1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Gecenin Perdesi Ardında İmzalanan Girne 2. Bölge Emirname Değişikliği: Rantçı Talanın Hikayesi
Gecenin Perdesi Ardında İmzalanan Girne 2. Bölge Emirname Değişikliği: Rantçı Talanın Hikayesi

Gecenin Perdesi Ardında İmzalanan Girne 2. Bölge Emirname Değişikliği: Rantçı Talanın Hikayesi

Gecenin Perdesi Ardında İmzalanan Girne 2. Bölge Emirname Değişikliği: Rantçı Talanın Hikayesi

A+A-

FEMİNİST ATÖLYE
[email protected]


Basından takip edileceği üzere, FEMA’nın da destekçisi olduğu Girne İnisiyatifinin bir ayı aşkın bir süredir karşı mücadele verdiği Girne 2. Bölge Emirnamesi halkın itirazlarına, paydaşların bilimsel verilere dayalı önerilerine, ilgili bölgeleri kapsayacak imar planı için iki bölge belediyesinin emek ve kaynak sarfediyor olmasına, bu aceleyi meşrulaştıracak herhangi bir bilimsel veya toplumsal very olmamasına rağmen 8 Eylül Perşembe gecesi imzalanarak hayata geçirilmiş, yürürlükte olan emirnamede 4 adet kahverengi bölge mavi bölgeye dönüştürülmüştür.  Böylece Girne’nin doğusundan batısına uzanan dağ ile denizi birleştiren eşşsiz sahilleri yerel ekonomiye gerek doğrudan gerekse dolaylı geri dönüşü hemen hemen yok denecek düzeyde olan kumarhaneli devasa otellere açık hale getirildi. Dört katlı turizm yatırımını kumarhane için verimli bulmayan sermayedarların talebi ile hükümetin yangından mal kaçırır gibi bu emirname değişikliğinde ısrarcı olması ayrıca bu konuda kamuyu bilgilendirme görevini de baştan savma ve tamamen demagoji yapmak üzerine kurmuş olması demokrasi yoksunu bir süreçte hem Girne sakinlerini hem de tüm Kıbrıslıları mağdur etmiştir.

Girne'de oluşan çarpık yapılaşmadan kaynaklı sıkıntılardan ötürü yaşam standartları temelin gereksinimlerin dahi altına düşdüşürecek boyuta gelmiştir. Sağlık ve eğitim hizmetlerinin yetersizliği herkesçe bilinmekte, devlet okullarında öğretmenlerimiz çocukların ihtiyaçlarına yanıt vermeyen kalabalık ve bilimsellikten uzakta eğitim modellerini takip etmek zorunda kalmaktadır. Toplu taşımanın bir kamu politikası önceliği olmadığı ülkemizde Girne’nin doğusundan batısına sekiz kilometrelik bir yolu katetmek günün çoğu zamanında 20 dakikayı bulmaktadır.  Bununla beraber halkın denizlere erişimleri oteller ve büyük tesisler sayesinde fiziksel olarak kısıtlanmakta, bir ada ülkesinde denizden faydalanmak dahi madden ve manen yorucu bir hal almaktadır. Tüm bunlar olurken idarenin ise en ivedi kaygısı, dört katlı otelin şu anda kaçak olan ek kat inşaatını bir an önce yasal hale getirmek ve rantçı talana çanak tutmaktır.

Bu süreçte idarenin lakayt tavrı her zaman gözle görülebilir olsa dahi bunun en ciddi hissedildiği an 1 Eylül 2016 tarihinde gerçekleştirilen danış-ma toplantısı olmuştur. Bu toplantının ilkini 3 Ağustos tarihinde yapmaya yeltenen yetkililer halkın ciddi ilgisi ve tepkileri nedeni ile toplantıyı ertelemek zorunda kalmışlardır. Daha sonra 10 Ağustos tarihine ertelenen aynı toplantı Girne İnisiyatifinin örgütlü direnişi sebebi ile yeniden ertelenerek 1 Eylül 2016 tarihinde özel bir üniversitenin toplantı salonunda samimiyetsiz bir şekilde gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Samimiyetsizliğin ilk izleri her üç toplantı için idare tarafından çıkılan ilanlarda gözlemlenebilir. Çıkılan ilanların hiçbirinde Girne 2. Bölge Emirnamesinde yapılması öngörülen değişikliklerin ne yönde olduğuna dair hiçbir bilgi verilmemiş, 1 Eylül tarihli toplantıda toplantı salonunun 2. sırasından daha geride oturan katılımcıların göremeyeceği ölçekte bir harita üzerinde yüzeysel şekilde anlatılmaya çalışılmıştır. Bu açıklamaları haklı olarak yetersiz bulan katılımcıların sorularının hiçbiri yanıtlanmamış, aslında bu değişiklik ihtiyacının hiçbir bilimsel veriye dayanmadığı itiraf edilmiştir. Emirname ile yaratılan 4 mavi bölgeden 3ü tespit edilebildiği kadarıyla Girne ve Çatalköy belediyeleri sınırları içerisindedir. Bu iki belediyenin sürdürdüğü bir imar planı çalışması olmasına rağmen, plana müdahil profosyonellerin planın bitimini hükümetin neden beklememekte ısrarlı olduğunu sormasına rağmen bu konular yanıtsız bırakılmıştır.

Yapılan emirname değişikliğinin ise gecenin perdesine gizlenerek imzalanması ise aslında idarenin de bu konuda karanlık bir adım attığının bilincinde olduğunu ancak bu karanlık adımdan hiç de gocunmadığının göstergesidir. Plansız ve çarpık kentleşme ve emirname düzeni ile imar planı eksikliğinin keyfi doldurulması Akdeniz kıyılarında sayısız benzerleri olan sahil kentleri ile aynı güzelliklere sahip olabilecek Girne’yi kamusal alandan yoksun, kent ve bölge sakinlerini harcanabilir adleden, rantı besleyen, kumarhane turizmi ve buna ilintili sektörlere rant sağlayan bir alan haline getirmiştir.

