1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. “Geçmişimizi Geleceğe Taşıyamadık”
“Geçmişimizi Geleceğe Taşıyamadık”

“Geçmişimizi Geleceğe Taşıyamadık”

“Geçmişimizi Geleceğe Taşıyamadık”

A+A-

Mağusa’da, dünyaya geldiği Venedik evinde henüz 5 yaşında arkadaşlarıyla  gönüllü turizmciliğe soyunan Resmiye Canaltay, Antik Mağusa Vakfını kurarak, Mağusa’yı marka yapmak için çabalıyor
 

Sevgi YALMAN

Resmiye Canaltay’ın Mağusa Kale içinde doğduğu evden, Dr.Okan Dağlı’nın “Sokak Sokak Mağusa” isimli yeni çıkan kitabında şöyle deniyor;
Venedik evi. Bedesten Sokak ile Münir Özbek Sokağı arasındadır. Kraliçenin evi olarak da bilinir. 1980’lere kadar aileler yaşardı. Luzinyanların son Kıbrıs Kraliçesi Venedikli Caterina Cornaro’nun da yaşadığı bu evin avlusunda cümbez ağacı ve bir şapel bulunur. İngiliz döneminde 1940’lardan sonra Kadınlar Hapishanesi olarak kullanıldı.
Resmiye, Eroğlu ailesinin ilk çocuğu olarak işte bu evde doğdu. İlk adımlarını bu evde attı, ilk sözcüklerini bu evde söyledi. İlk gençlik yıllarını bu evde geçirdi. Kendi deyimiyle Hısar’larda gezdi, eski evlerin bulunduğu sokaklarda arkadaşlarıyla oyunlar oynadı. Mağusa’nın tarihi dokusunu kokladı, hissetti, düşler kurdu. (ki bu ev hala rüyalarına giriyor. Evle ilgili son rüyasını 2 gece önce görmüş)

ATIL DURUMDA

Evi fotoğraflamak için gittiğimizde çok hüzün verici bir durumla karşılaştım. Ama onu  anlatmadan  önce bir şey dikkatimi çekti. Resmiye Canaltay, evin anahtarını komşudan aldı. Yani o özlemini çektiği günlerdeki gibi alışkanlıklarını sürdürüyor. Cümbez mevsimi olduğu için kocaman ağacın meyveleri imrendiriyordu. Nitekim komşuların cümbez toplayabilir miyiz talebine de içtenlikle “tabii” yanıtını verdi.
Evin içine gelince, gerçekten felaket. Atıl durumda, yer yer çökmeler olmuş. Bir tarih göz göre göre yok oluyor. Niye böyle? sorusuna “Restorasyon ve tamir için çok mücadele ettik. Devlete, AB’ye müracaat ettik. Başaramadık. Eski Eserler Dairesi’nin destek olması, ayrıca büyük miktarda para gerekiyordu. İlgi görmedim, bu durum beni motive etti, hırslandırdı” diyor.
Resmiye Canaltay, Mağusa Kale içinde kendi evleri gibi 30’dan fazla ev olduğunu, bu evlerden bazılarının yabancılara satıldığına vurgu yaparak vakıf kurma fikrinin buradan doğduğunu, vakfın bu evlere sahip çıkarak turizme kazandırabilme amacında olduklarını söylüyor.

“SAHİP ÇIKMALIYIZ”

Resmiye Canaltay, Mağusa’nın ama özellikle de Surlariçi’nin turizm açısından hak etmediği bir yerde olduğuna işaret ederek şöyle konuşuyor.
-Mağusa sevdalısı arkadaşlarımla bir araya gelerek bu vakfı kurduk. Amaçlarımızın en önemlilerinden biri bu evlerin satılmasını engelleyip turizme kazandırmak. Geçtiğimiz günlerde  yerel yönetim temsilcileri ve Sivil toplum Örgütlerinin katılımıyla bir çalıştay gerçekleştirdik. Sonuçlarını da açıkladık. Ancak katılımcılık önemli. Mağusa halkının da bu girişime destek vermesi ve Mağusa’nın markalaşması çalışmalarına katılması gerekir. Önümüzdeki günlerde tüm sivil toplum örgütleri ve esnaf ile bir araya gelip çalıştay sonuçlarını paylaşmak ve yol haritamızı çizmek istiyoruz.

ÜNİVERSİTELERE ELEŞTİRİ

Resmiye Canaltay, Mağusa’daki 2 Üniversiteden (DAÜ, İTÜ) den beklentilerini dile getirerek, öğrencilerin de turist sayıldığını, üniversitelerin kendi içlerine kapanarak, etkinliklerini kendi içlerinde yaptığını, Suriçi’ne yönelim olmadığın vurguluyor.
Canaltay, “DAÜ  Turizm, Mimarlık ve Görsel Sanat bölümleri vakfımıza destek veriyor. Gazimağusa Belediyesi, çalıştayımıza katıldı. Belediye ile işbirliği yapmak istiyoruz. Ayrıca önümüzdeki günlerde İTÜ yetkilileri ile de görüşmek istiyoruz. İki Üniversitemizden birinde mutlaka kent araştırmaları bağlamında Mağusa Araştırmaları Enstitüsü kurulmalı. Buna geleneksel olarak İTÜ daha yakın olabilir. DAÜ Kıbrıs Araştırmalarıyla ses getirdi. İTÜ de kent ve Mağusa Enstitüsü kurarak kentimize katkı koyabilir. İtalyanların böyle bir enstitü için ciddi destek vereceklerini düşünüyorum” dedi.

‘MARAŞ AÇILMALI’

Sorumuz üzerine, CTP Gazimağusa Milletvekili Ferdi Sabit Soyer’ın Mağusa ile ilgili görüşlerine katıldığını, denize hasret Mağusa ve Mağusalı’nın deniz ile buluşturulması gerektiğini söyleyen Resmiye Canaltay, “fikirlerin tartışılmaya başlanmasından mutluluk duyduğunu, hem siyasilerin hem de sivil toplum dayanışmasının çok önemli olduğunu vurguladı.
Maraş’ın açılması tartışmalarına da değinen Canaltay, “Maraş, Mağusa’nın bir parçasıdır. Bütünlüklü çözümün bir parçası olarak açılmasını destekliyorum. Biz bu konuda, çok hızlı hareket etmeli, Maraş açılmadan ev ödevimizi yapmalı, Mağusa kentinin yaşanabilirlik kalitesini artırmalı, Mağusa markasını yaratmalıyız. Aksi halde Mağusa-Maraş parçalı görünümü devam edecek” dedi.

Bu haber toplam 2668 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 127. Sayısı

Adres Kıbrıs 127. Sayısı