1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Geldiler, hepimizi yediler (!)
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Geldiler, hepimizi yediler (!)

A+A-

 

Şiddet var, kadına! Şiddet var, topluma!
Niye?
Neredeyse tüm “kurul”lar erkek...
Şimdi, “ne ilgisi var” diyeceksiniz...
Bal gibi de var...
Çünkü roller dağıtılırken, iş özveriye hatta ölmeye gelince, "kadın"a düşüyor koltuk!

...

Bir de şu yanılgı var.
- “Sonradan gelenler memleketi ne hale getirdi...”
Sanki de bu insanlar “kendi gelen...”
Kıbrıslı nüfus da hepten ak pak...
Kıçımızı kıpırdatmaya mecalimiz kalmadı, rahatlıktan! Biraz emek isteyen ne iş varsa, “ucuzuna” havale ettik.
Sonra...
“Aman da bizi soydular, soğana çevirdiler, ne hale getirdiler!”
Sen memleketi soyarken, biri de seni soyacaktı tabii, neydi olacağı!

...

Dünya kadar elektrikçi bilirim, tornocu, makinist, kalıpçı ustası, bahçıvan, çiftçi, hayvancı hepsi memur oldu...
Sonra... Yetmedi!
Elektrikçi atölyesini de kapatmadılar, tornocu atölyesini de, makinist garajını da...
İşçi tuttular, yanlarına...
O işçileri de, o dükkanlarda yatırdılar...
Kim? Bizim ganimetçi ahali!

...

Bu doğruları da görelim yani!
Ama bu doğruları görürken, elbette şunu da 'es' geçmeyelim!
Evet, Kıbrıs'ın kuzeyinde bal gibi de “nüfus mühendisliği” yapıldı, yapılıyor halen.
Nüfusun suçu değil bu, "mühendislerin" suçu!
O nedenle öfkenizi garibim nüfustan çıkartmayınız, çıkartmayalım asla...
Elçisi de, Türkiye'nin Kıbrıs işleri sorumlu bakanları da baskının dik alasını yaptılar:
"Vatandaşlık vereceksiniz" dediler...
Yurttaşlık kapılarını sıkı sıkıya tutanlar gitti, ardına kadar açanlar geldi...
Otuz senelik mesele bu, en az...
Doğru dürüst bir kriter getiremedik...
Giriş çıkış kapılarında dik duramadık...
Sorgulayamadık...

Denetleyemedik, izinsiz, başıboş insanları!
Şimdi yeni rezillik "öğrenci kılıklı" gezinenler...

*  *  *

'Hem ekmeği bütün, hem köpeği karnı tok' politikamızın sonucudur geldiğimiz yer!
Politikacıların değil sadece!
"Politikasını iyi bilen” yerli ahalinin de...
"Aman paramız eksilmesin, yağmamız güvencede olsun" iç sesiyle, yirmi birinci yüzyılda "darağacını" konuşan bir devletten "garanti" isteyeceksin hem... Ve hem de "yediniz bitirdiniz bizi" diye söyleneceksin sık sık...
En masum tabirle, iki yüzlülüktür bu!.

 

 

 

Bu yazı toplam 2794 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar