“Geldik ama… Ne yapacağımızı bilmiyoruz”
Türkiye’deki deprem felaketinde evini barkını kaybeden binlerce depremzede, oradaki kötü yaşam koşullarına dayanamadığından Kıbrıs’ın kuzeyine kaçtığını belirtiyor, burada ise sığındıkları akraba evlerinde ‘gelecek bilinmezliği’ kaygısı taşıyor…
Fehime ALASYA
Türkiye’deki deprem felaketinde evini barkını kaybeden binlerce depremzede, oradaki kötü yaşam koşullarına dayanamadığından Kıbrıs’ın kuzeyine kaçtığını belirtiyor, burada ise ‘gelecek bilinmezliği’nden dert yanıyor…
YENİDÜZEN’e konuşan depremzedeler, yaşanan felaketin ardından geleceğe dair umutlarını yitirerek son çare olarak buradaki akrabalarının yanına geldiklerini anlattı.
Kimisi “geldiğimiz yerdeki şartlar iyileşsin, biz dönmek istiyoruz” derken, kimisi “dönsek de hiçbir şeyimiz kalmadı, sıfırlandık” dedi. Kim depremzede, hala ülkesinde verdiği can kayıplarına gözyaşı dökerken, kimisi ‘biz yerimizden gitmek istemezdik’ diyerek kendi yaşadıklarına ağladı…
Hemen hepsi, göç ve belirsiz kaygısını belirtti.
Garip Ocak: “Bir belirsizlik almış başını gidiyor, ne yapacağımızı biz de bilmiyoruz”
Adıyaman’da ilkokul öğretmeni olan ve buradaki kayınvalidesinin yanına gelmek zorunda kaldığını anlatan Garip Ocak, geçici olarak burada bulunduklarını, çok büyük bir bilinmezlik içinde olduklarını dile getirdi.
Çalıştığı okulun büyük oranda yıkıldığını ve kullanılmaz halde olduğunu kaydeden Ocak, “27 Mart’ta okulların açılacağını duyurdular ama nasıl olacak ki, açılabilir mi? Açılsa bile öğrenci olur mu? Herkes göç etti, şehirde kimseler kalmadı” dedi.
Sadece Adıyaman’da 40 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği görüşünü de paylaşan Ocak, küçük çocuğuyla önce Türkiye’deki ailelerinin yanına sığınmaya çalıştıklarını, orada yer kalmadığı için gecelerin çoğunu arabada geçirdiklerini, dayanamayıp önce eşi ve çocuğunu buraya gönderdiğini, ardından kendisinin de geldiğini anlattı.
Ocak, “Bir belirsizlik almış başını gidiyor, açıklamaların çoğu hala yapılmadı. Dört gün devlet adına hiçbir şey yoktu, yardımlarla ayakta kaldık. İnsanlar kendi imkanlarıyla yakınlarını enkazdan çıkarmaya çalıştı” dedi.
“Geri dönmek istiyoruz ama önce yaşam alanı oluşmalı”
Büyük bir bilinmezlik içinde olduklarının altını çizen Ocak, “Evim büyük hasar aldı, geri dönemeyiz, süreci bekleyip göreceğiz. Ailemden yakınlarımı kaybettim. Geri dönmek istiyoruz ama önce yaşam alanı oluşmalı. Sağlam kalan birçok evde 20,30 kişi yaşıyor. Yardımlar azaldı, hükümet desteği yeteri kadar yok. Burada bir belirsizlik içindeyiz. Burada da deprem olacağı söyleniyor, yine korku içerisindeyiz. Geçim derdimiz var. Ortam biraz düzelsin, başka bir ile geçip yaşayacağız, yapacak bir şey yok.” şeklinde konuştu.
“Yeni binalar bile yıkıldı…”
Merkez yeni mahalle mevkiinde kaldıklarını anlatan Ocak, “Etrafımızda her şey yıkılmıştı, yeni, 2, 3 senelik binaların bile tümü yıkıldı, yapılacak hiçbir şey kalmadı…”
Malik Çimen: “Arabalarda yattık, başımızı sokacak yer olsa buraya gelmezdik”
Hatay-Serinyol’dan ülkedeki oğlunun yanına gelen Malik Çimen, yaşadıklarını, kaldığı bölgeden göç etmek zorunda kaldığını gözyaşlarıyla anlattı…
“Anlatacak bir durum yok aslında, çok kötü şeyler yaşadık, evimiz yıkılmak üzere, içeriye giremedik, akrabalarımız kaybettik, arabalarda yaşayamadık, mecbur geldik” diyen Çimen, 6 kişilik ailesini alıp buraya göç etmiş.
