1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Gece Nöbet, Gündüz Okul
Gece Nöbet, Gündüz Okul

Gece Nöbet, Gündüz Okul

Gece Nöbet, Gündüz Okul

A+A-

ÇOCUK GÖZÜMDE KIBRIS VE ANILAR -18-

 

Erdinç Gündüz

Muharrem Apartmanı ilk deneyimimdi. Sonra, belki yaşımın küçük olması, belki İngilizcem olması, belki de başka bir nedenle, önce adı ‘Kamçı Takımı’ olan özel bir takıma daha sonra da 3. Takım’a nakledildim.
3. Takım, Muharrem Apartmanı’nın beş-altıyüz metre kadar doğusunda, Ledra Palace otelinin tam karşısında, sarı taştan tek katlı bir evdi. Yirmibeş kişi kadardık. ‘Ağır Silah Takımı’ da derlerdi bizim takıma.  Diğer takımlara göre birkaç adet daha fazla Bren ve Havan, A-6 ve A-4’ümüz olduğu içindi herhalde.
Ledra Palace Oteli’nin hem doğu hem de kuzey cephesinde Rum mevzileri vardı. Doğu tarafından Çetinkaya, kuzey tarafından ise aşağı yukarı tüm Köşklüçiftlik ateş altında tutulabiliyordu. Rumların, hem çatıda hem de en üst katta mevzileri vardı. Bizim 3’ncü Takımdaki mevziler ise bahçe duvarı boyunca zemindeydi. Yani Rumlar bizi  kuş bakışı gözetliyorlardı.  Bu nedenle de nöbet sırasında hep huzursuzduk.  Karşıdaki hareketleri izlemeye çalışırken, bir köşeye siner, mümkün olduğunca kıpırdamamaya çalışırdık.

***

Okullar açılmıştı. İngiliz Okulu öğrencileri için de Köşklüçiftlik’te bir ev kiralanmış, sıkıntılar içinde öğretim devam ettirilmeye çalışılıyordu. Mücahitler kendi içinde üç sınıfa bölünmüştü. ‘İş sahibi olanlar’, ‘öğrenci Mücahitler’ ve ‘devamlı olanlar’ olarak. Nöbetler de buna göre tanzim ediliyordu. ‘Devamlılar’ gündüz nöbetlerini tutuyor, gece nöbetleri ise iş sahibi ve öğrenci mücahitlere kalıyordu. Yani, gece nöbet, gündüz iş veya okul.....
Ben de ‘Öğrenci Mücahit’tim. Geceleri nöbete giriyor, gündüzleri de orta öğrenimime devam etmeye çalışıyordum. Nasıl oluyorsaydı (!!!)..... Gece nöbeti ertesi sabah, yorgun, uykusuz,  okul, dersler...

***

1965-66 yıllarında Lefkoşa’nın geceleri,  hala pek de sessiz sayılmazdı. Ne zaman hangi noktada küçük de olsa silahlı bir çatışma veya karışılıklı atış çıkacağını kestirmek mümkün değildi. Karşılıklı silah atışları hayatımızın bir parçası haline gelmişti. Birdenbire bir silahlı çatışma çıkıyor,  Birleşmiş Milletler subayları oradan oraya koşuşuyor, çatışmaları ancak birkaç saat sonra durdurmayı başarabiliyorlardı. Her çatışma sonrası da oldukça ilginç olaylar meydana geliyordu.. “İlk atışı kim yaptı?” sorusu sanki hayati öneme haiz, muhakkak cevap bulunması gereken bir soru gibi çıkıveriyordu ortaya. BM yetkililerinin tüm sorunları ortadan kaldıracak (!) bu soruya cevap bulmak, raporlarına yazmak, iki taraftan birini suçlamak için verdikleri savaş, Rum mevzileri ile Türk mevzileri arasındaki silahlı çatışmalardan çok daha önemli bir hale gelmişti.  Rum tarafını bilemiyorum ama Türk tarafında –en azından bizim çevremizde- bu soruya ciddi ciddi doğru cevap arayan da yoktu. Doğrunun ne olduğu da, hiç kimsenin umurunda bile değildi.
Birleşmiş Milletler askerleri ile en önemli kavgalarımızdan biri de mevzilerimizle ilgiliydi. Derme çatma yapılmış, zaman içinden yağmurdan eriyip dökülmüş kum torbalarını her takviye etmeye kalktığımızda kıyameti koparıyorlardı. Yeni bir mevzi yapmak deveye hendek atlatmaktan çok daha zordu. Gözleri üzerimizdeydi. Bir kenara bir varil  koysak anında ot gibi orada biterler, o varili oradan kaldırmamızı isterlerdi... Bu nedenle mevzi onarımı veya yeni mevzi işleri hep gecenin geç saatlerinde yapılırdı. Bölüğümüzdeki ekipler akşam üzerleri belirlenir, gece yarısına doğru harekete geçilirdi. Gün ışığı ile ortaya çıkan yeni mevzilerle birlikte BM subayları da belirir,  büyük kıyametler kopar, günlerce sürerdi.
- Bu mevzi derhal yıkılacak...
-     Neden?
-     Yeni yaptınız. Yasak...
-     Rumlar da karşıda yeni bir mevzi yaptılar. Önce onu yıkın...
-     Hayır. Orada yeni mevzi yok...
-     Hayır var....
-     Yok...
-     Var...
-     Yok...
- Aleyhinize rapor yazacağım...
- Ne istersen yap..
Saatlerce böyle sürüp giden, bazen itişmeler kakışmalar bile olabilen tartışmalardı bunlar...

Bu haber toplam 1703 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 262. Sayısı

Adres Kıbrıs 262. Sayısı