“Geçen yıl çok verdi, bu yıl düştü”
Lefke’de zeytin hasadı başladı… Üretici geçtiğimiz yıl ‘çok ürün’ veren zeytinin bu yıl Güzelyurt- Lefke Bölgesi’nde rekoltenin düşük olduğunu belirtiyor…
Aygün Bahar ÖKMEN
Zeytin bu yıl özellikle batıdaki üreticiyi güldürmedi… Geçtiğimiz sene bol ürün elde edilen zeytinde bu yıl rekolte düştü.
Üreticiye göre “ağaçların periyodisitesinden”, yani geçtiğimiz yıl çok veren bir ağacın, diğer yılda ürününün düşmesinden kaynaklanan durum, zeytin fiyatlarına yansımayacak.
Lefke Bölgesi’nde zeytin üretimi yapan Ziya Sezey, “Geçen sene takribi 15 bin tona yakın zeytin çıktı adada. Bayağı yüksek bir rekolte idi bu. Bu sene maalesef o rekolte yok. Ancak bölgesel olarak yine ürünümüz mevcut. Özellikle Girne, Meserya ve Karpaz bölgelerinde, bölgesel olarak, zeytinin daha bol olduğunu biliyoruz. Ancak Güzelyurt ve Lefke bölgesi, bu sene daha bakir zeytin açısından. Çok fazla bir meyvemiz açıkçası bu sene bizim bölgede yok” dedi. Bu durumu ise, periyodisite olarak açıkladı.
“Ağaçların karakteristik özellikleri vardır. Periyodisite dediğimiz bir olay vardır ağaçta. Bir sene var senesini, bir sene yok senesini yaşar. Bu bütün ağaç türlerinde yaşanan bir olaydır. Ancak bazı ağaçlarda bu daha şiddetli yaşanır. Zeytin de bunlardan biri” diyen yapan Sezey, “Ağaçlarımız geçen sene çok yüklü olduğundan dolayı, bu sene, o periyodisiteden kaynaklanan, daha az bir ürün elde ediliyor. Bunun bakımla veya sulamayla bir ilgisi yok. Ancak bakım tabi ki çok önemli… Bakımla bu periyodisite süresi kısaltılabilir ancak hiçbir zaman tamamen ortadan kaldıramazsınız” şeklinde konuştu.
“Pandemi nedeni ile pek çok ürün elimizde kaldı”
Üründeki azalmadan kaynaklı olarak fiyatların artmasının beklendiğini ancak pandemiden dolayı ellerinde kalan ürünlerin bulunduğunu ve bu nedenle fiyatların geçen sene ile aynı kalmasının bile bir başarı olacağını ifade eden Sezey, “Rekoltenin az olması nedeni ile genelde fiyatların artacağı düşünülür. Ama geçen sene olağanüstü bir olay yaşandı ve hala daha içerisindeyiz. Pandemi. Bu dönem nedeni ile geçen sene aldığımız ürünler maalesef elimizde duruyor. O nedenle bu sene fiyatların geçen sene ile aynı kalması dahi bir başarı olacak. Çünkü fabrikaların ellerinde geçen seneden baya bir ürün var şu anda. Aynı şey zeytinyağı için de geçerli. Ben fiyatlarda bir değişiklik öngörmüyorum” dedi.
Sektörde makineleşme hakkında konuşan Sezey, “Biz mekanikleşme anlamında sektörde öncü bir rol üstlendiğimize inanıyoruz. Elle hasat yapıldığı dönemlerde adaya ilk makineli tarakla toplamayı ilk getiren biziz. Şu anda adada birçok üretici bu taraklı hasadı kullanıyor. Biz yine başka bir yenilik anlamında daha gelişmiş bir makine aldık. Geçen sene adaya getirdik. Şu anda bizim hasadımız o alet ile yapılıyor” dedi.
Sezey, hasadın makineler ile yapılmasının sağladığı katkıları da aktardı:
“Normalde 1 iş gününde, normal ürünü olan bir bahçede, bir kişi 3-4 kasa arası zeytin toplayabilir. Ancak hasat makine ile yapıldığında, makine 5-10 dakika içerisinde 3-4 kasa topluyor. Bir ağacı beş, on dakika içerisinde topluyor. Kalite dediğimiz olay ürünün dalından koptuktan ne kadar sonra makinelerle yağa dönüştürüldüğüdür aslında. Bu ürünler makine ile toplandığından dolayı, hasat daha erken bitiyor ve zeytin, yağ sıkımhanelerine daha erken ulaşıyor. Dolayısı ile kalite de yükseliyor. Makineler bize böyle bir avantaj sağlıyor.”
“1 litre zeytinyağı çıkartabilmek için şu anda 10 kg zeytin gerekir”
Fabrikada hasat ile birlikte yapılan işlemleri de aktaran Sezey, “Aşağıda paketleme yapılıyor, şişeleme yapılıyor. Sofralık zeytinler orada. Sene içerisinde piyasadan, üreticiden alınan ürünler getiriliyor, burada, fabrikamızda stoklanıyor. Müşterilerimizin isteğine göre de paketlenerek sevkiyatı yapılıyor. Dalından raflara yani…” şeklinde konuştu.