Şartlardan dolayı mecbur kalıp buraya geldiklerini anlatan Çimen, “Ne olacağız biz de bilmiyoruz, Türkiye’de yardım edilecek dendi, edilmedi, 10 bin TL verilecek dendi verilmedi. Çadır bile gelmedi, arabalarda yattık, artık çocuklarımız bırakmadı, yanına aldı. Ne su, ne yeme, ne tuvalet, ne bir şey… Başımızı sokacak yer olsa buraya gelmezdik.” dedi.
Erdal Korkmaz: “Yarınım belirsiz, büyük bir bilinmezlik içerisindeyiz”
İlk depremde evi yıkılan, ikinci depremde ise iş yeri yıkılan Erdal Korkmaz, “Hiçbir şeyimiz kalmadı, sadece canımızı kurtarabildik, başka canlara yardım etmeye çalıştık.” dedi.
Malatya’da yıllarca çalışıp iş kurduğunu anlatan Erdal Korkmaz, tüm birikiminin sıfırlandığını, kendisini yeni bir yaşamın beklediğini kaydetti.
Korkmaz, “Benim bile yarınım belirsizken, çocuklarımız için endişeleniyoruz, büyük bir bilinmezlik içerisindeyiz” dedi.
Yıkılan şehirlerin 3, 4 yıldan önce hayat bulamayacağını anlatan Korkmaz, hayli karamsar olduğunu belirtti, “Yeni binalar bile yıkılmıştı, yardım yoktu, eskiye nasıl dönülür, biz nasıl oraya döneriz bilmiyoruz. Malatya’dan beklentim veya umudum maalesef kalmadı.” dedi.
İnşaat sektöründe çalışan ve Malatya’da iş yeri olduğunu ifade eden Korkmaz, “Orada artık yaşam alanı yoktu, çadırı bile torpille bulduk. Bir çadırda 23 kişi yaşıyorduk, çocuklarımız durmadan gece gündüz titriyordu. Ülkemize dönmek isteriz ama orada yaşam yok” görüşlerini paylaştı.
Ülkede denetim ve kontrol, yaptırım olmadığı için deprem bölgesindeki yapılanmanın güvenli olmadığını dile getiren Korkmaz, “Malzemeden çalma, demirden, çimentodan, her şeyden çalmışlar.” şeklinde konuştu.
Handan Ergen: “Çocuklarımın eğitimi için endişeliyim”
Osmaniye’den dört çocuğuyla gelen Handan Ergen, eşinin buradaki akrabalarının yanına geldiklerini, çocuklarının eğitimi için endişelendiğini dile getirdi. Türkiye’deki durumdan dolayı büyük bir belirsizlik içinde olduklarını anlatan Ergen, “Şartlar iyileşirse ülkeme geri dönmek isterim.” dedi.
Depremzede kayıtları ve yardımlar TC Elçiliği kontrolünde!
Türkiye’deki depremde evleri, iş yerleri zarar gören ve Kıbrıs’taki tanıdık-akrabalarının yanına sığınan depremzedeler ülkeye gelmeye devam ederken, yardım çalışmalarının Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği çatısı altından yürütüleceği öğrenildi.
İlk günden bu yana Lefkoşa’daki Atatürk Spor Salonu’na kurulan yardım stantlarında depremzedeler için yürütülen yardım kampanyalarının bugünden itibaren Lefkoşa Büyükelçiliği’nce yürütüleceği ve depremzedelerin buna göre yardım noktalarına yönlendirileceği görüldü.
Lefkoşa’daki Atatürk Spor Salonu’ndaki yardım kuyruklarından dün eser yoktu. Gelen depremzedeler, kapıya asılan ve orada bulunan devlet görevlisinden önce TC Elçiliği’ndeki online sistemden kaydını yaptıracağı, akabinde yardım için ilgili yere yönlendirileceği bilgisini aldı.
Hatırlanacağı üzere yürütülen yardım kampanyalarının bazı kişilerce suiistimal edildiği ifade edilmiş, özellikle yardım dernekleri bunun için kapsamlı bir çalışma talep etmişti.
TC Elçiliği’ndeki online sistemden yapılacak olan kayıtlar sayesinde, yardım talebinde bulunanların gerçek depremzede olup olmadığının tespitinin de yapılacağı ifade edildi.