi terketmesi ve başka coğrafyalara yerleştirilmesi konuşuluyor. Ama, genel tavır da “Bize değil, size yerleştirelim” şeklinde belirginleşiyor; yani Gazze’nin Hamas Filistinlilerini kendi ülkesinde yerleştirmeye gönüllü olan pek yok gibi.
İşte bu aşamada İsrail yanlısı bazı yabancı kaynaklar Türkiye’nin Katar ile işbirliği yaparak 250,000 Hamas militanı Filistinlileri Türkiye’nin Kürt nüfusunun yoğun olduğu bölgeler ile Kuzey Kıbrıs’ta Mağusa-Maraş bölgesine yerleştirmeyi planladığını ve İsrail’in de bunu kabul ettiğini yaymaya başladı. Halen teyide muhtaç bir bilgi olan ve Türkiye tarafından da yalanlanmayan bu konu yorumlanırken Türkiye’nin bu plandan neler murat ettiği, strateji planlarının neler olabileceği de ekleniyor. Öncelikle, diğer Müslüman ülkeler Türkiye’ye “Şükran” duyacak, projenin uygulanması için de özel mali yardımlar ve çeşitli finansmanlar verecek; ekonomik krizin darboğazında boğuşan Türkiye için iyi bir mali kaynak olabilir… Ve özellikle Kuzey Kıbrıs’a Filistinli nüfus yerleşmesinin takdir ifadesi olarak bu Müslüman ülkelerin KKTC’yi resmen tanımasını da Türkiye gündeme getirecek. Hikaye; olacak iş değil ama Kuzey Kıbrıs halkını uyutmaya deneyecekleri masal… Hamas’ın Gazze’yi boşaltılmasına yardımcı olmak demek İsrail’in insancıl konular bağlamında dünyadan gördüğü baskıyı yumuşatacaktır; bu da İsrail’in Türkiye ile ilişkilerini yeniden normalleştirmesine yol açabileceği de düşünülüyor.
Türkiye, kendi öncülüğünde ve Filistin sorununu çözmek üzere Birleşmiş Milletler ile bearaber bir uluslararası grup oluşturmayı da bu nüfus taşıma ve yerleştirme planının devamı olarak görmektedir. Ve daha da ötesi, Filistin tarafının garantörü olmak gibi bir arzuya da sahiptir; böylece bölgenin istikrarını kuran, koruyan, kollayan önemli bir ülke olacaktır. Ve aynı zamanda da Doğu Akdeniz’de diplomatik anlamda stratejik öneme ve etkiye sahip olmak gibi bir bonus da elde edecektir. Türkiye bu projesini başarabilirse, Doğu Akdeniz’de politik dinamikleri değiştirebilecek, kıyıdaş ülkelerle ve hatta AB ile ilişkilerini kendi vizyonu doğrultusunda geliştirebilecek, uluslararası toplumda da çok geniş bir etkiye sahip olabilecektir.
Ya biz, Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanlar? Genellikle adanın Mağusa’dan Karpaz’a uzanan bölgesinde taşınmaz mülk alıp KKTC’ye yerleşen on binlerce Yahudi kökenli nüfustan bahsedilir… On binlerce de Hamas militanı gelecek… On binlerce de İranlı var… Rahat durmayacaklarını söylemek kehanet değildir. Türkiye kendi çıkarları ve vizyonları için kazanımlar elde etmeye çalışırken Kıbrıs gene vasıta olarak kullanılacak ve Kıbrıslı Türklerin halen berbat olan içi güvenliği ve huzuru daha da berbat hale ve hatta Kıbrıslı Türkler için yaşanmaz hale gelebilecektir. Denilebilir ki, buralarda kırk bin TSK askeri vardır; çare olurlar… Şimdilerdeki iç güvenlik konularını, mafyaları, her türlüsünden kaçakçılığı önleyebilmişler mi ki, Kuzey Kıbrıs’ta İranlılar desteğindeki terörist Hamas militanları ile İsraillilerin çatışmasını önleyebilsin?!
Kıbrıs sorununun BM Ölçütlerinde bir an önce çözümünün önemi daha da belirgin olarak görülebiliyor. Türkiye’nin arka bahçesi olmanın sonu yok gibi… Ve arka bahçe olma süreci de buradaki TSK’nın ihmal ve kusurları ile devam edebilmiştir. Kıbrıslı Türkler onlarca yılın mücadelesini, kahrını, acısını, kayıplarını bugünleri yaşamak için göğüslememiştir. Kendi yurdunda azınlık haline gelmek için göğüslememiştir… Kendi yurdunu yönetmemek üzere göğüslememiştir. Arka bahçe olup pis kokulardan bunalmak için göğüslememiştir. Gelip kurtardığını söyleyen Türkiye’nin Kıbrıslı Türkleri arka bahçe pisliğine gömmesi için de göğüslememiştir.
Kıbrıslı Türklerin sağ siyaset erbabı… Sizin marifetinizle, sizin “Türkiye’ye şükran - biat - itaat” düsturunuzla Türkiye’nin arka bahçesi olan Kuzey Kıbrıs, şimdi de Türkiye marifetiyle İsrail ve Hamas’ın da arka bahçesi olma sürecine başlangıç vuruşu yapmışa benziyor. Kıbrıslı Türklerin bugünlerdeki sağ siyaset erbabı, sizden önceki yoldaşlarınıza bakınız, “Türkiye’ye şükran – biat – itaat” onlara ne kazandırmıştı ki size de ne kazandıracak? Kıbrıslı Türk sağ siyaset erbabı, Kıbrıslı Türk olabilseniz bir…