1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Gecikseydik vicdanımızın hesabı ağır olurdu”
“Gecikseydik vicdanımızın hesabı ağır olurdu”

“Gecikseydik vicdanımızın hesabı ağır olurdu”

Haspolat yolu üzerindeki su baskınında araçta olan iki kişiyi kurtaran Sivil Savunma Ekibi, o anları YENİDÜZEN'e anlattı

A+A-

Fehime ALASYA

Mesleğini tüm zorluklarına rağmen yapan Sivil Savunma ekibi, Haspolat yolu üzerindeki su baskınında araçta olan iki kişiyi kurtardığı anları anlattı.

 “Yakalarımızdan giren sular, paçalarımızdan çıkıyordu, bu halde saatlerce çalıştık” diyen Kemal Hacımusa, “Gecikirsek vicdanımızın hesabı ağır olur” diyen Ahmet Kanlı, o anda en son aşamada arabaya yürüyeceğini ifade eden Şube Müdürü Cemal Betmezoğlu ve kurtarma kamyonunu sürerken yaşananları videoya çeken bir diğer görevli Gökhan Keleş…

Yaşananları anlatırken bile heyecan duyan üç memur ve müdürleri, mesleğini büyük bir aşkla yaptığını ifade etti.

Betmezoğlu: “Yıllık izinlerinde dahi çağrılıyorlar”

Zor koşullarda çalışan Sivil Savunma görevlilerinin paydaşlarıyla aynı şartlara sahip olmadığını anlatan Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı Arama Kurtarma Şube Müdürü Cemal Betmezoğlu, “Çalışanlar, hiçbir karşılık beklemeden canlarını tehlikeye atıyorlar ama ödenekleri yok. Paydaşlarımız risk ödeneği, ek mesai, oncall ücreti veya ek tahsilat gibi ödeneklerden yararlanıyor bizler almıyoruz. Gün 24 saat telefonun diğer ucundalar, yıllık izinlerinde dahi çağrılıyorlar.” dedi. 

 

Suda mahsur kalan Bulutoğluları “Bir ara arabadan inmeyi düşündüm ama…”

İş yerine giderken aracıyla yolda olan Lefkoşa Türk Belediyesi Eski Başkanı Cemal Bulutoğluları da sularda mahsur kaldığı anları anlattı.

Bulutoğluları “Sivil Savunma ekipleri de oradaydı, bana yardım ister miyim diye sordular. Arkamda mahsur kalan bir araç vardı, onun durumu daha acildi, ben yardım istemedim. Acil olan diğer araca yöneldiler. Onu sivil savunma çıkardı, onun durumu daha kötüyü. Bir ara arabadan inmeyi düşündüm ama bunu göze alamadım”

sivil-savunma-1.jpg

 Kurtarma anında çalışan dört görevli.


 

Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı Arama Kurtarma Şube Müdürü Cemal Betmezoğlu:

“İpi tutamasaydılar, kendimi bağlayıp arabaya yürüyecektim”

Kurtarma anında yaşadıklarını anlatan Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı Arama Kurtarma Şube Müdürü Cemal Betmezoğlu, aracın sürüklenmeye devam etmesi durumunda doğacak tehlikenin bilinciyle hareket ettiklerini kaydetti. Çoğu zaman kendi canını bile düşünmeden hareket ettiklerini anlatan Betmezoğlu, çalışanların risk ödeneği, ek mesai, oncall ücreti gibi sosyal haklardan yararlanamadığından dert yandı.

Betmezoğlu, yaşananları şöyle anlattı:

“O gün iki kişiden oluşan iki ekibimiz vardı. İkisiyle de aynı noktaya müdahale ettik. Bu araçtaki insanları kurtarmazdan önce başka araçları da kurtardık, hava limanına yetişecek birçok insan vardı, onları da Erülkü çemberine aktarıp uçağa yetişmesini sağladık.

Aracın sürüklendiği noktada bu insanların tahliyesi için ekibimizle koordine oluyorduk. O anda aracın sürüklendiğini gördük. Araca doğru ip attık, onlardan ipleri tutmalarını istedik, birkaç denemeden sonra tuttular. İpleri sabitledikten sonra bölgedeki iki itfaiye memuru da yardımımıza geldi. Ben hareket eden bir iple o ipe bağlıydım. Bu şekilde kurtardık.