Zeytinyağı sıkımı ve kaliteyi açıklayan Sezey, “Zeytinyağı sıkımı normalde bugünlerde de yapılabilir. Ancak ne kadar erken yapılırsa o kadar kaliteli olacağı gibi, miktar olarak da o kadar da az olur. Şu an sıkım yapılsa kilo anlamında çok daha fazla zeytin gerekir. Mesela 1L zeytinyağı çıkartabilmek için şu anda 10 kg zeytin gerekir. Ancak bu, üç hafta sonra ya da bir ay sonra yapılırsa, beş kilo zeytin ile 1 L yağ çıkarılabilir. Dolayısı ile ürün bu anlamda daha bereketli olmuş olur” dedi.
“Zeytin stratejik ürün olmalı, ithali yasaklanmalı”
Zeytin sektörünün de yaşanan salgından etkilendiğini ifade eden Sezey, sofralık zeytinin ithali nedeniyle de sıkıntılar yaşadıklarını dile getirdi.
“Pandemiden bizim sektörümüz de etkilendi. Özellikle sofralık zeytin burada önemli bir kalem bizim açımızdan. Sofralık zeytin adamızda narenciyeden sonra en fazla üretimi yapılan ürün olmasına rağmen, adada diğer tüm tarım ürünlerine yurt dışından gelme yasağı varken, zeytine yok. Dolayısı ile Türkiye’den adaya bayağı bir işlenmiş, sofralık zeytin ithalatı yapılıyor. Pandemi döneminden dolayı da adadan aşağı yukarı 300 bin kişinin ayrıldığını hesaplıyoruz. 100 bin öğrenci, 100 bin temelli geri dönüş yapanlar, 100 bin turist… Geçen sene 1 milyon 200 bin turist geldiği söyleniyor. Bunu 12 aya böldüğünüzde aşağı yukarı her aya 100 bin kişi düşüyor. Toplamda 300 bin tane tüketici adadan ayrıldı. Böyle olunca da adada bizlerin ürettiği sofralık zeytinin tüketilmesi darbe almış oldu” şeklinde konuştu.
Zeytinin ithalinin yasaklanması gerektiğini düşünen Sezey, “Türkiye’den gelen zeytin de olduğundan dolayı, raflarda yer bulup satış yapmakta çok büyük zorluk çekiyoruz ve üretici bu anlamda büyük bir zarar ediyor. Umarız hükümet edenler bu problemi görürler ve zeytine stratejik bir ürün olarak bakmaya başlarlar ve yurt dışından adaya zeytin girişini yasaklarlar” dedi.
“Sektöre yardım eli uzanmazsa, üretici kalmayacak”
Sorunlar çözülmezse bu sene ayakta kalmayı başaran üreticilerin de batacağını ifade eden Sezey; “Pandemi bu sene de devam edecek gibi görünüyor. Bu sorunlar çözülmezse geçen sene bir şekilde ayakta duran firmalar ki birçoğu çok zor durumda ve batanlar da oldu, piyasada maalesef ödemelerin döngüsü yapılamıyor bazı firmalar tarafından; bu sene de böyle giderse ayakta kalanlar da bu sene batar. Dolayısı ile hükümet buna bir çözüm bulmazsa zeytin üreticisi sorunu ile karşılaşmayacak çünkü sektörde kimse kalmayacak” ifadelerini kullandı.
Yetkililere yardım çağrısında bulunan Sezey,“En önemlisi hükümet edenlerin tarım politikası içerisinde zeytinciliğin stratejik bir ürün olarak kabul etmesi. Zeytin stratejik anlamda hükümet tarafından itibar görmüyor. Bu da sektörün geleceğini etkiliyor. Adaya her sene takriben 900 ton sofralık zeytin geliyor yurt dışından. Geçen sene bizim kendi üretimimiz 15 bin ton. Ancak bu 900 ton zeytin, 15 bin ton zeytini ipotek altına alıyor ve kendi ürünümüzü satmakta zorlanıyoruz. Bunun bir an önce düzeltilmesi, yetkililerden ricamızdır” dedi.
“Piyasa kontrolsüz, çok sayıda tağşiş yağ var”
Piyasada pek çok tağşiş yağ bulunduğunu ve bunun denetimlenmesi gerektiğini ifade eden Sezey, “Diğer bir sorun ise; biz kaliteyi her şeyin üzerinde tutuyoruz ancak piyasada kontrolsüzlük var. Piyasa kontrollerinin hükümet tarafından yapılabilmesi de çok önemlidir. Bunun için de devlet laboratuvarlarının bu analizleri yapabilecek kapasitede olması gerekir. Şu anda bizim ülkemizde yağ asidini dahi yapamayacak seviyede laboratuvarlar var ki yağ asidini analiz edemeyen yerde hiçbir şey yok demektir. O kadar temel bir şey bu. Bu ekipmanların bir an önce tamamlanması ve piyasamızdaki özellikle kaçakçılığın ve tağşişin önüne geçilmesi için hükümet tarafından gerekli adımların atılmasını bekliyoruz. Piyasada şu anda pek çok tağşiş yağ var şu anda” dedi.
“Zeytin bu ülkenin öz evladıdır”
Tağşiş yağ hakkında “Adam gidiyor, bir plastik şişe alıyor, bir huni, bir de cezve… Hükümetin gözünde bizim değerimiz maalesef bu” diyen Sezey, hükümetin zeytin sektörüne bakışını da, “Zeytincilik sektörüne nasıl bakıyorlar derseniz; bizim değerimiz bir plastik şişe, bir huni, bir de cezve…” cümlesi ile özetledi. “Oysa zeytin buranın öz evladıdır. Zeytin, harnup ve badem bu ülkenin öz evlatlarıdır” şeklinde konuştu.