Bizim için bu Emirname değişikliği hukuk dışıdır, demokrasi yoksunudur, kesinlikle idarenin görevini kötüye kulanmasıdır. Kamu yararı hiçe sayılmış, bölge sakinlerinin görüş ve itirazları gözardı edilmiş ve aslında idarenin idare etmekten yoksun olduğu gözler önüne serilmiştir. Girne İnisiytifinin bu konuya ilişkin ve kamusal alanların talan edilmesine yönelik mücadelesi hukuki yollar da dahil olmak üzere çeşitli kulvarlarda devam edecektir. Unutulmamalıdır ki kamusal alanlar halkındır!

----------------------------------------

MOR KİTAPLIK

KİRPİĞİNİZ YERE DÜŞMESİN…

Güldünya Yayınları’nın yeni kitabı, “Kirpiğiniz yere düşmesin” Kadınlar hayatlarına sahip çıkıyor! İstanbul Feminist Kolektif’in 2015 yılında aylık olarak hazırladığı raporları, raporlarla ilgili yazıları ve raporlara konu olan kadınlarla söyleşileri içeren derlemede hayatlarına sahip çıkan kadınların hikâyeleri yer alıyor. Kitap, adını Çilem Doğan’ın kadınlara gönderdiği bir mesajdan alıyor.
Çilem, Nevin, Yasemin… İsimlerini çok duyduk, peki ya hikâyelerini biliyor muyuz? Bu kadınların canına tak ettiren neydi? Bir yılda kaç kadın, maruz kaldığı erkek şiddetinden kurtulmak için kocalarını, partnerlerini ya da tanımadıkları erkekleri yaraladı, kaçı öldürdü? Kitapta, kadınların “şiddeti”nin arkasında yatan erkek şiddeti geçmişini okuyacak, yargı kararlarını gözden geçirecek, şiddeti izlemeyip müdahil olanların neleri değiştirdiğini göreceksiniz. Söyleşiler yoluyla, “Kadın arkadaşlarım, kirpiğiniz yere düşmesin” diyen Çilem’in, “Şimdi artık korkmuyorum; çünkü hayatımda kadınlar var,” diyen Yasemin’in hikâyesini dinleyeceksiniz.
Sadece ölmemek için öldürmeyi tercih eden kadınlar da değil, mini etekten çalışma hakkına hayatlarını farklı biçimlerde savunan kadınların mücadeleleri de bu kitapta.
Anlatılan hepimizin hikâyesi…
Ne dediler?
…Kadınları mağdurlar olarak sabitleyen bir anlayıştan onları ‘hayatlarına sahip çıkan’ failler olarak konumlandıran bir anlayışa ve pratiğe geçişin örneklerini izliyoruz burada… Gülnur Acar Savran
…21. yüzyılda Türkiye’de kadının durumunu anlatmak açısından tarihe içler acısı ama doğru ve sağlıklı bir not düşmüş… Canan Arın
… Hayatta kalmayı seçtikleri, ilk defa şiddetin objesi değil öznesi oldukları için bu sefer de toplumun, yargı ve ceza infaz sisteminin önyargıları ve ayrımcılığına mahkum edilen kadınların hikayeleri… Çiçek Tahaoğlu

-------------------------------------

Cadı Süpürgesi

Hükümetin, yapmaya çalıştığı icraatlarla Mersin’den ötede, Ankara’ya bağlı bir parça olduğumuz inancını azimle gerçekleştirme çabasına yeni halkalar ekleniyor… Saatlere yapılan müdahale tam da böyle bir şey…  Bu müdahaleyi kahkahalarla izliyor ve gülmeye ara verdiğimizde bu hükümeti süpürerek bir meridyen öteye atmak için hazırlık yapıyoruz.
Ayrıca Kurban Bayramı diye ortalığın kana bulanmasına  karşı olduğumuzu tekrar ve tekrar dile getirerek, “ Sokaklar kan olmasın, hayvanlar kurban edilmesin.” diyoruz. Süpürgemizin kan dolu sokaklarda dolaşmaması ümidiyle, insana, hayvana, tüm canlılara saygıyı herkese hatırlatmak istiyoruz.                      

--------------------------------------

Malumat-ı Nisvan:

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Çalışma Yaşamında Kadınlar Yüzüncü Yıl Girişimi (ILO’s Women at Work Centenary Initiative  ) kapsamında hazırlanan yeni bir rapora göre dünyanın kimi bölgelerinde gerçekleşen sınırlı kazanımlara rağmen kadınlar çalışma yaşamında eşitlik arayışlarının karşılığını bulamamaktadır.
Küresel olarak kadınlar, erkeklerin kazandığının hala ortalama yüzde 77’sini kazanmaktadır. Rapor, bu ücret açığının yalnızca eğitimdeki farklılıklarla ya da yaş farklılıklarıyla açıklanamayacağına işaret etmektedir. Aradaki farkın, kadınların yaptıkları işlere az değer verilmesiyle, kadınların ağırlıkta olduğu sektörlerde ya da mesleklerde aranılan becerilerle, ayrımcılıkla, kadınların örneğin çocuk bakımı gibi ek sorumluluklar nedeniyle kariyerlerine ara vermeleriyle ya da ücretli çalışma sürelerini kısaltmalarıyla bağlantısı vardır.

-------------------------------------

Biraz da gülelim

 

 

Bu haber toplam 1505 defa okunmuştur
Gaile 385. Sayısı

Gaile 385. Sayısı