Araba iki yüz metre daha dereye giden köprüye girecekti. Ya dereye giden köprüye takılıp  su alacaktı ya da dereye sürüklenecekti. İpi tutamasaydılar, o aşamada kendimi bağlayıp arabaya yürüyecektim. Son nokta oydu. Tehlikenin farkındaydık, her şeyi yapıyorduk. Tehlikeleri istesek de istemesek de göze alıyoruz, arama kurtarma böyle bir iştir. Biz bu kabul edilemeyen tehlikeleri de göze alıp yapıyoruz.”

“İnsanlar uyarılara kulak vermiyor, kendi canını riske atıyor”

“O yollar trafiğe kapalıydı fakat ara yollardan birçok araç uyarılara rağmen suya girdi.

Yolun kapalı olduğu duyurulmuştu, araç tali yoldan çıkmıştı. İnsanlara bunu duyuruyoruz. Bu süre çok kısadır, ama insanlar çok sabırsız. Sonuçları çok ağır olur. Kısa sürelidir ama tehlikelidir. Kötü sonuçlar, büyük hasarlara sebep olur.

Bizde sel yoktur, su baskını vardır, kısa sürede yükseklik düzelir ve eski haline döner. Bu kısa sürede sabırlı olmalıyız.”

“Hiçbir ödenekleri yok”

“Çalışanlar, hiçbir karşılık beklemeden canlarını tehlikeye atıyorlar ama hiçbir ödenekleri yok. Paydaşlarımız risk ödeneği, ek mesai, oncall ücreti veya ek tahsilat gibi ödeneklerden yararlanıyor bizler almıyoruz. Gün 24 saat telefonun diğer ucundalar, yıllık izinlerinde dahi çağrılıyorlar. Hafta sonu. Talep doğrultusunda Uluslararası çalışmalarımız oluyor. Arama Kurtarma bölümünde toplam 12 kişi görev yapıyoruz. Bunların yanında koordineli bir şekilde çalıştığımız da pek bilinmiyor. Başbakanlık bünyesinde bulunan, Sivil Savunma’nın da koordinatörlüğünü yaptığı, Başbakanlık Afet Acil Yönetimi’nde, afet acil durumlarda görev yapan tüm devlet kurumlarının birer temsilcisi var. bunlar oluşturulan ilçe kriz yönetim merkezleri başında da sivil savunma koordinesi ile yürütülür. Bu olaydan toplumun çok fazla haberi yok. Bu da önemli bir çalışmadır.”


 


 

Gökhan Keleş: “Kamyonu sürerken video çekme şansım oldu”

“OradaBaşka sivil araçları durdurduk, üniformamızın etkisi vardı, durduk ve insanları Ercan a yönlendirmek için rica ettik, herkes kabul etti, gönderdik. Ardından belediye otobüs koydu. 400, 500 peşlerinden koştuk. Camı açtılar, yanlarında koşuyorduk. ‘Help me’ diye bağırıyorlardı. Onlara ipi tutmalarını söyledik ve halatı atmaya başladık. İnsanlar da önce çok telaşıydı, önce onları sakinleştirdik, sonra bizi dinlemeye başladılar. En son ipi attık, tutup araca bağladılar. İki kişi ipe sarıldık. Amacımız arabayı sabitlemekti. İpi yakaladılar, arabayı iple kurtarma kamyonlarına bağladık. Sonra diğer kamyon geldi, bir ip daha attık ve aracı iyice sabitledik. Bir ip aracın akışını durdurmak için, diğeri de insanları güvene almak içindi. Su beton refüjün de elli santim üzerinde bir suydu.

Çok daha tehlikeli olaylar yaşadık ama video çekme şansımız olmadı. Kamyonu sürerken video çekme şansım oldum ve bu video amirlerimizin de izniyle basına yansıdı, izlenme rekorları kırdı. Video çeken niye yardım etmiyor diye yorumlar vardı ama. Video kısa süreli, kamyon sürerken çekildi.”

Ahmet Kanlı: “Gecikirsek vicdanımızın hesabı ağır olur”

“Bir insana yardımcı olabilmek insanın içinde olmalı. Bize kimse yolculara araç durdurun, onları uçağına yetiştirin demedi, görevimiz de bunu emretmiyor, insanın içinde dolamalı, görev ve ödenekle olan bir durum değil. Bu işi kalpten sevmek gerek. Yazın mesai ikide bitiyor, akşama ailemizle birlikteyken çoğu kez misafirlerimizi evde bırakıp, masada bırakıp göreve gittiğimiz oluyor. Gökhan arkadaşımızın düğününde bütün ekip eğleniyorduk, yangın haberi aldık, herkes toplandı, Gökhan'a söylenmedi ve oradan ayrıldık, damat duysa o da gelecek diye korktuk. Kimi mangalı bırakır, kimi düğünü, kimi eğlencesini... Geciksek kimse hesap sormaz ama vicdanımızın hesabı ağır olur. Kurtarma sırasında videoda çok net görülüyordum, ailem, arkadaşlarım sürekli aradı, telefonum hiç susmadı.”  

Kemal Hacımusa: “Yakalarımızdan giren sular, paçalarımızdan çıkıyordu, bu halde saatlerce çalıştık”

“Yaralıları araçtan tahliye edip aracımıza aldık, sakinleştirdik. Sırada güvenlikleri ve sağlıkları vardı, onlara uyarıda bulunduk, yeniden araca gitmemeleriyle ilgili. Onları arkadaşlarına bırakıp göreve devam ettik. Yakalarımızdan giren sular, paçalarımızdan çıkacak yer bulmadı, tulumun içi su doldu ve baldırımızın yanından tulumu kestik, suları dışarıya çıkardık. O halde saatlerde işimize devam ettik. Sular yakalarımızdan girip paçalarımızdan çıkıyordu. Yangın, kuyu, deniz kazalarında çok olay yaşıyoruz ama videoya çekme şansımız yok. Bizim mesleğimiz birçok tehlike içeriyor.

Hayat kurtarırken "aman ne oluruz diye” kendi hayatımızı hiç düşünmüyoruz.

Yıllık tatil, hafta sonu izni, özel günler, geceler, hiç fark etmeden işe çağrılıyoruz, geliyoruz. Uzak bir yere gideceksek bile, amirimize bilgi verme ihtiyacı duyuyoruz. Bu ihtiyaçtan, zorunluluktan değil. Gece her zaman telefonlarımız yanımızda, denize gidince bile erkenden çıkıp telefona bakma ihtiyacı duyuyoruz. Kendimizi düşünürsek bu işi yapamayız. Tehlikeli anlarda tek düşündüğümüz nasıl katkı koyabiliriz…”

 


 

Suda mahsur kalan Lefkoşa Türk Belediyesi Eski Başkanı Cemal Bulutoğluları:

“Bir ara arabadan inmeyi düşündüm ama bunu göze alamadım”

Bölgede bulunan iş yerini merak ettiği için sabah 6.00 sularında Haspolat güzergâhında olduğunu anlatan Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Eski Başkanı Cemal Bulutoğluları, suda mahsur kalışını YENİDÜZEN’e anlattı.

“Bir ara arabadan inmeyi düşündüm ama bunu göze alamadım, çok fazla su akıyordu.” diyen Bulutoğluları, tarla yolundan yardıma gelen dozer ile kurtarıldı.

Bulutoğluları, tehlikeli dakikaları şöyle anlattı:

“Sabah 6.00’da iş yerime gitmek için yola çıktım. İş yerinin akıbetini merak etmiştik. Saatlerce orada bekledik, artık endişelenmeye başladım, en son karar verdim, gidecektim. Aracım büyüktü diye gidebileceğimi düşündüm, geçmeye kalktım. Tali yoldaki su 50 santimlikti, esas su ana yoldaydı. Geçerim diye düşündüm ama yolda çukur açılmıştı, görmedim, içine düştüm. Oradaki işçilerimiz, dozer alıp tarla yolundan geldiler ve aracı çıkardılar. Öyle kurtuldum. Bir ara arabadan inmeyi düşündüm ama bunu göze alamadım, çok fazla su akıyordu.

Sivil Savunma ekipleri de oradaydı, bana yardım ister miyim diye sordular. Arkamda mahsur kalan bir araç vardı, onun durumu daha acildi, ben yardım istemedim. Acil olan diğer araca yöneldiler. Onu sivil savunma çıkardı, onun durumu daha kötüyü. İşçilerim, dozer alıp tarla yolundan geldiler ve aracı çıkardılar, öyle çıktım.”

 

Bu haber toplam 4981 defa okunmuştur
Etiketler : , ,
İlgili Haberler